Minho halk kütüphanenin önünde bekliyordu arada bir telefondan saate bakıp acaba ekildim mi diye düşünürken tekrar telefonuna bakarken ne kadar aptalım diye geçirdi içinden gidecekken karşıdan koşarak gelen Jisung'u görüp gülümsedi. Jisung kıpkırmızı olmuş bir şekilde Minho'nun yanında durdu.
"Uyuyakalmışım özür dilerim beklettim seni de"
"Ben de yeni geldim"
Yalan söylüyordu kendisini kötü hissetmesin diye aslında buluşma saatinden yarım saat önce gelmişti kendi heyecanını gidermeye çalışmıştı ama giderememişti.
"hadi gidelim de alalım bir an önce"
"tamam bekle de kart almalıyız bu kadar heyecanlanma"
Minho'ya Jisung'un bu heyecanlı hali tatlı gelmişti. içeriye doğru giderken sessizdiler sadece Jisung'un düzensiz nefes sesleri vardı. Kütüphaneye girince o da gitmişti konuşmadan kartı aldıktan sonra hızlıca kütüphanede kitabı aramaya başladılar burada o kadar çok kitap vardı ki bulmak çok zordu ki bulunca Jisung buldum diye bağırınca kütüphaneden kovulmuşlardı.
"Neyse kütüphaneden kovulmadık demeyiz"
"Valla benim umrumda değil"
Konuşmanın devamı gelmeyince Jisung'un yönlendirmesi ile yürüyorlardı.
Yaklaşık yarım saattir yürüyorlardı ve hava aşırı rüzgarlıydı Minho en son dayanamayıp konuştu.
"Jisung nerede bu sahaf"
"Buralarda olmalıydı"
İlk geldikleri yere dönerken bir anda şiddetli bir yağmur başlayınca diplerinde ki binanın kapısının önünde ki boşlukta durmaya başladılar ve yağmurun dinmesini beklediler ama uzun zaman geçmesine rağmen yağmur dinmeyi daha fazla hızlanmıştı Minho Jisung'a kızmak istiyor ama beceremiyordu kırılır belki de, üzülsün istemiyordu.
Fırtına olmaya başlayınca bir anda kapı açıldı içeriden bir genç çıktı.
"Siz delirdiniz ne yapıyorsunuz burada"
"Eve gidemiyoruz kaldık burada"
Jisung yeni biriyle tanışmış olmanın verdiği hisler ile Minho'nun arkasına saklanmıştı. Bu yüzden çocuk ile Minho'nun konuşması gerekiyordu.
Minho arkasına dönüp konuştu.
"Jisung bir şey yok eve bırakacak bizi"
"Ama biz aynı evde yaşamıyoruz hem benim arabam yok ki"
"Bu gecelik benim evimde kalırız hem bu kadar belli etme çocuğu sevmediğini"
"Belli oluyor mu?"
"Oldukça"
Çocuk tekrar gelmişti.
"Gidelim hadi"
Minho tamam dedikten sonra arabaya yürümüşlerdi Minho Jisung daha rahat hissetsin diye yanına oturacakken çocuk konuştu.
"Minho sen öne otur""
Jisung çocuğa öldürücü bakışlar atmaya başladı ama bunu bıraktı çünkü eve gidip uyumak istiyordu.
"Peki"
Onlar konuşurken dışarı baktı çok yağmur ve rüzgar vardı. Aklına Malezya da ki arkadaşı geldi o olsaydı kesin burada havaya uçardı diye düşündü arkadaşı ile arasında farklı bir bağ vardı sonuçta onun en kötü günlerini geçirmişti o günleri hem mutlu hem de nefretle anıyordu.
Geldiklerini anladığında Minho ile aynı anda indiler ama Jisung kombine yakışmadığı için sadece uzun kollu bir triko kazak giymişti.
Minho ceketinin yakasından tutup havaya kaldırıp Jisung'un kafasına geçirirken söyleniyordu.
"Ah Jisung Ah neden ceket giymiyordun kışın ortasında"
Jisung suçlu olduğunu bildiği için konuşmadan Minho'yo takip ediyorsu eve girdiklerinde ise Minho hala söyleniyordu.
"Sana kıyafet vereyim uyuyalım sonra gözlerinden uyku akıyor"
"Tamam"
Minho'nun salonundan direk odasına gelince Jisung'a uyabilecek kıyafet bulunca Jisung'a vermiş ve kendine de kıyafet alıp diğer odalar gidip üstüne değiştirip geri dönünde Jisung yatakta uzanıp tavanı izliyordu.
"Jisung nerede yatacaksın"
"Gök gürlüyor"
"Korkuyor musun?"
Jisung kafasını sallayınca Minho konuşmadan yatağa yatıp uyumaya çalışacaktı demek isterdim ama uğraşa gerek olmadan yorgunluğun verdiği his ile hemen uyuyakaldı. Jisung içinde başka bir şey söyleyemeceğim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Küpler Minsung
Fantastikonu sadece çok az bir zaman görecek ama daha çok görmek için bütün ömrünü verebilir.