bölümde '☆' koyduğum bir yer var, oradan sonra jimin'i gördüğünüz yerde medyaya eklediğim şarkıyı başlatıp sonuna kadar onunla okumanızı isterim çünkü bolca bu şarkıyı içeriyor<3ノ*.♡
Birbirinden farklı iki ayrı yaşantı.
Bazen zıtlıkların oluşturduğu bu ayrımda daima aynı yönde giden bir şeyler olduğuna inanılırdı. Gerçek hayatta ise denilenin aksine bu zıtlık size çoğu zaman olumlu bir süreç sunmazdı. 'Zıtlık' denilen kavramdaki iki uç birbirine o kadar uzaktı ki bu uzaklık sizi kendi içine sürükler, düşünceleriniz üzerinde olumlu olacak şekilde oyunlar oynardı. Hoseok bu kavramla yıllar önce tanışmıştı. Tanışmış ve o uzak mesafede eli hiçbir yere yetişmemiş, olumlu olan tüm fikirleri kendi lehine dönmeye başlamıştı. Daima iyi tarafından bakmaya çalıştığı açılar gerilemeye başlayıp yavaşça terk etmişti onu. Tüm bunların hepsi Hoseok'un o zıtlıktan kendini çekip kurtarmasıyla sonlanmıştı. İçinde boğulduğu o durum yapabileceği ilk ve son iyiliği yapıp ona bu döküntülerin tesellisi olarak bir dayanak sunmuştu. Hoseok, kızıyla tanışma hikayesini tam olarak böyle tanımlayabilirdi.
Şimdi ise hayatı tamamen olumsuzluklardan uzaktaydı. Dayanak olarak adlandırdığı kızının kıyafetlerini ütülemek, katlamak ve dolabına özenle yerleştirmek onu asla rahatsız etmiyordu. Aksine ona faydasının dokunduğunun, birkaç senedir yaşadığı hayatının geri kalanını güzelleştirdiğinin bilincinde olmak kendi hayatını daha yaşanılabilir kılıyordu.
Odayı saran ütü buharının kokusu burnuna ilişirken bir yandan elindeki beyaz renginde olan tişörtü inceliyordu. Bir an bunun Siyeon'a küçük gelip gelmediğini düşündü. Bir-iki aydır alışverişe çıkmamışlardı, küçük kızının hızlı büyüdüğü aklından çıkmış olmalıydı. Aynı şekilde birkaç tişörtü daha gözüyle tarttıktan sonra özenli bir şekilde katlamaya devam edip her birini açık pembe rengindeki küçük gardıroba yerleştirdi.
Geçirdikleri bu haftada birkaç ev işiyle çok ilgilenemediğini fark ettiği zaman uzun süredir onunla birlikte çalışan Jeongguk'tan dükkanla tek başına ilgilenmesini rica edip erken çıkmıştı. Siyeon'un okulunun bitmesine az bir vakit kalana kadar geçen gece serdiği bir yığın çamaşırı toplamış, hepsini ütüledikten sonra çamaşır cephesinde işlerinin bittiğinden emin olmuştu. Salona geçip kendini koltuğa atarken kolundaki saatten kızının çıkış saatine ne kadar kaldığını kontrol etti tekrar. Birazdan çıkması gerektiğini fark edip derin bir nefes aldı. Geçirdikleri bu süreç Hoseok'u yoruyor değildi; gün içinde iki kez okula gidip geliyor olmak fiziksel olarak ona bir yorgunluk vermiyordu ancak işlerini hallettiği sırada gözünün sürekli saatte olması, sırf Siyeon'un çıkış saatine yetişsin diye elini attığı uğraşlara hızlı hareketleriyle davranıyor olması onu telaşlı biri haline getirmişti.
Aslında normalde böyle biri değildi, arkadaşlarıyla içlerinden birinin evinde toplandıkları zaman geçirdiği vakitlerde Siyeon'dan hiç endişe duymazdı; uyku saatinin gelip gelmediği ya da abur cubur yiyip yememesi gerektiği konusunda hiçbir zaman sıkı, telaşlı ve evhamlı biri olmamıştı. Siyeon ona öğretilen doğrulardan şaşmazdı. Bu yüzden babasının arkadaşlarıyla olduğu zaman her günkü rutinlerinin dışına çıkıp onlarla vakit geçirmeye, gerekirse geç uyuyup içlerinden en sevdiği Seokjin amcasıyla oyunlar oynamaya bayılırdı. Ertesi gün olduğunda normalde uyuduğu saatten biraz daha erken girerdi yatağına, bu onların 'uyku telafisi' olarak adlandırdığı bir olaydı.
Hoseok'a göre üç farklı Hoseok vardı; biri kızıyla olan, biri arkadaşlarıyla olan ve diğeri de tek başına olan Hoseok'tu. Arkadaşlarıyla birlikteyken hiç olmadığı kadar eğlenceli birine dönüşürdü. Onlara sert şakalar yapmaya bayılır, bazenleri bozulan ağzıyla hepsini güldürürdü. Elbette Siyeon'un yanında bu tip şeylere oldukça dikkat ederdi çünkü kızıyla olan Hoseok daima onun aklında kalabilecek şeyleri düşünüp davranışlarını ona göre ayarlardı. Mesela Siyeon yanlarındayken arkadaşlarına çok fazla el şakası yapmamaya özen gösterirdi, eğer ki tek başlarına değillerse alkol almaktan kaçınırlardı, bir yemek düzenledilerse alkollerini şişelerinde değil de su bardaklarında içmeyi tercih ederlerdi. Siyeon doğduğundan beri edindiği bu alışkanlıklar yavaş yavaş arkadaşlarının da hareketlerinde ve akıllarında yer edinmiş olduğundan her biri ona bilinçli bir şekilde yaklaşıyordu -ki bu Hoseok için çok büyük bir iyilikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lullaby || jihope
Fanfikcesiyeon'un babası hoseok ve siyeon'un anaokulu öğretmeni park jimin. .。*♡