5. BÖLÜM: YALANLAR

14 3 0
                                    

Bu bölüme 3.3.2024 tarihinde seksendört'ün kendime yalan söyledim şarkısıyla başladım
____________________________

12 yıl önce,8 kasım

Günlerden sekiz kasım, gökyüzünde deli gibi yağmur Gece'nin doğum günü

"Baba?"

"Baba geç kalacağız, Kalksana."

Niye kalkmıyorsun baba?" Diye sordu altı yaşındaki Gece babasının cansız bedenine kanlar içinde bakarken, babası ölmüştü ve o bunun farkındaydı ama kabullenmek istemezcesine.

Yanına varmış minik ayaklarıyla eğilerek dokundu babasının cansız bedenine. Deli gibi yağmur yağıyordu, Gece titreyen elleriyle babasının kanlı vücuduna dokunarak.
"Baba çok üşümüşsün tenin buz gibi soğuk hadi kalk eve gidelim pasta istemiyorum hasta olacaksın." dedi halla babasının ölmadığıne dair içinde bulunan sahte bir umutla.

ve öldüğüne ikna olduğunda hıçkıra hıçkıra anlamaya başladı Gece.

Bu gün onun en mutlu günü olduğunu düşünen Gecenin cehennem günü olmuştu ve bu o cehennemin sadece fragmanıydı. Her şey bir anda olmuştu. Gece oracıkta öylece tamı tamına bir saat boyunca gökyüzüyle birlikte delicesine ağlıyordu, babasının cesedine sarılarak. Gece titriyordu, Gece üşüyordu. O sadece altı yaşında masum bir çocuktu.

Biri Geceye sesleniyordu, bu annesiydi. Ama o hıçkırıklarıyla babasının cesedine bakmaya devam ediyordu. Annesi ambulans çağırmıştı ama Gece artık çok geç olduğunu babasının gittiğini ve bir daha geri gelmeyeceğini biliyordu. Ambulans gelmiş Babasını almıştı gecenin, o hiç bir şey yapmadı. Gözünün önünde kefene sarmışlardı babasını, o hiçbir şey yapmadı.

Bir gün geçti. Gece ve annesi yoldayı arkalarında bir yığın insan ellerinde bir tabut. Babasını gömdüler Gecenin, herkes evlerine gitti. Gece'ni yaptığı tek şey üzerinde Sina Zalbak yazan mezar taşına bakmaktı yüzünde hiçbir mimiği vücudunun hiçbir siniri hareket etmiyordu, kısacası hiçbir şey yapmıyordu. Belki de yapamıyordu, bunu ondan başka kim bilebilirdi ki?

Şimdi

Her iki kolu bedenimi sararken ben öylece duruyordum. Rahatsız mı olmuştum? Aslında hayır. Tersine titremem yavaşlamıştı. Evet bu oluyordu, kendime geliyordum. Ama bu olmamalıydı, onu daha bu gün tanımıştım. Ya ben onun yüzünden yaralandım onun kollarında sakınleşemezdim.

Kontrol tekrar bana geçiyor gibiydi ayağa kalktım. Bulut halla bana sarılıyordu, kendime ne kadar geliyor gibi olsam da kollarım benden habersiz Bulut'u srmaya başladı. Aslında bunu ben istemiş olabilirdim. Daha sonra bundan kurtulacak bir şey bulurdum ama şimdi sanırım teslim olmak istiyordum. Bunda daha sonra o kadar pişman olacağımı bilmeme rağmen ona daha sıkı sarıldım.

Bedenim sakinleşmiş ama kalbimin hiç olmadığı kadar hızlı çarptığını anlayabiliyordum. Birine bu kadar yakın olmaya alışık değildim. Aa hayır! Kesinlikle bu çocuktan hoşlanmaya başlamamıştım, o bunu sadece sesini duymak istemediği için yapmıştır bunu değil mi?

Gözümün önündeki babamın cesedi ardımdan o kamyonla beraber hüzünlü yağmur uzaklaşırken. Karanlıkta ilk defa bu kadar sakin kalabildiğimi fark ettim. Evet hala titriyor olabilirdim ve ağzımdan hala küçük hıçkırıklar çıkıyor olabilirdi ama sakindim işte, huzurlu.

Elektriğin birden gelmesiyle karanlığa alışan gözlerimin hızla acıyla kapanmasıyla ayrıldım Bulut'tan bir kaç dakika gözlerimin aydınlığa alışmasını bekledikten sonra hazır olduğumu düşünerek Bulut'a baktım. Baba bakıyordu şimdi ona bir açıklama yapmam gerekiyordu. O da bunu şaşkın yüzünden de anlayabiliyordum.
"Sen buna 'kendini koruyabilmek' mi diyorsun?" Bu soruyu birden sormuştu. Ah, hayranlık ona bir açıklama yapmayacaktım.

YALNIZLIKTAN DOĞAN GÜNEŞİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin