Yorum yapmayı, yıldıza basmayı ve bu kitapla aynı evrende geçen Durgun Duygular ile Uyanan Öfke kitaplarına da bakmayı unutmayınız.
2.bölüm 8 Eylül'de gelecektir.
Instagram:reminduagain.
❧
PŞ, 2024
Ona adını sorduğum ilk günü hatırlıyordum. Ama o bunu hatırlamazdı. Bunu düşünmezdi.
Benim düşünecek hiçbir şeyim yokken ondan başka, onun ben hariç düşünecek bir dünyası vardı. Bir dünya derdi vardı.
Adını bana söylerken ilk iki hecede büzülen dudaklarına bakıp o andan itibaren sadece bana ait olmasını istediğimi anlamıştım. Üçüncü heceyi söylemeyi bitirdiğinde ise ona herkese pek göstermediğim gülümsememi göstermiştim.
Benim adımı sormuştu. Söylediğimde gülmüştü. Gülümseme değil, dalga geçer gibi gülmüştü. Sebebini sorduğumda ise "Ailen adını koyarken seni bir silaha mı dönüştürmeyi düşünüyordu?" demişti. Adımın anlamını bilirdim. Tüm silahlar için kullanılan ortak bir isimdi.
Ailemin bunu düşünmüş olacağını sanmadığımı söylemiştim. Bu sefer gülümsemişti. Sonra da ağzını açmış ve "İnsanlık tarihindeki en kötü buluş." demişti silahlar için. Başımı şişirecek bir pembe kız dünyası düşüncesi duymayı beklemiştim cümlenin sonunda. Onun yerine "Bir savaşçıyı tembelleştirmekten başka bir işe yaramayan boktan bir alet." demişti. Gülmüştüm.
Hayatımda daha önce hiç o kadar güldüğümü hatırlamıyordum.
Gelmezdi onun aklına bunlar. Hatırlamazdı bile nasıl tanıştığımızı.
"Hayat çok garip değil mi?" dedi Adrian. Bozuk Türkçesine rağmen suratındaki kibir ifadesi hiç yok olmuyordu. Herkesle konuşurken her zaman kendini en iyisi sanıyordu.
"Seni yalnız görmeyeli çok uzun süre olmuştu." dedi Adrian. Deminki cümlesinin devamıydı bu. Ona bakarken içkimi diktim kafama. Bardağı masaya bıraktıktan sonra da "Derdini anlatacaksan anlat, boş konuşacaksan siktir git uğraştırma beni." dedim direkt.
"Derdim belli. Bilmediğin hiçbir şey yok."
"Beni bulaştırman mantıklı mı?" dedim sadece. Meraktan sormuştum. Kimse benimle yapmazdı işlerini. Beni kenara bırakırlardı. Yoksa batıracağımdan korkarlardı.
"Hilal ve Umut'un beraberliğinden doğan uyumsuzluklardan en büyük ödülü küçük erkek kardeşim aldı. Ona her şeyi öylece bırakamam." dedi Adrian. Küçük erkek kardeşi Christian Montes'ti. Ama ismi bu değildi. Bunu bilenler bir avuç insandı sadece.
"O uyumsuzluklar senden de büyük şeyler aldı." dedi Adrian. Kaşlarımı çatmadım. Öylece baktım suratına. Bekledim. O da tam bir geri zekalı gibi "Hilal olmasa Dolunay hala senin olabilirdi." dedi. Tepki vermesem de benimle konuşurken dikkat etmeyen adamlara iyilik etmeyeceğimi öğrenmesine çok az kalmıştı. O yüzden hafifçe gülümsedim.
"Dolunay istesem hala benimdi zaten."
"Ben öyle duymadım ama."
"Herkes bir şeyler konuşuyor. Ben de zamanında küçük kız kardeşini taciz ettiğini duymuştum ama bunu yapmayacağını biliyorum." dedim. Adrian kaşlarını çatarken "Haddini bil." dedi.
"Biliyorum zaten. Tatlı Bella'na dokundurtmazsın ama dokunmazsın da. Kansız bir orospu çocuğu değilsin ama herkes bir şeyler konuşuyor. Bahsettiğim bu." dedim. Adrian derin bir nefes alırken arkasına yaslandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARIM KALMIŞ SAVAŞLAR
Novela Juvenil5 yıldır bir ilişki içinde bulunan Dolunay ve Pusat, ayrılmak zorunda kaldıktan sonra tekrar birbirileriyle toparlanmaya çalışmaktadır. * 29.8.24 Bu kitaptan önce Durgun Duygular'ın 13.bölümüne kadar okumuş önerilir. Durgun Duygular, Uyanan Öfke ve...