II- "sayfa yirmi iki"

6.7K 1.2K 373
                                    

Biz geldik!

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım olur mu?

Instagram:  serceyioldurmekofficial

Şahsi hesabım: dilanduurmaz

Vakit gece yarısına varmışken zaman yeryüzündeki insanlar için farklı akıyordu. Şüphesiz en yavaş aktığı hali umutsuzluk içinde kıvranıp duranlar içindi. Esaslı bir gerçekle boy ölçüşebilecek bir umut yoktu.

Emir'in önünde bir bira şişesi, yanında küllük ve ucu harlanmış yarım bir sigara vardı. Yanı başında da dizlerine umutsuzluğu oturtmuş bir hakiki bir gerçek yerleşmişti. İki kişilik koltukta en çok o yer kaplıyordu. Emir koltuğun ücra bir köşesine geçmiş, başını koltuk başlığına yaslamış tavanı izliyordu. Kendi evindeki koltukta bile bu kadar az yeri varken elbette bir başkasının hayatında da yeri de nokta kadar olmalıydı.

Başını koltuktan kaldırdı ve sigarasını aldı. Heybetli bir nefes çekti, haddinden fazla içinde tuttu, öksürerek tükürdü dumanı. Sigarasını küllüğe geri bırakırken bira şişesini kavradı. Isınmış bir bira kadar kötü bir şey var mıydı? Olmaz olur muydu? Şişeyi sehpaya geri bıraktı yüzünü sıvazladı. Bu kanepede sızıp kalacağı anı bekliyordu. Telefonu çaldı, kafasını kaldırıp bakmadı. Bileği alnına yaslı bedeni çökük halde hareket etmiyordu.

Telefonun sesi rahatsız edene kadar hareket etmedi. Alıp meşgule atacak, hatta kapatacaktı. Arayan Fetih olmasa bunları yapacaktı. Ekrana baktı bir süre. Biraz mahcubiyet, yeri yolu olmayan kırgınlık, benliğine öfke... Telefona uzandı ve gözlerini kapalı açtı.

"Efendim abi?"

"Uyuyor muydun?"

"Yok abi telefon başka odada kalmış."

Arkadan bir kadın sesi geldi. Efsun yengesiydi. "Uyusa da uyuyorum demez, ben sana bu saatte arama dedim."

Emir başka bir an olsa uyumadığını yeniden belirtirdi ama konuşmak istemedi. Kendi aralarında halletmelerini bekledi.

"Sana bir şey soracağım." dedi Fetih. "Bu Zeliha'nın araba meselesi hakkında ne düşünüyorsun sen? Çok mu istiyor Zeliha?" Emir duvarda asılı saate baktı. Bu konuşma için biraz geç bir saat değil miydi?

"Emir rica ediyorum 'sen bilirsin abi' gibi bir cümle kurma Zeliha'yı düşünerek cevap ver." dedi yengesi ve Emir'in kafasındaki soru işaretini söndürdü. Muhtemelen evlerinde hararetli bir şekilde konuşulan konu buydu.

Emir'in omuzları düştü içinde çirkin bir çıkar içgüdüsü belirdi. Zeliha'ya gidişinin çoğu kez bahanesi onu bir yerlere bırakmak oluyordu. Bir arabanın varlığı elinden bu sebebi alırdı. Duraksadı, gözünün önünde yine o meymenetsiz belirdi. Sahiden artık bir bahaneye ihtiyaç duyar mıydı? Zeliha'nın hayatına biri girince Emir çıkacak mıydı? Hayır hayır... Bu kadar kalabilir miydi artık? Kalamazdı.

"Çok istiyor." dedi kısık bir sesle. Gerisi karşı tarafın çıkışmalarını dinlemekle geçti.

"Ya tamam çok istiyor da büyük şehirde bu kadar toyken kullanması benim içime sinmiyor."

"Fetih hiçbirimiz doğuştan öğrenmedik zaten. Süre süre öğrenecek."

"Sen nasıl rahat olabiliyorsun bu kadar?"

"Zeliha'ya güveniyorum. Gayet kurallara uyacak bir kız."

"Trafik magandalarından haberdar değilsin galiba. Kaza yapsa ne olacak?"

Uçurtmayı SevmekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin