Selam kızlaaarrr 18 tane doku tasarlama ödevim var ama sizi çok beklettim o yüzden önden buyrun hanımlar
Dalın bölümeeee 🏊🏻♀️ cıp cıp
Sınır 50
☀️
Jeongin, lavaboya uğrayıp saçlarını ve okul kıyafetini düzeltip, iyi göründüğüne emin olduktan sonra hızlı adımlarla okul başkanının odasına doğru yürümeye başladı.
"Yang! Koş bir gel!" Duyduğu ses ile arkasını döndüğünde matematik öğretmenleri olan bay Kim'i gördü. Bu adamı sevmiyordu çünkü
"Bunu A blok üçüncü kattaki öğretmenler odasına bırak gel hadi." Çünkü sürekli olarak öğrencilere ayak işlerini yaptırıyordu. Bıkkın bir nefes verdi. Dışından "Hocam başkası götürse olmaz mı okul başkanı beni çağırmıştı acilmiş." dese de içinden Seungmin'e gideceğim beni sal diye geçirmişti.
"Bu daha acil Jeongin hadi bırak gel."
"Peki hocam." Elindeki gerçekten ağır olan kutuları alıp merdivenlere yöneldi yeniden. Gözden kaybolduğu an "Kafasını siktiğimin piçi, bir boku da kendin hallet amına koyayım." diye söylenmeye başladı. Fazlaca sinirlenmişti ve yetmiyormuş telefonuna mesaj gelip duruyordu. Başkandan olduğunu bilmesi onu daha da geriyordu.
"Off! Nefret ediyorum yemin ederim boğup atacağım en son!" Okulun çıkış kapısından çıkıp A blok binasına doğru yürümeye devam etti. Her adımında farklı küfürler ediyor ve sinirle söyleniyordu. Böyle böyle beş dakikalık yolu bitirdikten sonra okula girdi. Öğretmenler odası üst katta olduğu için bir de üç kat çıkmalıydı şimdi.
"Adam resmen tüm enerjimi bitirdi amına koyayım gidince Seungminin yanında uyurum artık."
Hızlı hızlı çıktığı merdivenlerden sonra nihayet vardığında kapıyı tıklatarak içeri girdi ve kutuyu masaya bıraktı. "Hocam kusura bakmayın rahatsız ediyorum, Bay Kim bunları bırakmamı söyledi."
"Tch tch bu adam da hiçbir işi kendisi yapamıyor yahu!"
"Çok haklısınız."
"Hm?"
"İyi günler diyorum hocam." dedikten sonra kapıdan çıktıktan sonra derin bir nefes alıp verdi. Kolunu kaldırıp saate baktıktan sonra sırıttı. "Üç dakika da başkanın odasında olmazsam piçim." Tam koşacakken aniden beline sarılan kollarla durmak zorunda kaldı.
Seungmin değildi, o olsaydı hissederdi. Kafasını arkaya çevirip kimin sarıldığına baktı. Ofladı.
"Yuna, yine mi? Sana kaç kere bana sarılma demem gerekiyor?"
"Seni seviyorum oppa."
"Yuna-" konuşucakken merdivenlerin oradan gelen sesle duraksayıp o tarafa baktı. Seungmin! Başkan şu an buradaydı. Yunayı itmeye çalışsa da kız onu bırakmıyordu. "Kızım bırak bak hayatımı karartacaksın."
"Seni seviyorum diyorum hiç mi anlamı yok?"
"Jeongin?"
"B-başkan bekle göründüğü gibi değil bu kız-"
"Ben de neden gelmiyor diyordum meğerse buradaymışsın neyse görüşürüz." Seungmin, kıvırcık saçlarını eliyle karıştırıp gidecekken uzanıp kolunu tuttu. "Hayır, bekle gördüğün gibi değil. Bu kız bana takıntılı."
Seungmin, sorgular bakışlarını kıza çevirdiğinde kız da başını sağa sola salladı. "Takıntılı mı hani beni seviyordun oppa?"
"Uydurma kızım ne zaman söyledim bir şey ben başkasını seviyorum bir kere."
"Jeongin, kolumu bırak işlerim var." dedi Seungmin hâlâ Jeongine yakın duran kız yüzünden sinirliyken. İki saattir onu odada bekliyordu konuşmak için ama o burada neyle uğraşıyordu. Sinirlenmişti.
"Olmaz yanlış anladın önce-"
"Gerek yok, bırak diyorum."
"Bırakmıyorum. Bu kız bana takıntılı konuşsana kız söyle ona hemen." Yuna Jeonginin karşılarındaki adam yüzünden ne kadar gerildiğini gördüğü an bir adım uzaklaştı ve aniden eğildi. "Özür dilerim, doğru söylüyor." Alt sınıfları olan kıza ters bir bakış attıktan sonra Jeongini kendine doğru çekti Seungmin.
"Ben de özür dilerim ama o benim."
Kızın bir şey demesine fırsat vermeden hızlı hızlı yürümeye başladı. Jeongini de arkasında sürüklüyordu. "Demek seninim ha?"
"Sus da yürü."
"Ama başkan-"
"Yürü dedim." Merdivenlerden inmeye başladıklarında Jeongin atik bir hareketle Seungmini çevirip sırtını duvara yasladığı gibi önüne geçti, aralarında çok az bir mesafe vardı. Elini kaldırıp çenesinden şakağına doğru tüy gibi bir dokunuşla okşadı. "Sakinleş." dedi yüzündeki tebessümle.
Seungminin kalbi depar atmış gibi atarken titrek bir nefes verdi. Fazla yakınlardı bu yüzden başını sağa doğru çevirdi. Artık Jeonginin sıcak nefesleri yüzüne değil beyaz boynuna çarpıyordu. Jeongine nasıl bir görsel sunduğunu bilmeden utandığı için başka tarafa bakarken, Jeongin kendini tutamamış ve ani bir hareketle pembelerini önündeki beyazlığa bastırmıştı.
Seungmin, şok olurken boynuna bir kelebek öpücüğü bırakan çocuğa döndü aniden, ikisinin de pembelikleri çarpışırken bu kez ikisi de şok olmuştu. Biri hareket ettiği ya da konuştuğu an dudakları yeniden birbirine değecek kadar yakınlardı.
Dakikalar geçmiş ve Jeongin elini duvara sertçe yaslayıp geri çekilmişti. "Sabır çekiyorum..." dedi kısık sesle.
"Hı?"
"Başkan gidelim hadi yoksa pek hoş şeyler yaşanmayacak yani benim için hoş tabii ama-" Seungmin, anladığı an omzuna sertçe yumruk attı. "Ah! Seungmin cidden acıyor ama ya!"
Bundan sonra olanı ise hiç beklemiyordu. Gerçi bugün olanları da hiç beklemiyordu ama... Seungmin, gülmüş ve vurduğu yere minik bir öpücük bırakıp önden yürümeye başlamıştı. Jeongin de arkasındam aptal aşık gibi gülüp başını sağa sola salladı kendine gelmek için.
Hızlanan kalbinin üzerine elini koyup gülümsemeye devam etti. "Ulan Seungmin..."
☀️
AĞAĞAĞAĞAĞĞAĞAĞAAAAA YEDİM BUNLARI
Nasıldı sevdiniz miii aşırı hızlı yazdım wkxjqşsmdk bu bölümü atıp ödeve kaçıyorum kızlar flop kalmasın sınırı geçinnn
Öptüm hepinizi mwaaahh
Bölüm biter Beyz kaçar 🏃🏻♀️🤸🏻♀️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You made me shine ☀️ Seungin
FanfictionJeongin: Selam baskan sen niye bizim sınıfa geldin just asking (cocukarla dedikodunu yapıcaz nolur söyle) 29.12.2023☀️ ©Tüm hakları saklıdır.
