Kaleden ayrıldıkları sürenin ardından, yedi günlük mesafeyi aşarak İmparatorluk bölgesinin kuzey sınırına geldiler. İç kesimlere oranla geldikleri alanda yaşam çekilmişti. Geçtikleri yollar boyunca canlı çeşitliliği fazla olduğu gibi doğa hayattaydı. Ne ağaçları güzellikleriyle sarıp sarmalayan yaprakları ne de yürüdükleri toprağın neşesi olan çimenler yoktu. Griliğin arasında dikkat çeken tek şey, bölgede karakol görevi gören kamp alanıydı. Ekip kapıya yaklaştıklarında lonca rozetlerini göstererek içeriye girdiler. Etrafta çadırlar haricinde kampı çevreleyen uzun odunların ucu sivriltilerek sık şekilde dizilimleriyle yapılan duvarlar vardı.
Bir köşeye geçip oturdular. Almithra, arenadan çıkmış olmamasına rağmen daha önce bürokratlara denk geldiği için işletişi anlıyordu, ondan dolayı kendisi yetkili birisiyle konuşmaya gitti. Groznezar cebinden bir taş çıkardı. Taşın yüzeyini buzla kapladığı parmağının ucuyla kazmaya başladı. Kare çizdikten sonra karenin alt çizginin ortasından itibaren aşağıya doğru dik çizgi çekti. Cücelerin runik yazıtlarında 'R' anlamına gelirdi. Taşı çenesine yaklaştırdığında, gözleri buz mavisi parlamaya başladı; taşa doğru üflediği zaman parlak, toza benzeyen kar taneleri önce elindeki taşa ardından Rasar'ın yüzüne doğru uçtu.
Taşın üstündeki harf artık parlamaya başladı. Taşı uzattı. ''Dışarıda yenisiniz ve fazladan yardımın zararı gelmez.'' Rasar taşı kabul ettiğinde suratında, el kadar çocuğun çekingen gülümsemi vardı. Mogut'un verdiği eşyalar hediye olarak gözükse bile haklarına dahil ödüldü. Hediye yerine geçebilecek ilk şey ise üstünde runik yazı olan bu taştı.
Rasar bakışlarını karşısında oturan cüceye çevirdiği zaman ''Sanıyorum bunu herkese yapmıyorsundur. Halkının büyüsünü bu kadar gönlü bol dağıttığını düşünmüyorum.'' taşı dikkatli şekilde yan cebine sıkıştırdı.
Gözleriyle Rasar'ı süzdükten sonra ''Evlat gördüğüm kadarıyla ırkına göre ortalam olarak otuz veya otuz beş yaşlarında olmalısın...'' dediği sırada Rasar söze girip ''otuz yedi.'' Groznezar gülümseyip devam etti. ''Bir cüceye göre uzun yaşadım denilebilir. Artık üç yüz yetmiş beş yaşındayım. Halkımızın kalanı gibi bir dağın altında kalmayı seven anlayışımız yok. Dağların arasında gezeriz, şehirlere ineriz, denizleri aşmaya hevesliyizdir. Onca yolculuğun neticesinde birinin içindeki ışığı da karanlığı da görmek zor değil.'' Rasar sözlerinin karşılığında başıyla nezaketiyle teşekkür etti. Ona bir soru yöneltti. ''Peki, ya haksız çıkarsan?''
İkili anlık olarak kaşlarını çatıp ciddileştiler. Kısa sürenin ardından bakışlarını bozup kahkaha atmaya başladılar.
Almithra ikilinin aldığı keyfi bozmak istemedi. Ancak yanlarına yaklaştı. ''Sizi burada bıraksak eğlenmeye devam edecek gibisiniz ama hadi kalkın. Ekipler ortada toplanıyor.'' ikiliyi önüne kattıktan sonra Almithra peşlerinden ortadaki alana geldiler. Etrafta farklı krallıklardan temsilciler vardı. Aralarındaki farkı anlamak zor değildi.
