altı

132 20 92
                                    


selam

hikayedeki tüm karakterler benim için çok değerli bu yüzden aynı şekilde bunu size de aktarmaya çalışıyorum, özellikle siyeon'u benimsemişsinizdir diye düşünmek istiyorum:') zaten burada az kişiyiz ve umarım hepinizin düşünceleri bu şekildedir

iyi okumalar 🤍





-



Hafta sonları Jimin ve ev arkadaşı Namjoon için oldukça sıradan ilerlerdi. Namjoon tam bir ev kuşu olduğundan sevgilisiyle buluşmadığı zamanların çoğunda evdeydi. Jimin'in el işlerine yardım eder, çevrelerindeki insanların dedikodularını yapar dururdu.

Jimin onun boyle olmasını severdi çünkü ona göre birbirini dengeleyen karakterleri vardı; Jimin enerjikti, evin her yerindeydi, hiçbir şeyi yapmaktan üşenmeyip o an halletmek isteyen o sorumlu tiplerdendi. Namjoon ise tam tersi olarak 'o gün bir gelsin de bakarız', 'sonra hallederiz'  cümlelerinin beden bulmuş hâli gibiydi. Jimin onun kolundan sürükler, o da mızmızlanarak peşinden giderdi her zaman.
Aynı şekilde Jimin'in hareketli mesleğine karşın Namjoon'un tüm işlerini hallettiği bir tableti vardı. Grafik ve tasarım işleri yıllardır onu idare ediyordu, bazen ondan beklenilemeyecek kadar yoğun çalışıp yüklü miktarda kazanıyor olması kendisi için çok keyifli ve rahat bir geçim sağlar nitelikteydi.

Yine vakit geçirdikleri bir günde yaptıkları papatya çayları ile birlikte salondaki küçük masalarına oturmuş, birkaç püskülle uğraşıyorlardı. Namjoon Jimin'in talimatlarının ardından ipleri birbirine bağlıyor, doğru yapıp yapmadığına dair ona onaylatıyordu. Birbirine bağladığı yün ipler püskül şeklini alınca bağlayıp kenara koyuyor, bir diğerine başlıyordu.

Jimin, köşelerini delmiş olduğu kağıtları hizaya dizerken birkaç dakikadır sessiz kalan arkadaşı önündeki kağıdı işaret etmişti. Kağıdın üzerinde öğrencilerinin fotoğrafları basılıydı. Püskülleri bağlama işleri bittiği zaman her bir kağıda fotoğrafları kesip yapıştıracaktı.

"İçlerinden birini seçsen kimi seçersin?"

Jimin gözlerini devirdi bu soruya karşı. Namjoon yıllardır her sınıfı için ona bu soruyu sorardı, aldığı cevap ise her zaman aynı olmasına rağmen üstelemekten sıkılmazdı.

"Her birini eşit seviyorum Namjoon."
İpleri kağıttaki delikten geçiriyordu o sırada. Parmaklarının arasından kaçmaması için özenle tutmaya çalışıyordu fakat Namjoon onun kolunu dürterken buna dikkat ediyor gibi değildi.

"Bu mümkün değil! İçlerinden yaramaz olan vardır mesela, onu az seversin. Çok akıllı olan vardır biraz daha fazla seversin. Söyle işte!"

"Onlar çocuk." dedi Jimin gözlerini yaptığı işten ayırmazken. "Yaramaz da olabilirler, akıllı da. Hiçbirini daha az ya da daha çok sevmiyorum."

Namjoon, önündeki ipe odaklanmaktan dili dudaklarından biraz dışarı çıkmış ve kaşlarını çatmış olan arkadaşına birkaç saniye baktı ve "Boş yapıyorsun şu an, söylesen öleceksin sanki ya." şeklinde yakındı. Aynı zamanda tekrardan onun kolunu iterken Jimin'in kafasının karışmasına sebep olmuştu. Kağıttan geçirme işlemini bitiren Jimin bağladığı ipi yanlışlıkla düğüm yapınca püskülün ipleri istediği gibi durmamaya başlamıştı.

"Ya!" diye bağırdı Jimin. "Aptal, düğüm oldu senin yüzünden!"

Namjoon 'ben bir şey yapmadım' dercesine ellerini havaya kaldırdı. Jimin oflayıp kağıdı bıraktı, çayından bir yudum aldı ve kağıdı alıp ipi çözmeye çalışan  arkadaşına baktı. "Sana ceza." dedi Namjoon'un gözlerinin ona dönmesini sağlarken. "Odamdaki çekmeceden makası al gel. Böyle açılmaz bu."

lullaby || jihope Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin