Elflerin bir şehrini yerle bir etmemiş gibi ormandaki evine dönmüş olan kız minik yudumlarla çayını içiyordu. Yere değmeyen ayaklarını sallarken kendisini izleyen kurdun farkında olsa da ona dönmedi. Kurt ise hala merakla bu kızın kim olduğunu sorguluyordu.
Şehir neredeyse tamamen yok edildikten sonra tüm hayvanlara durun emri veren küçük kız karşısındaki korkulu elflerin önüne geçmişti. Dümdüz suratında hiçbir mimik oynamadan sadece durdu. Kir yüzünden zaten esmer teni iyice koyulaşan kızın pembe gözleri normalde olduğundan daha çok dikkat çekiyordu. Küçük kızın birkaç saniyelik bakışı kendisini izleyen elf halkını titretmeye yetmişti. Hemen ardından tüm hayvanlar tekrar ormana dönmeye başladığında küçük kız da yaralı elfleri arkasında bırakmıştı.Artık yalnız olduğu evine geri dönecekti. Birkaç adım attıktan sonra hemen arkasında onunla beraber yürüyen kurdu fark etti.
"Evine git." Vücudu iri olsa da kendisinden küçük olduğunu düşündüğü kurt, kızın gözlerine alttan bir bakış attı. Yardıma muhtaç olduğu belli olsa da sert bakışları ve dik duruşu değişmemişti. Pembe gözlü kız dudaklarını birbirine bastırdı. "Aslında..." Çevresinde gezindi bakışları. "İyileşene kadar benimle kalabilirsin." Kurdun kulakları havalandı.
İkili sessiz bir şekilde eve gidene kadar konuşmamıştı. Ormanın göbeğinde olan eve varmak için bir köyün içerisinden geçmişlerdi. Yıkık evlerin bulunduğu köy kimsenin yaşayamayacağı kadar sessizdi. Bakımsız binaların arasından geçtikleri esnada birkaç kişinin kendilerine uzaktan baktığını görmüştü kurt olan.
Şimdi karşılıklı bir şekilde bir tepenin üzerine yapılmış olan eski bir evde oturmuş birbirlerini izliyorlardı. Küçük kız kurdun aç olduğunu düşünerek ona dolabındaki etlerden biraz vermişti ama etlere garip bir bakış atan kurt tek bir ısırık bile almamıştı.
Bardağı dudaklarına yaslayan kızın kaşları çatıldı. "Neden yemiyorsun?" Kurt kendisine baksa da hiç ses çıkarmadı. Küçük kız gözlerini devirdi. "Bir şey söylemeye ne dersin? Konuşursan anlayabilirim." Kurt olan yine tepkisiz kalmıştı.
Küçük kız oturduğu yerden kendini aşağı itti. Ayakları yere değdiğinde koşar adımlarla salonda bulunan büyük kitaplığa yöneldi. Alt raflarda bulunan büyük bir kitabı ellerine aldı. Biraz tozlanmış olsa da eski kitaba iyi bakıldığı belliydi. Eski yazılara sahip sayfaları çeviren kız bir şey arıyor gibi görünüyordu. Sonunda kitabın ortalarına geldiğinde durdu.
"Bak bu sensin." Sayfanın kenarına çizilmiş kurt resmini gösterdi. "Sen bir vahşi kurtmuşsun." Kurt hala sessizce kızı izliyordu. Kurdun bakışları altında konuşmasına devam etti kız. "Burada insana dönüşebildiğin yazıyor." Daha okumayı yeni öğrendiği için yavaş olsa da kelimeleri oldukça güzel telaffuz ediyordu.
Kurt anlamsız çizimlerin olduğu kağıda çevirdi kafasını. Kızın söylediği şeyleri tam olarak anlayamamıştı. Yanına yaklaşmış olan kurda doğru aşağıdan baktı. Kurdun boyu kendisininkinden uzundu. Küçük kız buna aldırmadı. "Ama burada insana dönüşebilmen için dolunay zamanı tüm sürü üyelerinin kokusuyla birlikte dönüşmen gerektiği de yazıyor." Dudaklarını büzdü. "Sanırım senin için bu pek mümkün değil."
Kitabın ilerleyen sayfalarında ise yazanlar bu durumu daha detaylı açıklıyordu. Vahşi kurtlar hayatlarının çoğunu kurt formunda geçirseler de bazı durumlarda insan formunu da kullanabilirlerdi. Küçük kurtlar ilk dönüşümlerini dolunayda ailelerinin desteğiyle, etrafları kendilerine güven aşılayan feromonlarla doluyken yaparlardı. Bu dönüşüm her ne kadar acı verici olsa da sürünün de yardımıyla kolay atlatılırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magic Forest//Taekook
FanfictionRuh eşiyle arasındaki mühürü bozdurmak için Büyü Ormanındaki en güçlü büyücüyü bulmak isteyen Taehyung'un ona yolu gösterecek bir rehbere ihtiyacı vardı. [Omegaverse]