3. Bölüm

56 4 5
                                    

Berkay ile siteden çıkmış arabaya doğru yürüyorduk önce ben öne bindim sonrada Berkay sürücü koltuğuna bindi. Bir bana bir elimdeki valiz gibi büyük olan sırt çantasına baktı. Bana doğru uzanıp elimdeki çantayı aldı ve arka koltuğa nazikçe koydu, arabayı çalıştırdı ve yola çıktık.Sahile varasıya kadar konuşmadık ama sanki gözlerimiz konuştu..

Sahile vardığımızda abimleri bir şezlong'un dibinde oturmuş vaziyette gördüm ama yanlarında iki kişi daha vardı biri kız diğeri erkekti
"Bunlar kim" dedim Berkay'a bakarak. "Atlas ve Melisa, kardeşler abimlerin arkadaşı. Melisa iyi kızdır eminim hemen kaynaşırsınız o da senin gibi biraz salak" dedi ve sırıtarak onlara doğru yürümeye başladı bu sözü üzerine sinirlenip avucumu yerdeki sıcak kum ile doldurup arkasına attım saçı dahil arkası ful kum ile süslenince büyük bir kahkaha attım bana döndü

"Seni kücük-" abimlere doğru kaçarken o yerden kum almakla meşkuldu ve arkamda kalmıştı elleri kumla doluyken bana doğru koşmaya başladı "Abiii" kahkahalar eşliğinde yanlarına geçip abimin arkasına saklandım abim ne olduğunu öğrenmeye çalışırken Berkay elindeki kumları yere attı güldü ve elini uzatıp beni abimin arkasından çekti ne olduğunu anlayamamış ken beni denize itmesiyle sırılsıklam oldum

"ya abiii" abim de dahil herkes bana kahkaha attığında "intikamım acı olacak" dedim ve ıslak deniz kumunu avucuma alıp Berkay'a fırlattım saçı kuma bulandı o sırada denizden çıktıp onu denize ittim. Abim, "işte benim kardeşim" diyip gülmeye devam ederken arkada adının Atlas olduğunu öğrendiğim çocuğun bana gülümseyerek dikkatle baktığını gördüm anlam vermeyip abimin yanına sokuldum.

Hava kararmış bizde yorgunluktan bitmiştik. Atlas abi sandığım kadar kötü biri çıkmamıştı hatta günün yarısını onun ile beraber geçirmiştim. Hava kararmaya başlamıştı denizin hemen karşı caddesinde bulunan otelede rezervasyonumuz olduğu için otele geçtik herkesin odası ayrı olduğu için rahattım. Odama geçer geçmez çantamdan geceliğimi çıkardım ve giydim.

Bu gün oldukça yorulmuştum bu yüzden kendimi yatağa bıraktım tavanı izlerken aklıma Atlas abinin sözü geldi;
(Bir kaç saat önce )

Denizin kumlarına oturmuş dertlerimi denizin dalgalarına salıyordum sanki her yeni dalga üstümden bir yük alıyordu. Batmaya başlayan güneşin turuncu ışığı yüzümü aydınlatırken arkadan bir ses duydum. "Neden ağlıyorsun?" Arkamı döndüğümde Atlas abiyi gördüm.

Yanıma oturdu ağladığımı bile o söyleyince fark ettim. Ona döndüm ve onu izledim denizin derinlerine dalmış olan ela gözleri benim gözümden daha parlak bir renge sahipti beyaz teni güneşin turuncu rengi ile portresine ayrı bir muazzamiyet veriyordu koyu kahve saçları, erkeksi yüz hatları, yüzünün bazı yerlerinde minik benler dışında pürüzsüz cildi ile inkar edemeyeceğim bir yakışıklılığa sahipti.

"Bazen insanlar rahatlamak için gelir denize neden biliyor musun? Çünkü yüklerini denizin dalgasına bırakırlar... Her yeni dalga her bir yükü götürüyor sanki herşeyin bir görevi varmış gibi... Gözyaşının bile görevi varmış. Ardın gelecek gülümsemek için temizlik
yaparmış..."

Ağzım açık bir şekilde ona baktım içimdeki düşünceleri detayına kadar nasıl tahmin edebilmişti?
Başımı batan güneşe çevirdim..
"Gözyaşının bile görevi varmış. Ardın gelecek gülümsemek için temizlik yaparmış." Diye tekrar ettim fısıldayarak ve tekrar ona döndüğümde kafasını ağır ağır salladığını gördüm nedense ona içimi dökebileceğimi hissettim ve konuşmaya başladım.

"Ağlamak da insanı rahatlatıyor ama gülmek varken ağlamak niye? İşte bana ağlamak düştü ne yazık ki. Keşke gülebilseydim. Ben çok şey mi istedim?" Bana döndü gözleri açıldı birşey demek için ağzını açtı ve ben de onun ile beraber konuştum.

"Aynı şeyleri hissediyoruz..." aynı cümleyi söyleyince bir kaç saniye birbirimize baktık ve gülerek başımızı denize çevirdik...

(Şimdiki Zaman)

Sırt üstü yatarken sözünü fısıldayarak tekrarladım "Gözyaşının bile görevi varmış. Ardın gelecek gülümsemek için temizlik
yaparmış..." Yüzümde istemsizce bir gülümseme oluştu onu kendime çok yakın hissetmiştim bunları düşünürken gözlerim artık yorgunluktan kapanmak üzereydi daha fazla kendimi zorlamadan uykunun derinliklerine daldım..

Ayıcık...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin