-Bölüm 1-

819 41 17
                                    

En yakın arkadaşının kalın sesiyle sıçradı Soo

"Hey Kyungie."

"Efendim Dev Yodam?"

"Ah çok tatlı fakat iğrenç."

"Biliyorum Channie."

"Yah! Bir hafta sonra coğrafyadan sınav var!"

"Woah! Sakin ol Yoda daha bir hafta var."

"Her zamanki gibi benden kopya isteyeceksin Soo! İstesem kopya vermeyip seni sik gibi ortada bırakırım. Dua et ki iyi bir arkadaşım pislik herif!"

"Her seferinde kıçımı kurtardığın için şanslıyım."

Kyungsoo bunları söyledikten sonra Chanyeol'ün omzuna minik bir yumruk attı.

"Bana bak Baykuş elin ağır ve o ufak yumruk bile canımı yaktı!"

"Ah Chanyeol üzgünüm fakat kulağımın dibinde biraz daha cırlarsan sana kafa da atmak zorunda kalacağım kepçük."

"Yah! Kyungsoo bana kepçük deme!"

"Sınav zamanı hep böyle oluyorsun zaten ruh hastası."

"Laf yapmayı kes Baykuş. Derse geç kalacağız."

Kyungsoo saatine baktı. Gerçekten geç kaldıklarını farkedince iri gözlerini daha fazla açıp yavru köpek bakışlı kepçüğü kolundan sınıfa çekiştirmeye başladı.

Yinede geç kalmalarının önüne geçemedi. Derse tam sekiz dakika geç kalmışlardı.

Chanyeol kapıyı tıklatıp Baykuş ile beraber içeri girdi. Geç kaldıkları için özür dileseler de azar yemekten kurtulamadılar.

"Bu kaçıncı oluyor Bay Park ve Bay Do! Müsade etmiyorum! Çabuk dışarı!"

"Fakat Bayan Jin ders notları-"

Çirkef kadın Chanyeol'ün sözünü kesmişti. Kyungsoo'nun bu duruma siniri bozulsa da sesini çıkaramadı.

"Umurumda değil Bay Park ders notlarını arkadaşlarınızdan alırsınız. Şimdi dışarı!"

Chanyeol başını eğip 'Peki' tarzında mırıldandı. En yakın arkadaşını da alıp dışarı çıktı.

En ön sıradaki Sehun dikkatle onları izliyordu. Minik beden , büyük gözler , kahverengi saçlar ilgisini çekmişti. Yinede bu mevzunun üstünde çok durmayıp derse döndü.

***

"Ah Tanrım! Resmen bizi dersten attı ve hepsi senin suçun!"

Chanyeol bağırıp dururken Kyungsoo ukala ukala sırıttı.

"Teknik olarak dersten atmadı çünkü zaten derse girmiş sayılmayız."

"Tekniğine başlayacağım şimdi be!"

Kyungsoo arkadaşının oldukça sinirli olduğunun ve şuan şaka kaldıramayacak derecede gerildiğinin farkına varınca ağzında fermuar varmış ve onu çekiyormuşcasına bir hareket yaptı.

Chanyeol bunu sevimli bulmuştu. En yakın arkadaşınının bu masum hareketine minik bir tebessüm etti. Kyungsoo gülümsemeyi görünce oda genişçe gülümsedi. Chanyeol kahkaha atmamak için kendini tutuyordu. Çenesi titremeye başladı ve dayanamayıp bir kahkaha attı.

Kyungsoo'nun geniş gülümsemesine karşılık vermemek mümkün değildi.

"Yah! Kyungsoo! Bunu bilerek yaptın!" dedi kahkaha atarken.

"Elbette bilerek yaptım Channie! Sen surat asıp gergin olunca sana katlanamıyorum! Bilirsin ciddiyeti sevmem!"

"Bilmez olur muyum? Bücür."

"Chanyeol! Sensin bücür! Pis Yoda!"

Chanyeol kendine hakim olamayıp haykırarak gülmeye ve kahkahalarının arasından konuşmaya çalıştı

"Bana- Ahahahah Bo-boyumun yarısına- Ahahahahahah... Geli-yorsu- Ahahahaha!"

Kyungsoo gülmekten konuşamayan Yodaya öldürücü bakışlar atıyordu. Chanyeol gülmeye devam etti ve en sonunda gülmekten karnı ağrıdığında zorda olsa kendini durdurdu.

"Siktir Chanyeol!"

Kyungsoo sinirle sırtını döndüğünde Chanyeol afallamıştı. Şaşkın şaşkın Kyungsoo'nun sırtına bakıyordu.

"Kyungsoo."

"Trip mi atıyorsun? Soo..."

Chanyeol derin bir nefes aldı. Özel gücünü kullanma zamanı gelmişti. AEGYO!

"Ama Kyungie~"

"Lütfen Kyungiepooh~! Ah yapma böyle!" Chanyeol alt dudağını büzdü.

Kyungsoo sesli bir şekilde iç çekti.

"Peki Channie. Affedildin."

Chanyeol güzel gülümsemesini yüzüne yerleştirdi.

"Bu gülümseme neyin nesi! Ah dostum şu gülümsemeyi yüzünden sil! Bak Channie 'Becer Beni' dercesine gülümseyen sürtüklere benziyorsun!"

Chanyeol son cümleyi duymasıyla birlikte yüzündeki gülümsemeyi sildi.

***

Jongin , Tao ve Sehun ders bittikten sonra yorgun bir biçimde dolaplarına ilerlediler.

"Psikopat Jin blok ders yaptı birde! İki ders üst üste matematik olmaz ki! Biraz insaf be! Ya fark ettiniz mi bilmem ama ben kepçe olanın 1-2 kere geç kaldığını gördüm fakat gözleri baykuşu andıranın geç kaldığını hiç görmedim."

"Eee yani Sehun? Bundan ne çıkarmamızı bekliyorsun?"

"Çocuğa boşuna kızdı Kai!"

"Bay Oh." diyip hınzırca sırıttı Tao.

"Ne var? Yah! Niye öyle bakıyorsunuz?"

Sehun bakışların ve sırıtmaların manasını anlayınca küçük gözlerini irice açtı.

"Yo! Hayır. Öyle birşey yok! Bakın biliyorsunuz ben ilk görüşte aşka inanmam!"

"Hadi oradan! Seni hınzır Barbie!"

"Kapa çeneni panda!"

"Sehun sevgilime bağırma!"

"Sen karışma Jongin!"

"Sehun Jongin'e sesini yükseltme yoksa kafanı dolaba sıkıştırır ve ölene kadar sana orda tecavüz ederim!" (Y/N İffet style ychgkfjfk Çılgın Barbie Pandayı coşturuyor.)

Tao sinirle tıslamıştı

"Aish! Tao sakin ol bebeğim."

"Aish mi? Ağzını bozma kara çıcık!"

"Peki peki."

"Ah! Sizden iğreniyorum! Lanet sevgililer birde birbirlerini koruyorlar! Olan var olmayan var yeter be!"

"Senin için de minyon bir baykuş bulabiliriz ne dersin?" diyip imalı bir biçimde sırıttı Tao.

"Tao bence hırçın Barbie ile biraz daha uğraşırsan seni kum torbası olarak kullanacak ve ben buna engel olamayacağım hayatım."

"Öyle diyorsan öyle olsun bebeğim. Ben susuyorum."

"Hala iğrençsiniz fakat Jongin'in iyi tavsiyeleri olduğuna eminim. Sence şu minik Baykuş ile tanışmalı mıyım?"

"Birde soruyor musun? Bence çok iyi bir çift olursunuz."

"Jongin arkadaş olacağız sadece!"

"Sehun! Sevgilime bağırma!" diye gürledi Tao.

Jongin dil çıkarıp Tao'nun beline kolunu doladı (Y/N Anlamışsınızdır İnş. Hjksdkj.)

Sehun ise 'Hepinizden iğreniyorum' bakışı atıp kitaplarını dolaba koydu.

Aslında bir baykuş fena olmazdı...

Love Bites -Askıda-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin