9

4.7K 92 14
                                    

Sabaha karşı eve geldim. Eylül'ün odasına girdim. Uyuyordu. Üstünü açmıştı. Kısa bir şort ve geniş bir tişört giymişti. Bu kız kendini pacavralarla harcıyordu.

Yatağın yanında bir sandalye vardı. Ona oturdum ve eylülü izledim. Saçları nemliydi. İşini bitirdikten sonra duş almıştı demek ki. Öne eğilip ona yaklaştım. Nefes alma sesini dinlemeye başladım.

Sabahın ilk ışıkları parlamaya başlamıştı.

Onu izlerken bir yandan yaptığı o küçük şeyi düşünüyordum. Bu zamana kadar yaşadığım en iyisi değildi. İyi bile değildi. Beni neden bu kadar etkiledi bilmiyordum. Bir fazlalığı yoktu. Ama bir şekilde içimde farklı bir his uyandırmıştı.

Eylül'ün benden çekinmeye başlamasını seviyordum. İlk geldiğinde cesurdu. Artık benden korkuyor diye düşünürken böyle bir şey yapması...

Beni istiyor muydu? Kendine hakim mi olamadı yoksa o konuşma sonrası bir refleks gibi miydi?

Derin bir iç çektim. Eylül hafif kiprasti. Uyanacak gibiydi. Odadan çıkıp gittim. Duvarın arkasindayken sesini duydum.

"Aras?"

Odama gidip kapıyı kapattım. Üstümü çıkarıp yattım.

-----
Eylül'ün ağzından.

Alarm sesi ile uyandım. Kasıklarım hala ağrıyordu. Dün kendimi çok kasmistim.

Banyoya gidip işlerimi halledip aşağı indim. Esnerken saçlarımı dağınık bir topuz yapmaya çalışıyordum.

Mutfağa gittiğimde Aras'la karşılaştım. Ne konuşacağımı bilmiyordum.

"Günaydın."

İlk konuşmayı o başlattı.

"Günaydın. Ben aslında alarm kurdum. Yani sen uyanmadan kahvaltı -"
"Sorun değil. Bugün ben hazırlamak istedim."
"Neden?"

Yaptığım şey bir işe mi yaramıştı acaba? Bana karşı en azından acımak duygusu gelişmiş miydi?

"Öyle istedim. Akşama hazır ol. Kulübe gidicez beraber."
"Ne?"
"Ne ne? Bunu konuştuk zaten. İsmini de verdim dün akşam."
"Henüz bir karar vermemiştim."
"Bunları da konuşmuştuk. Akşam biraz şık olmaya çalış. Sadece öneri. Ne kadar güzel narin ve genç olursan o kadar kolay geçer senin için."
"Ya hayır dersem? Sen sadece bakarız demiştin."
"Artık bakacak bir durum kalmadı."

Aras sofrayı kurarken bir mide bulantısı tuttu beni. O ortamı orada yaşayacaklarımı düşündükçe midem kaldıramadı. Ağzımı ve midemi tutup hızlıca üst kata banyoya gittim. Aras peşimden geldi.

"Eylül!"

Klozete eğilip kustum. Aras yüzünden yemek yiyemiyordum. O yüzden mide asidi dışında kusacak bir şeyim yoktu. Aras arkamdan gelip başımda dikildi. Midemde bir seu olmadığı için çok uzun sürmedi. Kalkıp ağzımı yıkadım.

Aras arkamda elinde havluyla bekliyordu.

"Hasta mısın?"
"Bu gidişle olucam."
"Halsiz misin?"
"Dalga mı geçiyorsun? Açım Aras. Ne beslenebiliyorum ne uyuyabiliyordum. Bir yerlerimi kesip duruyorsun. Hala ayakta durabilmem bir mucize."

Aras bir şey demedi. Yüzü dümdüz duruyordu.

O ağzını açmadan ben konuştum.

"Şimdi kurallarım diye yine bir şeyler yaparsın beni şu dusakabinde buz gibi suyla veya kaynar suyla bogarsin diye bir şey demeden işimi yapmak için aşağı iniyorum."

Arasın yüzüne bakmadan havluyu ona verip aşağı indim. Kalbim küt küt atıyordu.

Mutfakta sakinleşmeye çalışıyordum. Arasın geldiğini fark edince salatalık doğuruyor gibi yapmaya başladım.

"Ne yemek istersen ye. İyi bak kendine. Orada yorgun bitkin olma. Akşam bir araba gönderirim. Ben gidiyorum. Orda beni tanıdığını belli etme. Yakından tanıdığını yani."
"Ben seni tanımıyorum zaten. Sen de bunu dememiş miydin bana?"

Aras tek kelime daha etmeden evden çıkıp gitti. Derin bir nefes aldım. Gerçekten çok açtım ama akşam aklimda geldikçe iştahım kapanıyordu. Sırf yemek için bir şeyler yiyip kalktım.

Odama çıkıp gardrobu açtım. Bu kıyafetlere o kadar laf ettikten sonra şimdi bunları giyip insanları tahrik etmeye çalışacaktım.

Yatağa oturup ağlamaya başladım. Yastığa sarılıp ziril ziril ağladım.

Hava hafif kararınca kalktım. Duşa girdim. Çıktığımda ne yapacağımı bilmiyordum. Havva yanıma gelmişti. Bana bir elbise seçti. Kendimi ciddi bir orospu gibi hissediyordum. Bu işi yapacağımı biliyordum ama bu elbiseyle gerçekten yapacağımı hissettim.

Çok geçmeden araba geldi. Aras arabaya binmeden önce beni aradı. Açmak zorunda olduğum için açtım.

"Geliyorum."
"Tamamdır."

Telefonu kapattık. Arabaya bindim ve arabanın ucurumdan yuvarlanması için dualar etmeye başladım. Ama nafile. Hiçbir işe yaramadı. Cehennemin dibine sonunda varmıştık

Fotoğraf+18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin