9

26 5 1
                                    

Uyuyamıyordum. Sebebini anlayamadığım bir şekilde beni huzursuz hissettiren bir şeyler vardı. Haftalar sonra kendimi güvende hissedebileceğim bir ortamdaydım buna rağmen gözlerimi kapatamıyordum. Yorgunluktan batan göz kapaklarımı kırpıştırdım. 

İçimde rahatsızca homurdanan kurdum baş gösteriyordu. Normalde kızgınlıklarım dışında çok fazla hissedemediğim kurdum bedenimi ele geçirmek için beni geri plana atmaya çalışıyordu. Kafamı iki yana salladım. Tabii ki de izin vermeyecektim ancak bunu neden istediğini anlayamıyordum. 

Kurdum bedenimi kontrol altına alamayacağını fark ettiğinde onun yerine beni feromon salgılamaya zorladı. Başlarda buna dirensem de sonra köyün çoğunluğunun büyücülerden oluştuğunu ve feromonlarımı kimsenin alamayacağını düşünerek kendimi serbest bıraktım.

Kurdum hoşnut mırıltılarla geniş odayı kokumla doldurdu. Kurdumun anlamsız hareketlerini engellemek bana acı verdiği için ona izin vermiştim, yine de garip hissetmekten kendimi alıkoyamıyordum. Kendisini tatmin edene kadar feromon salgılayan kurdum sanki kızgınlık geçiriyormuşum gibi heyecanlıydı.

Camın önünde otururken duyduğum patırtıyla olduğum yerde sıçradım. Anlık gelen sesten dolayı hızlanmış olan kalbimin üzerine elimi yasladım. Yan odanın kapısı duvara çarpacak kadar sert bir şekilde çarpıldığında Jeongguk'un odadan çıktığını anlaşılmıştı. Acıktığı için yemek yemeye gideceğini düşünüyordum. Ben kendimi çok aç hissetmediğim için bir şey yemek istemiyordum. 

Kendi kendime daldığım düşüncelerimi bölen şey kapıma vurulan sert yumruklar oldu. Her bir yumrukta sarsılan tahta kapı bir an menteşelerinden sökülecek gibi gelmişti. Kapının ardındaki kişinin Jeongguk olduğunu bildiğimden aceleyle açtım. 

Derin nefesler alan Jeongguk kasılmış çenesiyle saçlarının ardından sertçe bana bakıyordu. Üzerinde kollarını açık bırakan sıfır kollu bir tişört vardı. Altında, dizlerinin biraz üstünde biten şortla sanki yazın ortasındaymışız gibi hissettiriyordu. Kapıyı açtığımda yumruk halinde havada duran elini aşağı indirdi. 

Sonra içine bir nefes çektiğinde buruşan yüzüyle elini burnuna kapattı. "Derdin ne senin?" Ağzını kapatan eli yüzünden boğuk çıkan sesinden bile sinirli olduğu belli oluyordu. Anlamazca kaşlarımı kaldırdım. Jeongguk hışımla geriye doğru bir adım attı. 

"Siktiğimin feromonlarını yaymayı bırak!" Tüm koridorda yankılanan sesi akşam saatlerinde herkesin duyabileceği yükseklikteydi. Hızla inip kalkan geniş göğsünden boğazına doğru öfkeli hırıltılar yükseliyordu. "Sadece kurduma karşı koyamadı-" Cümlemi bitirmeme izin vermeden kasılmış çenesiyle tıslar gibi konuştu.

"Senin yüzünden ne hale geldim haberin var mı?" Jeongguk şakaklarına yasladığı eliyle sakinleşmeye çalışıyordu. Ben ise hala neden bu kadar agresif olduğunu anlayamamıştım. Feromonlarımın biraz fazla yayıldığını biliyordum ama odanın camı da kapısı da kapalıydı. Onun kokudan bu kadar rahatsız olması garipti. Üstelik Jeongguk bu tarz şeylere karşı oldukça dirençli olan bir alfaydı. Duyularını kontrol altında tutmakta uzmandı.

"Ne olduğunu anlamadım ama özür dilerim." Jeongguk elini şakaklarından indirdiğinde elmacık kemiklerinin üzerinde kendini belli eden hafif kırmızılıkları gördüm. Belli belirsiz kızarmış yanaklarını loş ışığın altında fark etmesi oldukça zordu. Kısılan gözlerimle kafamı kapının ardından ona doğru uzattığımda Jeongguk bir adım daha geri attı. Ona yaklaşmamam için bir elini hava kaldırmıştı. "Bir daha yapma." Benimle arasına mesafe koymak istediğini görmek nedensizce kötü hissetmeme sebep oldu. Zaten huzursuz olan kurdum alfadan gelen hareketle tekrar homurdandı. 

Magic Forest//TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin