Dolu dolu yaşa hayatı, dilini keşkeler sarmasın. Ve öyle birini sev ki; o yanındayken gündüz güneşe, gece yıldıza ihtiyaç kalmasın.
Küçükken babam uyumadan önce bana hep bu en sevdiği alıntıyı fısıldardı. Ben hayatımı şimdiye kadar eksik ama dolu dolu yaşadım ve yaşamaya da devam edeceğim. Hayat bir yolculuk gibidir. Bu yolculukda yanınızada çok fazla kişi olur. Fakat çok az kişi bu yolculuğun sonuna kadar yanında kalır. Bunu diğer hayatları gözlemlememe gerek kalmadan fark ettim. Bu yolculukta henüz on sekiz yıl geçirmeme rağmen yanımdan ayrılan çok kişi olmuşdu.
Bazıları elinde olmadan, bazıları ise kendi özgür iradesi ile bu yolculuğun daha yarısına gelmeden bu yolculukta bir yanımı eksik bırakmıştı.
Bunlardan biriside babam...
O elinde olmadan sadece beni değil annemi ve kardeşimide bırakmışdı. Ama şundan adım kadar eminim ki o her zaman yanımda. Bilmiyorum belki iç güdüsel olarak böyle hissediyorum ama ne zaman başım sıkışsa, ne zaman bir çıkmazın içine düşsem omuzumda daima bir el hissederim. O ilk gittiğinde ona şehit demişlerdi. Banada sen şehit kızısın dik dur, ağlama denmişti. O zamanlar küçüktüm tam olarak anlamıyordum ama şimdi anlıyorum. Dediklerini yapıp o günden sonra ağlamadım, başım hep dik durdum. Babama layık bir evlat olabilmek için...Ben Asena. Asena Atalar.
Küçükken denilen çoğu şeyi anlamadığım gibi babamın sözünü de anlamamışdım. Şimdi net bir şekilde anlasam da hâlâ anlamadığım bir nokta vardı. Hatta buna o kişi diye bilirim.Henüz yanımdayken gündüz güneşe, gece yıldızlara ihtiyaç duyamayacağım birisi ile tanışmamışdım. Biliyorum daha çok erken ama genede insan merak etmiyor değil. Aslında bu konuyu düşünmeyi pek sevmem. Çünkü insanları olduğu gibi sevmeyi severim. Bu konu üzerinde durdukça kafamda o kişiyi canlandırmaya çalışıyordum. Ve bundanda pek hoşlanmam söylediğim gibi her zaman en en güzeli insanları olduğu gibi kabul edip sevmektir.
Çalan telefonum ile bu düşüncelerim yarıda kaldı. Arayan annemdi. Açtım.
"Efendim anne? " beklemeden hemen cevap verdi. "Okuldan çıktın mı? " sesi biraz telaşlıydı sanki ama bunun çokda üzerinde durmadım ama sormadanda edemedim. "Evet. Ne oldu ki? " " Bir şey olduğu yok kızım merak ettim sadece. Elif gile gitmeden önce eve uğra börek yapmışdım en sevdiğinizden beraber yersiniz tamam mı? "Elif benim en yakın arkadaşımdı. Arkadaştan daha öte, kız kardeşimdi. Bu gece onlarda kalacaktım. Elif ile orta okulda tanışdık, aynı sınıftaydık taki lisede farklı okullara gidene kadar. Tabiki bu bize bir engel miydi. Hayır. Haftada bir ya o bana gelir yada ben ona giderdim. Aynı zamanda adımlarımı eve çevirdim. "Tamam annecim. Şimdiden ellerine sağlık " canım annem ya "Afiyet olsun tatlım. Elif'imide benim yerime kocaman öp selam da söyle. " Elifle benden iyi anlaştığı benim için kaçınılmaz bir gerçek. "Tamamdır. Baaay. " "bay bay. "
Telefonu kapattıkdan sonra eve biraz yaklaşmış bulunuyordum.Evimle okulumun arasında yaklaşık on beş dakika yürüme mesafesi vardı fakat ben müthiş hızımla bu süreyi üç , beş dakika ya indire biliyordum. Bir kaç dakika sonra eve gelmiştim bile. Bu ev bize babamdan kalmışdı. Bu yüzden değeri bizim için oldukça büyüktü. Üç katlı, büyük bahçesi olan bir evdi. Bahçeye her baktığımda gözümün önünde babamla olan anılarım canlanıyordu. Ve bu büyük bahçeye her baktığımda içimde bir şeyler kopardı. Bunların ne olduğunu bilirdim aslında ama bilmemezlikten gelirdim hep ve yine öyle yaptım. Belki de bu bahçe bu kadar büyük değildir, içindeki anılar büyüktür diye düşünmeden de edemiyordum. Tüm bu düşünceleri herzamanki gibi bir rafa kaldırıp evden börekleri alıp Elif'e geçtim.
♡♡♡♡♡♡♡♡♡
Elif ailesinden ayrı yaşıyordu. Bunun nedeni ise annesi ve babasının boşanmasıydı. Annesi ve babası boşandığında birisini seçmek zorundaydı fakat o bunu yapmak istememişdi. Bu nedenle ona ayrı bir ev almışlardı. Elif'in annesi Neziha teyzem ile annem çok iyi arkaşırlardı. Eee tabikide buda bizim işimize geliyordu. Derslerimizi bitirdikten sonra Elif ile dedikodu saati gelmişdi. O kendi, ben kendi okulum hakkındaki dedikoduları anlatıyordu.
"Asenooşşuuuuumm" Bana kesinlikle reddediceğim bir teklif sunmadan önce hep böyle hitap ederdi. Eminim ki şimdide hiç istemeyeceğim bir teklif sunacaktı. Ama yapacak bir şeyde yoktu. Bende onu taklit ederek aynı ses tonuyla "Efendim Eliiifiiimm" Dedim.