Beyaz En Güzel Siyahta

24 2 0
                                    

Herkese selam! Öncelikle yukarıdaki görselde ki kişi kitabımızın baş karakteri Earth'dir. Uzun bir uğraştan sonra nihayet iki büyük karakterin SVS lerini seçtim. Alttaki göreceğiniz görselde ise Earth'nin antrenörü Martch Lonowic resimi var. Umarım yüzleri beğenmişsinizdir canım okurlarım. İyi okumalar hepinize...

 İyi okumalar hepinize

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

BÖLÜM~4~ Kriz

Elimdeki yasemin çiçekleri ile Jean'ın kapısının önündeydim. Dün bayıldıktan sonra onu sağlık alanına almışlardı ve akşam on bir gibi odasına götürmüşlerdi.

İçeride ziyaretçi olarak şu an Alya bulunuyordu. Maria ve Adrien ise muhtemelen hâlâ uyuyordu. Kapının önünde beklerken, bacaklarım yine isyanlara girdi ve karşıdaki sandalyelerden birini alıp oturdum. Evet, dün öyle fena antrenörüm tarafından darbe yemiştim ki, Jean bayılmasa belki bende bayılabilirdim.

Hayır yani adamın acıması felan da yoktu. İnsan biraz öğretici olur! Resmen kızgın boğanın kırmızı görmüş versiyonunu yaşadım orada. Tüm kaburgalarım kırılmış, çoğu yerim morarmış, hatta bazı yerlerimde hâlâ onun izleri vardı. Yabaniydi bu adam yabani!

Sandalyede oturup ona söndüğüm sırada, tiz ve uzun bir çığlık sesi koridorda yankılanarak kulaklarıma ulaştı. Ne olduğunu anlayamadığım için panikle bacaklarımdaki sızıyı umursamayarak sandalyeden kalkıverdim. Aynı zamanda ben sandalyeden kalkarken eş zamanlı olarak Kate ve Micheal da sesi duymuş olmalı ki odalarından çıktılar.

Kate koşarak yanıma geldiğinde hemen "Ne oluyor? Zombi istilası filan ya da uzaylılar burayı ele mi geçiriyor? Ah, hayır! Ben dünyanın en yüksek uçurumundan paraşütle iniş yapmadan olamaz bu! Tanrım ölmek için sence de çok genç değil miyim?!"

Paniklemiş ve korkmuş gözükmüş olmalıyım ki, Micheal ben ve Kate'yi sakinleştirmeye çalıştı. "Bakın, lütfen sakin bir kafayla düşünelim ne olduğunu. Sakin olalım ve ölmek gibi saçma sapan şeylerden bahsetmeyelim." Son sözlerinde gözlerinin ağırlığını Kate'ye veren Micheal, adeta onu sakinleştirmek ister gibi bakıyordu.

Ses kesildiğinde derin bir nefes bıraktım. Ancak çok geçmeden yine aynı o tiz ve uzun çığlık duyuldu. Kim yapıyor bunu Tanrı aşkına! Bu seferki ses öyle büyüktü ki, Jean hasta yatağından çıkıp bize katılmış, Alya ise ne olduğunu anlamayan gözlerle bize doğru ilerliyordu.

Gelir gelmez Alya ilk soruyu sordu bile, "Ne oluyor burada? Bu çığlık atanda kim böyle?"
Alya'nın sorusuna aramızdan en sakin kalmayı başarabilen Micheal cevap verdi. "Ne yazık ki bizde çığlığın nereden geldiğini bilmiyoruz. Bir an bu sesi duyduk ve toplandık."

Micheal konuştukça, Jean'ın göz altları moraran mavi irisleri büyüyor ve dehşete kapılıyordu. Sonra o tedirgin sesiyle, "Nasıl yani, şu an yine birileri bayılıyor olmasın! Hemde sessizce de değil, belki de işkence görerek! Benimle birlikte birileri daha bayılacak öyle mi? Bu Oyun Şirketinde herkes bayılmakla lanetli o zaman!"

Beyaz En Güzel SiyahtaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin