*4*

15 3 10
                                    

   "Şaka gibi abi."

   "Ama güldürmüyor."

   Sahildeki masalı bankların birine oturmuş olayı bizimkilere anlatmıştım. Asya çok şaşırmamıştı ama Efe ve Uğur hala insanlara karşı umutları olduğu için şaşırmış gibi yapıyorlardı. 

   "Neyse ya ben çok takılmıyorum artık, boş verin." 

   Hayatta bazı ironiler vardır. Mesela yaşlılar hep gençlerin şımarık olduğundan, kıymet bilmediklerinden, saygısızlıklarından şikayet edip dururlar. Hatta her nasihatin başında "Bizim zamanımızda böyle değildi." diye başlar kırk yıl önceyle şimdiyi kıyaslarlar. Onları yargılamıyorum. Gençken babasının istediği kişiyle evlenmek istemediğinde fiziki ve ya psikolojik şiddet görmemek için sevmediği biriyle evlenip hayatını karartan bir insanın en ufak bir konuda kendi fikirlerini savunan insanlar gördüğünde rahatsız olması çok normal. Çünkü o yapamadı. Çünkü onun zamanında yaşadığı olaylar o dönemde herkesin başına gelen olaylardı ve yabancılık da pişmanlık da hissetmiyordu. Onların siniri bize değildi aslında. Bizim yaşımızda yapamadıklarınaydı. 

   "Eee bu hafta ne yapıyoruz?"  Efe'nin konuyu değiştirmek için söyledikleriyle hepimiz düşünmeye başladık. Sınav haftası başlayacaktı. Normalde iki hafta süren sınav haftası, ikinci dönemin sonları olması sebebiyle bir haftaya sıkıştırılmıştı.

   "Sınav haftasına giriyoruz tabi ki ders çalışacağız." diyerek düşüncelerime tercüman oldu Asya. Ben de ona destek çıkmak için boğazımı temizleyip ciddi bir sesle,

   "Değerli arkadaşlarım önümüzdeki hafta ebemizi belleyecek sınav haftası sebebiyle yapılması planlanan bütün etkinlikler iptal edilecek ve fısıltı kafede ders çalışılacaktır. İlgili kişilerin katılmaması dahilinde anneleriyle konuşulacak ve sünnet fotoğrafları dahil küçükken yapılmış bütün rezil fotoğrafları medyaya sızdırılacaktır. Bilgilerinize duyurulur."

   "Ben kabul etmiyorum hocam tehdit var işin içinde!" diyen Uğurla beraber masanın üstünde duran telefonu alarak rehberdeki "Meloşum" kişisine tıklayıp telefonu Uğur'a çevirdim. 

   "Derdini ilgili kişilere anlatırsın dostum." Uğur ellerini havaya kaldırarak  "O telefonu sakince yere bırak elinden bir kaza çıkmasın bak şeytan doldurur!" dedikleriyle gülerken Asya lafa girdi.

   "Arkadaşlar şu son sınavları atlatalım yazın rahat rahat gezelim lütfen."

   "Yaz demişken yazın ne yapıyoruz?" 

   "Bilmem hiç düşünmedim." diye yanıtladım Efe'nin sorusunu. Asya kitap listesindeki kitapları bitirmeyi ve bir kaç yeni kafe keşfetmeyi istiyordu. Efe ise onun evine gelip oyun oynamamız gerektiğini düşünüyordu. Onlar bu konuyu konuşurken dikkatimi Uğur'a verdim. Yine dalmıştı derin düşüncelere. Bu aralar çok düşünceliydi. Bir derdi vardı belli ama bize anlatmıyordu ve bazen buna kırılıyordum. Yine de onu anlamaya çalışıyordum elbet bir gün anlatırdı ve benim o güne kadar arkadaşıma destek olmam gerekiyordu. Aniden;

   "Uğur kalk gidiyoruz." dememle çantasını sırtına takıp ayağa kalktı. Onun bu haline gülümsemeden edemedim. Asya;

   "Ohooo uçmuş bu yine."dedi

   "Kalktın nereye gidiyorsun acaba" diye söylendi Efe. 

   "Ben şunun yanına uçayım." diyerek çoktan bizden bir kaç metre uzaklaşmış Uğur'un yanına koştum.

   "Böceğim nereye gidiyoruz biz?" dediğimde anlamaz gözlerle bana baktı.

   "Kız sen dedin ya gidiyoruz diye," yüzünü buruşturarak devam etti " bunamaya mı başladın sen?" dediğinde gülmemek için dudağımı ısırıyordum.

BAZILARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin