-Bölüm 4-

494 32 6
                                    

Alarm. Lanet olası alarm. Neden onun sesiyle uyanmalıydı ki?

"Tanrım lütfen öperek uyandıran bir sevgili ver!"

"Sehun! Mızmızlanma da üstünü giyinip yemeğe gel!"

"Birşeyi de duyma be kadın!"

Aşağıdan gelen kötü kadın gülüşüne kahkahayla karşılık verdi. Üstüne beyaz gömlek ve siyah dar pantolonunu geçirip aşağı indi

"Günaydın ilk aşkım."

"Sanada günaydın prensim."

"Hey hey! O benim aşkım anne!"

Annesiyle yaşadığı romantizmin içine küçük kardeşi de dalmıştı.

"Aman tanrım yasak aşkımızı öğrenmemeliydi! Leydim lütfen beni terketmeyin."

"Çok geç bay Oh. Lütfen yemeğinizi yiyin ve burayı terkedin."

"Ahh kalbim beni kovuyor musun?"

"Okula gideceksin genç adam."

Sehun annesine *bozmayaydıneyiydi* bakışı atıp yemeğini yemeye başladı.

---

Yaşam tarzları farklıydı fakat uyandıkları ses aynıydı. Kyungsoo baygın gözlerle alarmı kapatıp paytak paytak mutfağa yürüdü. Kendine bir tost yapıp yemeye başladığında telefonu çaldı.

"Alo?"

"..."

"Alo. Kimsiniz?"

Hattın diğer tarafında sadece sessizlik vardı. Yada Kyungsoo öyle sanıyordu. Umursamadı ve telefonu kapadı. Yemek yedikten sonra odasına gidip bol beyaz bir tişört ve lacivet dar pantolonunu giydi. Hızlıca evden çıkıp durağa ilerledi. Otobüs beklerken önünde duran arabaya aldırmadı. Fakat arabanın içindeki kişi camı açıp kendisine bakmaya başlayınca kim olduğuna baktı ve gözleri irileşti.

"S-Sehun?"

"Sonunda beni farkedebildin. Ne meraksız bir insansın sen!"

"Uhm şey..."

"Açıklama yapmana gerek yok. Hadi bin de beraber gidelim."

Kyungsoo birşey demeden arabaya bindi. Sehun gözlerini yoldan Kyungsoo da gözlerini Sehun'dan ayırmıyordu.

"Uhm. Şey teşekkür ederim."

"Saçmalama birşey yapmadım ki."

Vee... Yine o gülümseme.

"Nasıl bu kadar mükemmel gülebiliyorsun?" diye mırıldandı Kyungsoo.

"Ha?"

"Ah şey. İ-ilk dersin ne diyordum."

"Biyoloji. Senin?"

"Kimya."

"Oh... Güzel. Kyungsoo?"

"Ef-efendim."

"Sana Soo dememde sakınca var mı?"

"Yok. D-diyebilirsin."

Yine yanakları kızarmıştı kızaran yanaklarını saklamak için başını eğdi.

"Yüzünü saklama. Kızaran yanakların , kekelemen , utangaç tavırların. Hepsi sana çok yakışıyor. İnan bana."

Kyungsoo dehşetle başını kaldırdı. Utançtan ölecekti. Neyse ki okula gelmişlerdi. Hızla kapıyı açtı teşekkür edip gidecekti ki. Sehun'un sesiyle durdu.

"Son birşey Soo."

"E-evet?"

"Kız arkadaşın falan var mı?"

"Büyük göğüsler ilgimi çekmiyor S-Sehun."

Arkasını dönüp okul binasına ilerledi. Tabii arkasındaki mutluluk dansı yapan Sehun'dan habersiz.

---

Okuldan çıktıklarında hava kararmıştı. Jongin karanlık ara sokaklardan geçmeyi severdi fakat gelen seslerle irkildi. Sehun... Sehun'un sesi miydi o?

Bir kurda yakışır biçımde hızla çıkmaz sokağa daldı. Yerde tekmelenen bir Sehun beklemiyordu tabii.

"Lanet olsun. Sehun!"

Sehun'u tekmeleyen üç herif Jongin'e döndü. İşlerini yarım bırakıp yavaşça ona yöneldi.

---

Sehun gözünü açtığında bir adet gözleri kırmızı ve yerdeki adamın yüzüne pençe izleri bırakan Jongin gördü. Adamın üstüne binmiş ve resmen yüzünü tırmalıyordu! Sonunda adamın tepesinden inip bir tekme savurdu. Asıl olay ise bu tekmeyle adamın duvara kadar sürüklenmesiydi. Lanet olsun etrafında neler oluyordu böyle?!

Kendisine uzatılan ele ve daha sonra elin sahibine baktı. Parlak kırmızı gözler yavaş yavaş sönüyordu. Uzatılan eli tuttu ardından o yatıştırıcı sesi duydu.

"Herşeyi anlatacağım Sehun. Önce eve gidip yaralarını temizleyelim. Sana söz veriyorum herşeyi anlatacağım..."

Love Bites -Askıda-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin