17.50
-Haydi geldi gelecekler nerede bu kurabiyeler?Gülten gel şu masayı öne çek, kim aldı arkaya bunu?Onları oraya kim koy dedi? Sandalyeler nerede kaldı?
Tüm bu kargaşa'nın tam ortasında oturan "Ayçin nasıl hiç heyecanlanmamıştı birazdan belkide sözlenecekti ve daha ismini bile bilmiyordu.Ablası ise yanında durmak istiyor ama evdekiler yüzünden oturamıyordu bile.Sonunda Ayçin in korktuğu ses..."
-Ayçin geldiler koş sen açacaksın kapıyı
-Zorundamıyım?
-Kızım baban arkanda etme
Gözünden bir damla yaş akarken kapıyı açtı ve göz yaşını silerken misafirlerin yüzüne bile bakmamıştı.Babası misafirleri içeri davet etti ve on kişi kadar yukarı çıktı.Hızlı adımlarla mutfağa geçti ve peçeteyi ararken hıçkırmaya başladı.Ablası arkasından sadece bakabiliyordu çünkü başka yapabilecek bir şeyi yoktu.İkiside birden gelen sesle irkildi.
-Ayçin kahveleri yap
-İsteyeceklermi hala
-Buraya kadar tuz almaya gelmediler ya tabii isteyecekler
-Belki vazgeçerler biraz daha beklesem
-Saçmalamayın iki kardeş deliye çıkacaksınız
-Hala daha Ayçin ismini bilmiyor adı neymiş?
-Evlenince herşeyini öğrenir, hadi yapın da getirin bir an önce kahveleri baban sinirlenmesin
-Tamam hala getiririz şimdi
-Abla-
-Ağlama kuzum ağlama
-Hani almazlardı
-Daha istemediler ki ben şimdi kahveleri yapayım sende götür.
-Ben götüremem abla sen götür
-Sonra babamda akşama bizi gebertsin
-Ben zaten çoktan geberdim
-Tamam neyse o babamda bende ablanım gerekirse seni kaçırırım ama seni tutsak edemem kimseye merak etme sonunda ölüm olsa bile ben kardeşimi tehlikeye atmam
Kahveleri yapar ve tepsiyi Ayçin'e verir.
-Ne yapayım şimdi ben
-Önce misafirlerin en büyüğüne ver
Merdivenleri yavaşça çıkar gözünden bir damla yaş akar Sema hemen gözyaşını siler.Odaya girer ve önce gözüyle odayı süzer ve gözü en başta oturan ihtiyara takılır ondan başlar ve bir daha kafasını kaldırmadan sırayla kahveleri verir.Tepsi boşalır ve odadan hemen çıkar kapıda bekleyen ablası tepsiyi alır. Ayçin kapı'nın kenarında durur ablası da arkasında dinler.Kahvelerden ikinci yudumlar alınırken korkulan sözcükler ihtiyardan dökülüverir. Sema kenardan odaya bakar ve üç tane alımlı kadın görür bu kadınlar gerçekten çok bakımlı ve çok güzellerdir. Dikkatlice erkeklere bakar lakin anlayamaz. Ayçin'i babası içeriye çağırır.
-Abla
-Git
-Abla yapma daha demin vermem diyordun ne değişti?
-Bunların hayatları bizimkine bin basar kadınlarını göüyor musun?
-Abla isterse içerdeki padişah olsun ne farkeder?
-Ayçin buraya gel kızım
-Yürü hadi
İçeri iter
-Buyur baba
-Gelin bakalım sizin bir yüzüklerinizi keselim
Ağlamamak için gözlerini kapatır ve dişlerini sıkar o kadar çok sıkarki çenesi adeta uyuşur ve acır. O ana kadar damadın yüzüne bile bakmayan Ayçin o an kafasını kaldırır ve gözleri dolu dolu çocuğa bakar. Kendisinden 5-6 yaş büyük olan bu çocuk uzun boylu,takım elbise'nin üstünden kasları belli olan ve kahve'nin bütün tonları ile vücut bulmuştur.
-Allah ayırmasın hep güzel günler göstersin bu iki evladıma bu yüzükler birbirlerini hatırlatsın ve ömür boyu ayırmasın.
O gece parmağıma yüzük değilde bir köpeğin boynuna takılan tasma yada bir tutsağın bileğine takılan kelepçe gibi hissetmiştim.
3 gün sonra
Davulla zurnayla çıkıyorum İzmir'e gidiyorum.Hayatım bitti veya yeni başladı daha parmağımda yüzüğünü taşıdığım insan ile tek bir kelamım bile yok. O an aklıma bir şey geldi ya o da istemiyorsa zorla evlendirildiyse.Sonra tekrar içimdeki ses konuştu böyle biri ak dese kara diyen çıkmaz zorla evleniyor olamazdı. Evde kalmış olamazdı çünkü böyle biri evde kaldıyse biri ya büyü yapmıştır yada rüyadır peki ya öyleyse beni nasıl almıştı tamam kendime çirkin demiyorum ama bu biraz saçmaydı.Nikah masasına oturduk ve son soru soruldu.
-Siz Kâmil kızı Ayçin YAHYAOĞLU,Erdal oğlu Baran ALAMAK ile evlenmek istiyor musunuz?
O an içimden geçen tabii ki hayırdı ama babam bana öyle bir baktı ki o an sanki bütün hafızam birden silinmiş gibiydi.
-Evet
-Siz Erdal oğlu Baran ALAMAK, Kâmil kızı Ayçin YAHYAOĞLU ile evlenmek istiyor musunuz?
Hayır de nolursun hayır de o an gözümü kapattım ve cevabını bekledim.
-Evet
O an gözümden yaş yavaşça indi çenemden gelinliğe damladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖRÜCÜ
Teen FictionBir günde hayatları değişen iki gencin yaşantısı ve birbirlerine olan nefreti.Aileler tarafından evlendirilen bu iki genç zamanla ne olacağını bilmeden bir aşka sürüklenmektedir.Sonlarının ne olacağını ise sadece Zaman gösterecektir.