Groznezar, sözlerinin etrafa yayılmaması için kafasını ekibe çevirerek sesini perdeledi. ''Şu yanda gördükleriniz. İmparatorluk yapısına direkt bağlı olmayan, bu topraklar çok daha batısında kalan bölgedeki krallık. Onlar bile buradaysa işin boyutu farklı demek.'' Etrafta duran İmparatorluk askerlerine göre zırh yapısı farklıydı. Başındaki miğfer, kafasının etrafında ekstra korunak şeklinde uzanan yapısı, burun ve yanak çevresini saran parçaları vardı. Pelerin niyetine üstüne çok daha basit, yırtıkları olan kumaş geçirmişti. Pelerin boğaz çevresini sarıyor, bir kısmı zırhın önüne sarkıyordu. Sol göğsünde zırhına işlenmiş, bir bebek boyutunda kalkan vardı. Üzerindeki beyaz dişin ortasında sadece '13' yazıyordu. Gözle görülür en korunaklı parçası göğüs zırhıydı. Zırhın belinin yakın çevresinde ekstra minik ceplikleri vardı. Aynı cepliklerin büyük halleri kemerine takılıydı. Altında pek standart durmayan pantolonu uzun çizmeleri takip ediyordu.
Rasar sadece tek kaşını kaldırıp bakışlarını orta alana odakladı. Kampın komutanı olan kişi farklı loncalardan gelen ekiplerin merkezindeydi. ''Size kendimi tanıtmakla uğraşamayacağım. Aranızdan muhtemelen tek ekip anca geri dönecektir zira bu gibi büyük toplanmalarda ortalık biraz karışır. Hele ki kendi aranızda fişeklemek isteyen çok olacaktır. Krallıklar bu tür şeylere karışmaz. Ondan dolayı sorunlarınız kendi aranızda çözün. İşi halledip gelen ekip ödülü ve içerde bulduğu belli şeyleri alıp gider.'' parmağıyla girişin olduğu yönü gösterip ''Buradan düz gittiğiniz zaman direkt olarak hedefe varacaksınız. Sorusu olan var mı?'' etrafta kimsenin sesi çıkmadı. Olay yeterince açıktı; gir, işi hallet ve çık. Ekipler kampın arka tarafından girişin olduğu yöne koyuldular. Çıkışlarından her ekibe kendilerine yetebilecek kadar malzeme verildi. Yürüdükleri yol boyunca sanki hava onlara destek olmak yerine ciğerlerinden dışarıya kaçmak için çaba harcıyordu.
Üç gergedanın tepeleme şekilde rahatlıkla sığabileceği geçitten ekipler sırayla girmeye başladılar. Ekip koridor boyunca ilerlediğinde önde giden ekiplerin durakladığı alana geldiler. Burası normal mağara değildi; şekillendirilmiş, ucunun nereye gittiği belli olmayan derin mağaraydı. Kimisi kendi aralarında plan yaparken, diğer ekipler rastgele şekilde kendi belirledikleri yollardan ilerlemeye başladılar. Bazıları meşaleleri yakıp etrafa dağıtmaya başladı.
Almithra başta olmak üzere ekip üyeleri Rasar'a bakmaya başladılar. Rasar bakışların altında gözlerini devirdi. ''Bana bakıyor olmanız bu durumu pek çözmüyor ancak...'' arkadaşının sözlerini pek ciddiye almadan tek kaşını kaldırıp ondan cevap bekledi. Rasar parmağıyla kokunun geldiği koridoru işaret etti. Yolun belli bir kısmını yürüdükten sonra attıkları adımdan sonra bir ses geldi; mekanizma harekete geçmiş zemin aşağıya doğru çökmüştü. Mesafeyi kestiremedikleri düşüşten sonra hemen kalkamadılar, meşalenin sadece gözlerini aydınlatmaya yetecek ateşin karanlığında kaldılar. Etraflarını çevreleyen bilinmezliğin içerisinden kulaklarını rahatsız eden sesler gelmeye başladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darazan
FantasíaDarazan, bulutların arasında süzülen ve dışardan boyutu aynı kalsa bile iç yüzeyi sürekli genişlemeye devam eden bir gezegendir. Rasar ve Almithra gladyatör olarak geçirdikleri uzun sürenin ardından özgürlüklerini kazandılar. Mogut'un loncasına katı...