Yorum yapmazsaniz bayilcakmisim.
"Ah, ne tatlı sözler hazırladım kim bilir kaç aydır
Kimse seni dinlemiyorken konuşmak kolaydır
Kafamda durmadan bağırıp çağıran bir yabancının sesi
Yüzümde kocaman, yalandan bir antidepresan gülümsemesi"18 yıl önce...
"Hoşgeldiniz, ne alırsınız?"
"Bi filtre kahve." Dedi kalın bir ses. Aida kafasını kaldırmak istemese de kendini ona bakmaya zorladı.
"Hoşgeldin baba."
"Nasılsın?"
"Toparlamaya çalışıyorum. Kabullendim sanırım."
"Sizi böyle bir çıkmaza sürüklediğimiz için özür dileriz."
"Sebebi neydi baba? Tek bir sebep söyleyin ki size inanabileyim. Kabullensem de hâla mantıklı gelmiyor."
"Sizinle çok mutlu olsak da kendi aramızda geçinemiyorduk. Size çaktırmadan kavga etmemeye çalışmak çok zordu."
"Baba... ben hâla daha sanki düzeleceğinizi düşünüyorum." Adam yüzünü aşağı çevirdi.
"Özür dilerim. Size bunu demeyi isterdim ama yapamam. Umut bağlama Aida. Kendi iyiliğin için." Gözleri yavaş yavaş dolarken kahveyi doldurmaya gitti.
"Ne zaman gidiyorsun peki?" Babasının 'aniden' çıkan şehir dışı işi de işin sinir bozuculuğunun tuzu biberi olmuştu.
"Üç güne." Aida gözlerini kocaman açarak ona baktı.
"O kadar erken mi?"
"Maalesef."
"Ne zaman geleceksin peki?"
"Bilmiyorum."
"Anladım..." dedi kahvesini uzatarak.
"Bi sarılsak?" Dedi adam umutsuzca. Canından çok sevdiği, biricik kızlarından, ailesinden ayrılmayı o da istemezdi. Aida dayanamadı. Ona sıkıca sarıldı.
"İyi yolculuklar. Sıkı giyin. Seni özleyeceğiz." Vedalaştıktan sonra koşarak arka odaya gitti. Hıçkırıklarını serbest bıraktıktan bir süre sonra kapı açıldı.
"Miata, geleceğim birazdan. Kendime geleyim de-" arkasını dönmesiyle gelen kişinin Miata olmadığını anladı.
"Suna..." cümlesini tamamlayamadı. Son zamanlarda yeniden vakit geçirmeye başladıklarından mı bilinmez, kalbine yayılan sıcaklıkla ona doğru koşarak kollarının arasına girdi. Suna bu hareketi beklemese de kollarını ona doladı, saçlarının arasını öptü.
"Taro ben çok kötüyüm." Diyebildi cümlelerim arasından. Suna için karışık bir durumdu, onu bu halde ağlarken gördüğü için üzülmeli miydi yoksa soyadı yerine 'Rintarou'nun' kısaltması olan 'Taro'yu kullandığı için sevinmeli miydi? Uzun zaman sonra ona karşı bu kadar samimi hissetmişti.
Artık nasıl olduğumu bilmeyi hak ediyorsun.
"Geçecek, tamam mı?" Dedi onun saçlarını bir bir okşarken.
"Acıtıyor."
"15 gün oldu. Bu kadar kısa sürede bana kalırsan iyi yol kat ettin. Acı verici olduğunun da farkındayım. Ama hepsi geçip gidecek."
"Bambaşka biri oldum. Sinirimi bir türlü yatıştıramıyorum. İnsanları durduk yere kırıyorum. Kötü biri oldum..."
"Değilsin. Asla kötü biri değilsin. Sakın böyle şeyler düşünüp üzülme tamam mı?" Dedi. Kafasını bedeninin üzerinden kaldırıp yanaklarından tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fourteen Years. (Suna Rintarou)
Fanfic"Sen hâla o ruh hastası kadınsın, ben de hâla sana köpekler gibi aşık olan o aptal herifim. Ve zaman da hâla bizim sonumuzun geldiği yerde." Aida Miyahara, yıllar önce boşandığı eski eşi Suna Rintarou ile yeniden irtibat halinde olmak zorunda kalır...