İyi okumalar 🤍
Hala kabullenemediğim düşünceleri yaşamak çok ağır geliyordu. Yüreğimde bir ağırlık vardı. Bu ağırlığın altında öyle bir eziyet görüyordum ki, nefes bile alamadığımı hissediyordum.
Bu arada gerçekten de nefes alamıyordum.
Heyecandan nefesimi tuttuğum bir andaydım. Şu an özel bir uçaktan iniyordum. Hemde Diyarbakıra. Evet. Yeni bir hayata geçiş yapıyordum. Allah yardımcım olsundu.
Edebiyat ile başlayıp size anlatmaya böyle devam etmeyi istemezdim ama ne yapayım. Kendimi sakinleştirmek için saçmalamam gerekli. Yoksa ciddi anlamda böyle yapan biri değilimdir.
Piste inmez etrafımıza dolan adamlar ile birlikte havaalanına girmiştik. Bizi gören insanların bir kısmı selam verirken diğer kısmı ise kin dolu bakışlarla bakıyordu. Nedenini bilmiyordum. Umurumda da değildi.
Hava alanından çıktığımız an ardı ardına dizilen siyah arabaları görmemle biraz şaşırdım. Ama gerçi İstanbul da öyleyse, burada tabii böyle olacaktı.
Uzun süredir yapmadığım bir şeyi yaparak derince bir nefes aldım.
Tanıdık bir koku...
Tanıdık gelen ama yabancısı olduğum bir şehir...
Gözlerimde muhtemelen; ne yapacağını bilemeyen, şaşkın, kırgın ama hepsinden daha fazlası olan heyecan ifadeleri vardı. Ve bunu dışarıdan bakan herkes mavi gözlerimden anlayabilir di.
Öylece durdum ve etrafa bakındım.
Ardı ardına dizilmiş onlarca araba, bana merakla bakan insanlar, emre amade başları önlerinde - elleri bağdaş takım elbiseli adamlar, yanımızdan geçerken nenem ve dedeme selam verip ellerini öpen kişiler, bir anda başlayan davul - zurna sesi ve en garibi tarağına tükürüp saçını tarayan mahmut abi...
Gerçekmiydi şu an? Yaşıyor muydum ben şu anı?
Siyah arabaların arasındaki büyük minibüs tarzı arabadan inen dört kişi bize doğru gelip yine nenem ve dedemin ellerini öptüler. Aralarında genç olan kişi elini kaldırarak davul ve zurna sesinin bitmesine neden oldu. İyi ki de oldu.
Dört adamda bana gülümseyerek bakıyorlar dı. Genç olan adam bana yaklaştı. Ellerini omuzlarıma koyacağı sırada bir adım geriledim ve bunu istemediğimi belli ettim. Beni anlayışla karşılayarak kendini tanıttı. Tatlı ve üslubu güzel bir dille.
"Hoş geldin yeğenim."
Yüzündeki tebessüm ortaya tamamen çıktığında yanağındaki gamze de ortaya çıkmıştı.
"Ben Rohat. Senin amcanım. Yani en küçük amcan."
Bana biraz daha yaklaştı ve fısıltıyla "Tabii birde en yakışıklı."
Dayanamayıp gülümsedim. Ben gülümseyince o da bana göz kırptı. Cana yakın bir adamdı.
Adının Rohat olduğunu ve aynı zamanda amcam olduğunu öğrendiğim kişinin hemen ardından bir diğer kişi konuşmuştu.
"Bende senin büyük amcan yeğenim. Adım Rojdat. Hoş geldin ailene ve memleketine."
Bir diğeri de hemen kendini tanıttı.
"Bende Ciwan yeğenim. İkinci büyük amcan. Hoş gelmişsin."
Ve son kişi konuştu.
"Bende Baran yeğenim. Anlamışsındır kaçıncı amcan olduğumu. Hoş geldin."
Bu sıcak kanlı insanlara tebessüm etmeden edemedim. Aklıma takılan bir soru vardı ama başımdan def ettim o soruyu hemen.
"Teşekkür ederim. Hoş buldum." Dedim tebessüm ederek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARSU
Teen Fiction~Tanımadığım iki insan karşıma geçmiş bana gerçek ailem olduklarını söylüyorlardı. Ne kadar komik öyle değilmi? Ben bu gün ailem sandığım insanların aslında birer yabancıdan ibaret olduğunu öğrendim.~