Bölüm 2

12 5 0
                                    

Ama bozuldu işte vücudu tekrar kendini bıraktı 'hayır' diye bağırdı odada bu anı çok güzeldi ve hiç bitmesin istiyordu. Ama bitmişti. Sonra yerde ki kağıdı fark etti ve eğilip yine sesli bir şekilde okumaya başladı.

"Küçük küpler sadece gerçekten mutlu olduğum anılarında içimde kalmanı sağlar(küpler ne kadar isterse)  geçici şeylerin içinde kalamazsın kaldığın yerlerde yemek yiyip şu iç çünkü bu odada sadece anılar var. "

Kağıdı okumaya ara verip konuştu.

"Ne müzik geçici bir şey mi müzik benim hayatımdı"

Tekrar okumaya başladı kağıdı.

"Küpler asla yanılmazlar küpler geçmiş, gelecek ve zaman arasındadırlar onlar  olabilecek her şeyi bilir. Etrafına iyice bakın yoksa güzellikleri kaçırırsınız"

Kağıdı yere atıp kağıdı bulmadan önce girmek istediği küpe yaklaştı. 'kafe' yazıyordu dokunmadan önce

"Kafe de en fazla ne olabilir ki"

Dedi ve vücudu yukarı çekilip 23 yaşında ki vizeden geçmek için sabahladığı kafeye giriyordu. Sadece yere bakıyordu

Dedi ve vücudu yukarı çekilip 23 yaşında ki vizeden geçmek için sabahladığı kafeye giriyordu. Sadece yere bakıyordu.

"Ice americano"

Deyip parayı uzatırken kafasını kaldırdı ve çocuğa baktı gerçekten tatlı bir çocuktu ama takılmadan kahvesini alıp bir masaya oturdu ve bir süre sonra yanında hissettiği baskı ile oraya baktı. Bu az önceki baristaydı.

"Mühendislik mi okuyorsun"

"Evet makina mühendisliği sen okuyor musun? "

"Evet konservatuvar okuyorum"

"Ben de konservatuvar okumak istiyordum"

"Neden okumadın. "

"Müzik akademisinden red yemiştim. "

"Bende gittiğim ilk akademiden red yemiştim ama sekizinci akademi kabul etmişti. "

"İyiymiş neden burada çalışıyorsun o zaman"

"Harçlığımı çıkarmak için"

"Peki konservatuvarda ne okuyorsun peki"

"Oyunculuk"

"İyiymiş ben de tiyatro okumayı da izlemeyi de çok severim"

"Gerçekten mi ben de çok severim hatta iki gün sonra bir gösterim olacak"

"Gelmek çok isterim"

"Tabi ki gelebilirsin"

"Nerede peki"

"Üniversite içindeki tiyatroda"

"Geleceğim kesinlikle"

"Bekliyorum sizin için en önden sıra ayırtabilirim"

"Çok isterim"

"Peki o zaman iki gün sonra görüşürüz"

Genç barista arka odalara doğru gitti. saate baktı geç oluyordu. Eşyalarını toplamaya başladı. Çıkarken baristada çıkıyordu. Yine karşılaştılar.

"İki güne gerek yokmuş yarım saat sonra tekrar karşılaştık"

"Evet bu arada adın ne benim Minho"

"Jisung benim de"

"Tanıştığıma memnun oldum"

"Bende"

Jisung sola Minho da sağa doğru yürümeye başladı. Eve vardığında tiyatro için şimdiden heyecanlı idi. Sonraki gün çok normal geçti bir farklılık yoktu.

O gün için süslenmiş üniversiteye doğru yola çıkmıştı. Varınca sorarak tiyatroyu buldu. İçeri girdi Jisung'u sordu bir öğrencide beklemesini çağıracağını söylemişti. Bir süre sonra  Jisung gelmişti beyaz ama gri detayları olan bir takım elbise giymişti. Biraz konuştuktan sonra zamanının geldiğini söyleyip gitti. Minho'da kendini özel ayırtılmış koltuğa oturdu ve arka tarafına baktı çok kişi yoktu. Azami mikartaydı. Tiyatroyu anlayan ve gerçekten görebilen kişilerin sayısı daima azdır doğru, ama güzel tiyatrolar için bu azınlık yeterlidir.

bütün sahne ekibi sahneye çıktığı zaman ellerinden geldiğince alkışladılar hepsi gülüyordu. Gözleri parlıyordu hepsinin ama Minho'nun gözü Jisung'a takılmıştı Jisung diğerlerine göre daha çok gülüyor ve daha mutlu gözüküyordu selamlamanın ardından sahne ekibi içeri gitmiş salon boşalmaya başlamıştı. Minho'da salondan çıkarken Jisung yanına gelmiş ve heyecanla konuşmaya başlamıştı. 

"Minho biliyor musun ilk defa bu kadar kişi geldi tiyatroya şans getirdin bize diğerleri de seninle tanışmak istiyormuş."

"tanışabiliriz de nasıl çok sevdim ben tiyatronuzu"

"tiyatroyu kimse sevmiyor ki"

"anlayamıyorum onları"

"ben de"

farklı  bir ses gelince kafasını o tarafa çevirdi.  Yapılı ama kendisine göre kısaydı boyuna göre özgüvenli gözüküyordu. İlk o konuştu.

"Changbin"

"Minho"

"Tanıştığıma memnun oldum Minho geldiğin için teşekkürler"

birazda kulağına yaklaşarak konuşmaya devam etti.

"Jisung senden çok bahsetti"

Minho suratına anlamazca bakınca Changbin olayı dağıtmak için tekrar konuştu.

"dışarı da bir kahve içmeye ne dersiniz"

"benim için bir sıkıntı yok ama Minho'nun belki bir işi vardır."

"Hayır bir işim yok dersimde yok gidebiliriz"

Küçük Küpler MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin