Pişmanlıklar efendim, pişmanlıklar canımızı yakar. İçimizde büyüyen birer bombadır bunlar. Bazen yaptıklarımız için pişman oluruz, yeterince düşünmediğimiz için.
Bazen de yapmadıklarımız için pişman oluruz, gereğinden fazla düşündüğümüz için. Hayatta hiçbir şey hiçbir zaman tam olarak istediğimiz gibi olmaz zaten.
Bir şeylerin istediğimiz noktaya gelebilmesi için o noktaya gelene kadar acı çekeriz. Çekmek zorundayız ya, hayatın kuralı bu. Veriyorlar mı karşılıksız bir şey?
Ücretini vermeden bir ekmek alabiliyor muyuz yahu? Niye mutlu olmak için acı çekmeyelim? Kolay mı öyle mutlu olmak, değil.
Bu hayatta gülümsediğimiz bir saniyenin bile acısını çektiğimize inanıyorum ben.
Gülüşlerimiz var ya, o sevgiyle bakan ışıltılı gözlerimizle etrafa neşeli gülücükler saçtığımız anlar. İşte o anların her biri birer göz yaşına dönüşecek.
Sahi şu döktüğümüz göz yaşlarını biriktirsek göl olurdu aslında da neyse, peki bu kadar mutlu olduk mu?
Olduk tabi, olduk aslında da acılar ruhumuza daha fazla zarar veriyorken, küçük mutluluklarımız bu acıların iyileşmesine yetmediği için biz anlayamıyoruz, hatırlayamıyoruz.
Bir yerlerde bazı anlarda mutlu da oluyoruz ama bunun acısı da çıkıyor işte. Elden bir şey gelir mi, gelmez. Madem bir şeyler yoluna girsin istiyoruz, yolun sonunda ulaşmak için yol boyunca ayaklarımıza batan dikenlere de katlanmak zorundayız.
Hep canımızın acıdığını hatırlarız. Bize söylenen veya yapılan herhangi bir kötü davranış kafamızda dolanır hep, oysa güzel şeyler bu kadar dolanmaz aklımızda, daha az etkilidir iyi şeyler. Bize söylenilen bin güzel şeyi mahveder bir kötü sözcük ve aynı şekilde geçirilen onlarca güzel zamanı mahveder bir kötü anı.
Nedendir bilinmez ama, gülümsediğimiz zamanlarda canımızın acıdığı anları hatırlarız oysa canımızın acıdığı zamanlarda gülümsediğimiz anları hatırlamayız, düşünmeyiz.
İnsanoğlunun ruhu acıya aç, resmen acıdan besleniyor ruhlarımız. Acıtıyor, delik deşik ediyor ruhumuzu ama vazgeçmiyor o acıdan, bırakmıyor.
Bırakmamalıyızdır belki de, hatalarımızla bütünleşmeli ve pişmanlıklarımız için kendimizi affetmeliyiz. Hatalarımızı kabullenerek yolumuza devam edersek pişmanlığımızda olmaz. Pişmanlıklarımız olmazsa, canımızı da yakmaz. Canımızı yakan tek şey pişmanlıklarımız değil tabi ama omzumuzda ki en ağır yükler olabilirler.
Bazı zamanlarda istemediğimiz şeyler dahi olsa kabullenmeyi bilmeliyiz. Ne kadar kırılsakta, üzülsekte, istesekte olmuyorsa bunu kabullenmeliyiz. Bu bir olgunluktur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bugün de Günlerden İyiyiz
No FicciónBugün de günlerden iyi miyiz? Evet, biliyorum iyisiniz. (değilsiniz.) Bu bir kurgu değil buraya hayatın artıklarını bırakıyoruz.