²☀️

134 22 45
                                    

Sabahın serin meltemi denizin kenarındaki evin camlarından içeri süzülmeye başlamıştı. Hafifçe tüylerinin ürperdiğini hissederken gözlerini araladı Sunghoon. Üzerindeki ince örtüye sarıldı biraz daha. Gözlerini aydınlanmış odada gezdirdi, cidden insanın ruhuna iyi gelecek kadar hoş bir yerdi. Sunghoon dün gelirken içinde olan sıkıntıyı içinde bulamıyordu. Tabii ki hala üc ay boyunca burada kalmak fikri pek de cazip değildi. Evde olup arkadaşlarıyla takılmayı tercih edeceği kesindi. Acaba bu sabah hangi bardan toplarlardı onu.

Yatağın yanındaki komodine uzanfı. Üzerindeki telefonunu eline alıp saate baktı. 10'du saat. Oldukça geç. Kore'de hayat saat 6'da başlıyordu. Ve şuan Kore'de neredeyse akşam olacaktı. Burada ise güne yeni başlıyorlardı. Elbette bunu biraz garipsemişti. Yavaşça yatağından kalkıp odasındaki banyoya girdi. Güzel bir duş aldı, ardından ise dizlerinin üzerinde biten bol bir şort ve beyaz bol bir tişört giydi. Ilık hava hoştu doğrusu. Kore'dekinden farklı olduğu kesindi.

Odadan çıkarken annesinin kaldığı odanın kapısının çoktan açık olduğunu gördü. Annesi uyanmıştı, ve teyzesi de. Ve hatta Jake. Tıpkı dün geldiğinde gördüğü gibiydi oda. Gece geldiğini de duymamıştı doğrusu, gelmemiş miydi ki? Merdivenleri inerken burnuna dolan kokularla karnının aç olduğunu fark etti. Ve doğrusu yemek yemek için can atıyordu. Çünkü aşırı lezzetliydi!

Merdivenleri inip birlikte kahvaltı hazırlayan annesini ve teyzesini gördüğünde gülümsemeden edemedi. Annesini iyi ki kırmamıştı çünkü annesini belki de ilk kez bu kadar mutlu görüyordu.

"Günaydın anne, günaydın Hyo teyze."

Annesi ve teyzesi ona dönerken güzel bir tebessüm sunuyordu Sunghoon onlara.

"Günaydın oğlum."

Annesinin sesindeki neşeyi duyabiliyordu.

"Teyzen kurban olur sana! Günaydın oğluşum."

Teyzesi yanına gelip yanağına kocaman bir öpücük kondururken biraz şaşırmıştı doğrusu ama hoşuna da gitmişti. Dün pek fazla vakit geçirmemişti annesi ve teyzesiyle yemekten sonra, derince bir uyku çekmiş ve dinlenmişti. Henüz adam akıllı teyzesiyle bile tanışmamıştı.

Sunghoon yüksek tabureye oturup kollarını ortadaki tezgaha yaslarken tezgahtaki çikolata kutusuna ve dilim ekmeklere baktı. O sırada konuşmaya başlamıştı:

"Yardım edebileceğim bir şey var mı?"

Teyzesi dönüp konuşmaya başladı yeniden."

"Rahatını bozma oğlum, bitti sayılır zaten."

Sunghoon hafifçe gülümseyip onaylarken elindeki salata tabağını yerleştiriyordu odadaki masaya tatlı kadın. O sırada gözüne yeni çarpmıştı çikolata kavanozu.

"Ah şu çocuk! Ne acelesi var bilmem ki. Güzel bi pataklayacağım onu."

Hyo'nun konuşmasıyla Hye'de onlara bakmıştı.

"Jake mi? Sahi dün de görmedik, o nerede?"

Hyo tezgahın üzerindeki kavanozu kaldırıp etrafı temizlerken konuşmaya başladı bu sefer:

"Jake hiç yerinde duramaz, her sabah erkenden uyanır. Bazen bana kahvaltı hazırlar birlikte yeriz, bazen aklına bir şeyler gelir böyle sabah erkenden çıkar akşama kadar gelmez. Şehri turlar, denize gider. Komşu çocuklarıyla oynar. Evde durmayı da hiç sevmez."

Fazla enerjik bir gençti Jake anladığı kadarıyla. Doğrusu merak etmiyor da değildi. Ne de olsa yalnızdı burada Sunghoon'da.

Teyzesi ve annesiyle güzel ve tatlı sohbetler eşliğinde kahvaltı ettikten sonra annesi ve teyzesiyle dışarı çıkmıştı, Teyzesi onlara biraz etrafı gezdirmişti. Etrafta tıpkı teyzesininki gibi triplex, dublex evler vardı. Yemyeşil bir yerdi. Pek çok hoş ağaç ve çiçek vardı. Evlerin karşısında da kocaman yemyeşil bir piknik alanı vardı. Piknik alanından sonra kaldırım taşlarıyla yapılmış yollar. Evet burada asfalt ya da toprak değil, kaldırım taşlarından örülmüş yollar vardı ve bu oldukça hoş ve bir bütün gibi gözüküyordu. Tıpkı bir patika gibi kaldırım taşlarından yapılmış yol aşağı iniyordu. Birlikte oradan indiklerinde karşılarındaki kocaman limanı da görebliyorlardı. Ve hatta koskocaman bir gemi inşaatının teyzesine ait olduğunu görünce fazlasıyla şaşırmıştı.

Aşka Gel ~ JakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin