KİMİM BEN

305 33 2
                                    

İyi okumalar...

(İki gün sonra)

Bir fırtına koymakta.

Ve ben o fırtınanın kurbanı olmuş bir haldeyim.

Nereye savrulacağım tamamen meçhul.

Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Ya çok daha iyi olacak. Yada çok daha kötü olacak.

Bir polis arabasının içindeydim. Annemler bizi kendi arabaları ile takip ediyorlardı. En son babamın attığı tokat ve yorgunluğun etkisiyle baygınlık geçirip iki günüm hastenede geçmişti. Bayıldığım sırada başımı sehpaya çarptığım için yaralanmıştım. Ama önemli bir şey değildi.

Bütün her şeyi öğrenmiştim. Tüm gerçekleri. Ben aslında Farah CİHAN değil Karsu'ydum Kendimi çok garip hissediyordum. Ama benim anladığım çok daha önemli bir şey vardı.

Babamın benden sürekli nefret etmesinin  nedeni onun kızı olmamammış.

Annem beni hiç bir zaman kendinden tek adım uzaklaştırmazken, abilerim beni hiç bir zaman evlatlıkmış gibi görmezken,  yıllarca...

Annem ve abilerime kırgınım. Kaan abime değil ama Umut abime çok kırgınım. Ama bu onlara tamamen küstüğüm anlamına gelmiyordu. Onlar hala benim ailemdi. Her ne olursa olsun bu sonsuza dek böyle devam edecekti.

Aramızda şu an bir takip mesafesi vardı. Ama bir kaç gün sonra kilometreler olacaktı.

Karakolun önünde durduğumuzda kapımı siyah takım elbiseli biri açtı.
Şaşırdığım şeyde buydu. Gerçek ailem zengin bir aileydi.

Hastanenin etrafını tamamen siyah passat arabalar sarmıştı. Benim yanıma gelmek istediklerini söylediklerinde kesinlikle reddetmiştim. Onlar gelmemişler di ama onların gönderdikleri onlarca adam hastanenin önüne gelmişti.

Saçlarına hafif beyazlar düşmüş, orta yaşlarda, adının Süleyman olduğunu öğrendiğim bir adam yanıma gelip beni korumak için geldiklerini, bir şeye ihtiyacım olursa bizzat kendisine söyleyebileceğimi söylemişti. İki saatte bir odama geliyor, bir şeye ihtiyacım olup olmadığını soruyordu.

Ayrıca çok komik bir adamdı. Şivesi bile insanı güldürmeye yetmekteydi. Bide bana sürekli küçük hanım Ağam diyordu.

Beni karakola, yani beni bulup almak için gelen aileme götürmek için gelen polis arabasının yanında on üç tane ard arda dizilmiş Passatlar vardı. Hastanenin önündekiler çoktan karakolun önüne gelmişti. Ve şaşırdığım şey şu ki karakolun önünde üç katı araba ardardaydı.

Şimdi ise o andı. Gerçek ailem ile tanışma vaktiydi. Düşünsenize; bir gün eve geliyorsunuz ve ailenizin gerçek aileniz olmadığını öğreniyorsunuz. İki gün sonra ise aslında yalandan olan tüm hayatınızın gerçek hayatınız olan tarafına geçiyorsunuz.

Annemin yanıma geldiğini farkedince ona doğru döndüm. Başımı elleri arasına alıp "biz yanındayız annecim. Biliyorum bize kırgınsın. Ama sende bizi anla olurmu?" Söylediklerine karşı sadece tebessüm ettim. Bu annem için en güzel cevaptı. Beni kendisine çekip sıkıca sarıldı.

Abilerim de yanıma gelip bana sıkıca sarıldılar. Buna ihtiyaçları vardı farkındaydım. Aynı zamanda benimde. Kaan abim bana sarılırken "merak etme babam gelmeyecek" dedi. Bu benim için gerçekten de müjde niteliğinde bir haberdi.

Süleyman abi yanıma gelerek "kuran seni beklamahtan iflah olmuşuz ha küçük hanım ağam. De hayde giresen bütün şehir seni bekler" diyerek karakolu gösterdi.

KARSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin