4. BÖLÜM: KARANLIK

16 4 0
                                    


Bölüm şarkısı: Strome;papoutai
_________________________
Şu an ne yapmam gerektiğine dair hiç bir yoktu, mesaj gönderildiğin'den beri yani bir kaç dakikadır bunu düşünüyordum. Ne ben ne arkamda duruyor olan Bulut ve Ateş ne de şu an bakıyor olduğum kız hiçbir şey yapmadan öylece duruyorduk. Ben kızın yani Özgenin vereceği tepkiyi ölçmeye çalışırcasına bakıyordum ona.

Belki özgeye gelen mesaj 'ondan' değildir, diye düşündüm bir an ama sonra fikrinden vazgeçtim. Çünkü bu okuldaki tüm teknolojik aletlerin erişimi katil sanıla kişinin elindeydi. Kesinlikle Özgeye gelen mesaj bizimki ile aynı mesajı. Özge benle göz temasını kesip arkamdakilerek baktı. Sonra telefonuna bir göz gezdirdikten sonra bakışları tekrar bana döndü. Olanları anlamaya çalışıyor olmalıydı.

Onun yada arkamdakilarin bir tepki vermeyeceklerini anladığımda Özge'ye yaklaşmaya başladım, ben yaklaştıkça o tedirginleşiyor gibiydi. Nihayet aramızda çok az mesafe kaldığında.
"Güneş sensin." Diyerek işaret parmağıyla beni gösterdi. Ben de buna karşılık sadece başımı salladım.

Bu katil zanlısı kişi onun bizimle olmadığını bal gibi de biliyordu. Tek soru; neden yaptığıydı. Bize gelen mesajın ona da geldiği kesinleşmişti.
"Tam olarak ne oluyor? Ben bir şey anlamadım da av ve avcı da neyin nesi?" Dedi bize yaklaşıyor olan Ateş ardından Bulut'a bakarak. Ben ciddi anlamda bunalmıştım ve derhal müziğe ihtiyacım vardı. Daha doğrusu sakinleşmeye, Ateş'e dönerek.

"Benim şu an çok önemli bir işim var lütfen Özge'ye anlatılması gerekenleri anlatır mısın?" Diyerek çıkışa ilerledim. Ateş arkamdan.
"Anlatılması gerekenler ne? Hem Özge de kim?" Dediğini duymuştum ama yavaşlama dan çıktım yemekhaneden. Bir kaç dakika nereye gideceğimi düşündükten sonra en uygun yerin ikinci kattaki müzik odası olabileceğini düşündüm orası muhtemelen boş ve sessizdi, umarım.

Şu an oradan ayrılmak yanlıştı belki ama yalnızlığa en önemlisi müziğe ihtiyacım vardı. Bu sayede düzgün bir şekilde düşünebilirim. Sağ bacağım yürümemi zorlaştırmak için elinden geleni yapıyor gibiydi. Bulut nasıl yaptıysa o kadar düzgün sarmış ki, adete bir doktor gibi.

Çok ta uzun olmayan bir çabalar sonra sonunda asansöre varmıştım. Bindiğim an benimle aynanda binen kişiyi daha yeni fark etmiştim. Kim olduğuna bakmak için kafamı kaldırdığım an baktığım kişiye şaşkınlıkla.
"Bulut!" Sesim sakin çıkmıştı ama bi o kadar şaşırmış. Asansörün kapısı kapandığında onun da yüzü bana döndü. Dudaklarımı yediğimi fark edince bunu neden yaptığımı sorgulayarak serbest bıraktım.

"Ban hiç kızmaya kalkma, Ateş iyi görünmediğine ve okulda bir katil dolaştığı için peşinden gelmeye zorladı beni." Diye açıklama gereğinde bulundu, sinirlendiğim hisedebiliyordum ki ben normalde bu kadar her şeye sinirlenen biri değilim. Bu gün bana ne olmuştu hiç bir fikrim dahi yoktu. Sinirlenmemin en büyük sebebi, benim kendini koruyamayacağımı düşünmeleriydi bu benim gözümde aşağılamadan başka bir şey olamazdı.

"Ben gayet iyiyim, ayrıca bu kişinin katil olup olmadığı kesi bile değil." Asansör durmuş kapı açılıyordu tam olarak açılmasını beklemeden çıktım oradan, topallamamaya özen göstererek.

Bir yandan düzgün yürümeye çalışıyor diğer yandan kapısı açık olan sınıflardan müzik odasını bulmaya çalışıyordum. O ise binalar peşimden geliyordu lanet bacağım yüzünden hızlı hareket edemediğim için kolaylıkla ban ayaklaşmıştı. Sol kolumu tuttuğu an olduğum yerde durmak durumunda kaldım. Zaten stres tüm bedenimi sarmıştı bir de araya öfke girmişti. Ne şahane bir gün ya inanamıyorum. Daha ne olabilir acaba?

Arkamı düdüğü an gözlerim Kara gözleriyle buluştu. O an her yanı karanlık sardı, felaketim oldu.

Hayır elektrik gidemezdi, hele de yanımda biri varken. Bulutun tuttuğun sol elimi sıkmaya başlamıştım, istemsizce. Karanlık çökünce her şeyi istemsizce yapmaya başlardım. Kontrolüm elimden alınmış gibi.

YALNIZLIKTAN DOĞAN GÜNEŞİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin