selam biz geldik
umarım bölümü seversiniz, iyi okumalar♡-
Gece saat üçü çeyrek geçe.
Normal bir uyku düzenine sahip olan insanlar bu saatte çoktan uyumuş olur, gözlerini sabaha açtıklarında hiçbir yorgunluk belirtisi göstermeden sağlıklı bir şekilde yeni güne başlarlardı. Ancak bazıları için gece üç erken bir saat dahi olabilirdi; düşüncelerin tamamen beyni sardığı, ağızdan dışarı dökülemeyecek sözlerin ve gözlere yansıtılamayacak her bir hissin teker teker yastığınıza aktığı gecenin başlangıcı sayılabilirdi.
Hoseok için yine o gecelerden biriydi. Düşünceler yüzünden uykusuz kalmak onun için şaşıracağı bir durum değildi. Sadece olduğu anı ya da geçmişi değil, bazenleri kızı için gelecekte herhangi bir anda oluşabilecek bir sorunu düşünmeye çalışmak da gözünü kırpamamasına sebep veriyordu. Evet, belki de kötü ihtimalleri düşünerek ayakta kalmaya çalışmak hayatta kendimizi en zorladığımız durumlardan biriydi ancak bu ihtimaller beyni öyle sarıp sarmalıyordu ki, içinden çıkılamaz bir hale gelene kadar dibe batırıyordu insanı.
Bu gece yalnızca Hoseok için karmaşık geçiyor değildi. Kendisi yıllardır yaptığı gibi tavanı izlerken bu saatte odasının kapısının aralanacağını tahmin etmemişti. Endişeyle tavandan indirdiği gözlerini kapıya yönelttiğinde ufak aralıktan üzgün ifadesiyle ona bakan kızıyla karşılaşmıştı birden. Aniden yatağında doğrulurken Siyeon yavaş adımlarıyla babasının yatağına doğru ilerliyordu.
"Siyeon? Bir şey mi oldu bebeğim?"
Siyeon, babasının sorularını o an için yanıtsız bırakmayı tercih edip ellerini önünde birleştirdi ve başını öne eğip olduğu yerde sallanmaya başladı. Hoseok bu hareketleri tanıyordu; bir süredir yaşamadıkları, küçük kızı her defasında suçluluk duygusundan ve utançtan iki büklüm eden o durumla baş başa kalmışlardı yine. Siyeon'un ellerinin arkasında gözüken pijamasının ıslak oluşu Hoseok'un kafasında şimşekler çakmasına sebep olmuştu sanki. O an her şeyi düşünmeye başladı; neredeyse okula başladığından beri yaşamadıkları bu sorun neden şimdi yaşanıyordu, okulda kötü bir şey mi olmuştu, onu etkileyecek yanlış bir harekette mi bulunmuştu gibi birçok soruyla saniyeler içinde savrulmaya başlamıştı kendi içinde. Kızı yüzüne dahi bakamazken Hoseok o endişesini gözlerinden silmeye çalıştı. Önce gözlerinden silecekti, sonrasında sesine yansımasına engel olacaktı.
Yatağından yavaşça kalktı ve kızının tam önünde durup yere çöktü yüzüne bakmak ister gibi. Eliyle Siyeon'un çenesini narin bir hareketle tutup kaldırdı. Onun o ifadesini sonsuza dek aklından silmek istedi Hoseok, mahcup bakışların aklına kaçıncı kazınışı olduğunu bilmiyordu. Ona bunların hiçbirini belli etmeden yalnızca gülümsedi.
"Sorun yok, tamam mı? Utanmanı gerektirecek bir şey yok."
Babasının dediklerine karşı dudağını büktü Siyeon birden. Ağlamak istiyor ama bir yandan da gözyaşlarını tutup boğazının düğümlenmesini sağlıyor gibiydi. Hoseok bunu fark etti, çenesinde tuttuğu elini saçlarına çıkardı ve orayı okşarken uzanıp birkaç öpücük kondurdu hafifçe. Kızıyla tekrardan yüz yüze durduğunda gözlerine bakıp gülümsedi tekrar.
"Ne diyorduk? İyisin, iyiyim ve iyiyiz."
Siyeon, üzgün bakan gözleriyle tebessüm etti babasına. Birkaç saniye o şekilde baktıktan sonra başını aşağı yukarı salladı. "İyisin, iyiyim ve iyiyiz."
Hoseok ondan gereken cevabı aldıktan sonra tekrardan saçlarından öptü ve Siyeon'un önünde birleştirdiği ellerinden birini avucunun arasına alıp banyoya ilerlemelerini sağladı. Hiç bunalmadan, kızının o mahcup ifadesi yerini almasın diye dakikalarca ona başka şeylerden bahsederek yapması gereken şeyleri yaptı. Ona renkli boncuklar alacağını söylüyordu; rengarenk desenli boncuklarla kendilerine bileklikler yapacaklar, Siyeon'un hiç istemediği kadar takılara sahip olacaklardı. Altına yeni bir pijama geçirirken de haftalar önce gittikleri akvaryumdan konuşuyorlardı. Siyeon'un biraz da olsa dağılan dikkati balık çeşitlerinden bahsetmeye başlamasından belli oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lullaby || jihope
Fanfictionsiyeon'un babası hoseok ve siyeon'un anaokulu öğretmeni park jimin. .。*♡