Bu bölümdeki şarkılar: manga–dünyanın sonunda doğmuşum, kahraman deniz–böyle sever___________________________
Evet ben burada böylece durup Bulut'u izliyordum. Şaşırdığım belli olmasın diye uğraşırken ona yaklaştım. İşaret parmağımı hiddetle kaldırıp onu işaret ederek.
"Sen beni mi takip ediyorsun?" Dedikten sonra sorduğum sorunun saçmalığıyla yüzleştim. Sonuçta burası herkese açık bir yerdi. Mezarlıktı"Evet kızıl, Yakaladın beni" Diyerek ellerini teslim olur gibi yukarı kaldırarak. "Seni takip ediyorum, seni öldürme planımı Yakaladın, olamaz şimdi ben ne yapacağım?" Dedi dalga geçer gibi. Halla bana 'kızıl' diyordu. Bu hareket kesinlikle tatlı gelmemişti hayır. Yoksa gelmiş miydi?
"Neyse uzatma neden buradasın?" Dedim dişlerimi sıkarak.
"Ama kızıl yapma böyle annem bana bağarılmasından hoşlanmaz." Diyerek uyardı beni. Tabi ya annesi, başka neden buraya gelebilirdi ki? Bunu hatırlayınca bu sorduğum soru yüzünden kendimden nefret ettim.Bir ona bir karşımda duran mezarlıkta gezindi gözlerim. Meltem Yağmur yazıyordu mezar taşında
Demek annesinin adı Meltem'di onun acısını anlayamazdım ama nasıl bir şey olduğunu çok iyi biliyorum. Bu yaptığım şey için kendime çok kızacaktım ama yinede eğilip mezar taşına dokunarak."Üzgünüm Meltem teyze ama oğlun güzel bir dayağı hak ediyor. Çok şımarık ya ha bir de bana 'Kızıl' Diyip diyip duruyor buna bir şey dermisin?" Diyerek ayağa kalktım.
Bulut kaşlarını kaldırıp bana bakarak.
"Beni anneme övdüğün için sağ ol ya. Sayende beni daha çok sevicek." Dediğinde sahte bir gülüşle yüzüne baktım ardından suratımı düzelltikten sonra.
"Ben gidiyorum." Diyerek gitmek için hamle yaptığımda Bulut beni kolumdan tutup durdurarak.
"Bekle." Dediğinde durup ona baktım.
"Eline ne oldu senin?" Dedi elimdeki yaraya bakarak ben de kolumu ondan kurtarıp."Alıştın ha kolumu tutmalara hem sana ne, ne olduysa oldu bu seni neden ilgilendiriyor?" Diyerek anlamsızca yökseldim. Kolumu ondan kurtararak yürümeye devam ettim. İyiki bana neden buraya geldiğimi söylememişti. Tam kurtuldum derken arkamdan bağırıp.
"Hey kızıl bekle." Dedi tekrar ona döndüğümde yanıma varmıştı bile.
"Dün gece..." Dediği an sözünü keserek.
"Sakin! Bu konu hakkında konuşma." Dediğimde o yüzünü asarak."Sadece dün gece elektriğin yalnızca o katta gittiğini ve gölgenin senin karanlık fobini bilebileceğini söylemek istemiştim." Diyerek arkasını dönüp annesinin mezarının yanına gilerlemeye başladı.
Diyecek bir şey bulamadım. Zaten ne diyebilirdim ki? Ben de gitmek için arkamı döndüm. Bu sefer cidden batmıştım. Bu çocukla neden hep karşılaşıyordum ben ya? Tüm yalanlarımın ortaya çıkması an meselesiydi.
Dersime daha iki saat kadar vardı. Okula gitmeyecektim. Bulunduğum yer yerimhaneye yakındı ama oraya gidemezdim. Gölge denen herif tarafından takip ediliyor olabilirdim. O yüzden yatimhanenin yakınlarında bildiğim bir deniz kıyısına gidecektim. Biraz yürüyüşten sonra sonunda varmıştım. Geçmişim olan o bankın karşısında duruyordum şu an.
Ben ve Dolunay her seferinde yetimhaneden kaçıp bu bankta oturup bulutlara bakarak gelecek hayalleri kurardık. Daha sonra da akıl almaz işkencede farksız cezalar alırdık tabi. Hatta bileklerimizi kestiğimiz gün bu bankı unutmamak adına bıçakla bir iz de bırakmıştık.
Yerini hala biliyordum ve bulmuştum halla burada böylece kalıyoru. Bankın yan tarafına yazılmış kalp içinde D ve G harfleri vardı altında da bozuk bir Türkçeyle can dostlar yazıyordu. Dolunay bunu yapmak için olağan üstü bir çaba göstermişti. Bir yıl içinde nasıl bu kadar bağlanmıştım ona ben de bilmiyorum. Eskiden ona bakınca 'aslında o kadar şansız değilsin' derdim kendime. 'Yanında can dostun var.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZLIKTAN DOĞAN GÜNEŞİM
Teen FictionGünlerden Kasım 8, gökyüzünde deli gibi yağmur. Gecenin doğum günü "baba?" "baba geç kalıcağız, kalksana" "neden kalkmıyorsun baba?" diye sordu 6 yaşındaki Gece babasının cansız bedenine göz yaşları içinde bakarken, babası ölmüştü ve o bunu biliyor...