• II. Bölüm •

47 9 24
                                    


•Wattpad güncellenmiş ağağağa!!!
•Bu bölümü okulda yazdım...kağıttan geçirecem ağağa!!!
•Oy verin lütfen elim koptu geçirene kadar :)
•Yorum yazarsanız mutlu olurmusum :)
•İyi okumalar...

...

Sınıfta aynı okulun dışı gibi eskiydi. Duvarlardan geçen kolonların yerleri, yükseltiler ile belirtilmiş gibi idi. Sınıfın içine bir öğretmen girdi. Üzerinde siyah bir palto vardı. Paltonun önü kapatılmış, elbise gibi görünmesi sağlanmıştı. Zaten ayaklarına kadar geliyordu. Kafasında eski zamanlarda ki gibi büyük bir şapka, şapkanın üzerinde ise beyaz bir tüy vardı. Şapka da siyahtı. Öğretmen sınıfın arkasında durdu ve ayakta onu bekleyen öğrencilerine oturun işareti yaptı, eli ile. Sınıftaki herkes oturmuş, yapacağı şeyi bekliyordu. Kadın, eskimiş masanın üzerinde duran kitapları, öğrencilerine dağıttı. Tutmadan. TUTMADAN!!!

Jeongin gözleri kocaman açılmış bir şekilde, önünde duran kitaba baktı. Ardından etrafına. Kimsenin yüzünde, en ufak bir şaşkınlık belirtisi bile yoktu. Herkes, önünde bulunan kitabın 325. sayfasını açtı. ELLERİNİ KULLANMIYORLARDI!!!

Jeongin izlendiğini hissedip öğretmene döndü. Öğretmen dik dik ona bakıyordu. Jeongin yüzünü düşürerek konuştu.

"Üzgünüm, nasıl yapılacağını bilmiyorum."

Sınıftan bunun üzerine büyük bir ses çıktı. Herkes ona gülüyordu. Jeongin rahatsız olurcasına kafasını eğdiğinde, Felix masanın altından elini tuttu.

"O yeni gelenlerden de, daha bilmiyor."

Bakışlarını Jeongin'e çevirip, gülümsedi Felix. Aşırı sevimli duruyordu bu hali ile. Jeongin, Felix'in yanaklarını sıkıp 'Tatlış şey' demek istiyordu. Ama yapmadı. Sadece gülüşüne, hafif bir tebessüm ile karşılık verdi.

"Anlaşılan yeni olanlar var aramızda. Kendimi tanıtayım."

Diyerek konuştu öğretmen. Yüzünde bir gülümseme ile, kollarını iki yana açıp öğrencilerine baktı. Ardından konuşmasını devam ettirdi.

"Ben Hwasa. Savunma öğretmeninizim."

Jeongin, tanışmada saygı anlamında kafasını aşşağı eğdi. Ancak aklında ki düşünceler, beynini yiyordu.
Savunma gerektirecek ne olabilirdi ki diye düşündü. Ayrıca sınıf arkadaşları garip garip şeyler yapıyordu. Nereye düşmüştü böyle?

Öğretmen bir süre daha kendini tanıttıktan sonra ders için sayfalarını açmalarını söyledi. Ancak Jeongin ne kadar uğraşırsa uğraşsın, o sayfayı elini kullanmadan açamıyordu. Onu sinir eden şey ise yanda, onun yapamadığını gülerek izleyen Hwang Hyunjin'di. Yüzüne yine o sinir bozucu bakışı takmıştı. Elini masaya koymuş, kafasını ise eline yaslamış Jeongin'i izliyordu. Jeongin içinden gıcık diye geçirmişti. Muhtemelen onun yapamadıklarını yapabildiği için övünecekti. Tam da tahmin ettiği gibi olmuştu.

•••

Bahçeye çıktıklarında, Felix Jeongin'in yanında yürümüş, ona okulu tanıtmıştı. En son diğerlerinin otuduğu çardağa geçmişler sohbet ediyorlardı. Jeongin Felix'in arkadaşları ile de tanışmıştı. İçlerinden Felix dışında en çok sevdiği kişi Jisung olmuştu. Fazla neşeliydi. Onlar sohbet ederken yanlarına gelen dörtlü ile oturan çocukların neşesi kaçtı. Hyunjin öne bir adım atmış, elindeki araba anahtarını sallarken Jeongin'e çevirmişti bakışlarını.

"Şimdi sana sihir öğreteceğim diyeceğim. Olmayan bir şeyi nasıl öğreteyim. Sen niye buradasın ya? Normal insansın işte."

ŞAFAK OKULU | •Hyunin√•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin