• IX. Bölüm •

37 5 34
                                    


Selammm
Yorum bekliyorum, bir önceki bölümü hiç beğenmedim...
Neyse...
Oy verin pls
İyi okumalar
...

-Jeongin'den-

Böyle bir durumda sorulacak bir soru gibi gelmemişti bu. Aslında anlaşılıyordu hoşlandığı, sadece utanmasın diye sormamıştım, bir de çok egoistçe duyuluyordu. Cevabım da belliydi. Evet demek istiyordum. Ancak eğer evet dersem, bu ikimiz için de iyi olmazdı. Sonuçta sevgili olurduk ve birbirimizi korumaya çalışırdık -en azından ben öyle yapardım- ve bu da kötü sonuçlara yol açardı. Bu kadar uzun süre sessiz kalmamdan anlamış olacak ki konuyu geçiştirmek adına dudaklarını araladı.

"Hemen cevap vermek zorunda değilsin."

Kafamı olumlu anlamda salladım. Düşünmem gerekiyordu bazı şeyleri. Bu tehlikeliydi ve benim bu tehlikeleri göze almam gerekiyordu. Kendim için alabilirdim, Hyunjin'i koruyabilirdim. Ama onun benim için bu tehlikeyi göze almasını istemiyordum. Belki de abartıyorumdur değil mi?
Belki de sadece fazla korkuyorumdur? Fazla paranoyakımdır? Ama bu riske giremezdim. Sonuçta %50 ihtimal vardı.

(Biliyorum Jeongin fazla boş yaptı QMDKS )

İşlerimize devam ettik kaldığımız yerden. Ancak Hyunjin'in gözlerini üstümde hissedebiliyordum. Beni izliyordu, her hareketimi. Çantama bulduğum ele feneri, yiyecek, su, halat falan koymuştum. Nereden bulduğumu sorgulamayın...

"Jeongin."

Tanıdık sesin geldiği tarafa çevirdim kafamı. Minho. Ya da beni küçükken terk eden abim mi demeliyim? Sırf güçlerimi bilmediğim için... Kaşlarım onun sesi ile çatıldı. Çok sinir bozucuydu.

"Ne istiyorsun?"

Sert çıkan sesime karşı iç çekti ve ellerini beline koydu. Konuşmak ile konuşmamak arasında kalmış gibi görünüyordu.

"Konuşabilir miy-"

"Hayır."

Ani verdiğim cevap ile kaşlarını çattı. Sinirini bozmuştum, bunu yaptığım için mutluydum. Siniri bozulsun istemiştim. Kolumu tutup beni kenara çekti. Kolumu, ondan ayırmak adına sertçe indirdiğimde, önce koluma, sonra bana bakmıştı. Gözlerinden pişmanlık akıyordu.

"Özür dilerim."

"Ne için? Hangisi için? Beni onbir yaşında terk ettiğin için mi? Ailemi benim öldürdüğümü söylediğin için mi? Gücümü bulamıyorum diye beni arkadaşlarına, arkadaşlarıma karşı doldurduğun için mi? Yoksa hayatımı mahvettiğin için mi? Hangisi için!?"

Sinirle söylemem gereken şeyler gözlerimi doldurmuştu. Anılar aklıma geldikçe daha da sinirleniyordum ve sinirden ağlama gibi bir huyum vardı. Aklıma onbir yaşındaki Jeongin geldi. Keşke gelmeseydi, daha çok ağladım...

...

Kapıyı açtığımda sınavdan aldığım yüksek notu bir an önce abime söyleme isteğinin getirdiği heyecan vardı içimde. Ona seslendim. Cevap vermedi. Tekrar seslendim. Mutfağa, salona, odasına, hatta tuvalete bile baktım ama yoktu. Kapıya asılı notu görünce artık onu aramama gerek kalmamıştı.

"Jeongin ben gidiyorum. Sana daha fazla katlanamam, ailemi benden aldın seni velet."

Ama ben yapmamıştım ki, bu bir iftira idi.

ŞAFAK OKULU | •Hyunin√•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin