⁵☀️

116 19 66
                                    

Koskoca bir hafta göz açıp kapayıncaya kadar öyle hızlı geçmişti ki, uyanıp saate ve tarihe bakarken şaşırmıştı doğrusu Sunghoon. Buraya gelirken ve hatta hala aklında soru işaretleri ve sıkıntılar oluşmuş olsa bile çoktan bir hafta geçmişti. En son Jake ile dışarı çıktıkları günden sonra Jake tıpkı ilk günlerde olduğu gibi ortalıktan kaybolup yalnızca geceleri uyumak için geliyordu. Elbette Sunghoon'la uğraşmaktan geri kaldığı falan yoktu, örneğin Sunghoon teyzesinin isteği üzerine fırına ekmek almaya gitmişti ve Jake onu sürükleyerek mahallenin çocuklarının su savaşı ortasına atmıştı. Jake baştan aşağı sırılsıklam olan Sunghoon'a neredeyse ses telleri yırtılırcasına gülerken Sunghoon'la Tom ve Jerry misali tüm sahili turlamışlardı. Rutindi artık bu koşular ama bir gün Sunghoon onu eline geçirecekti.

Teyzesi ona birkaç kelime ve cümle öğretmişti, en azından ihtiyacı olacak sorular sormayı ve cevap vermeyi biliyordu az da olsa.

Sunghoon yataktan kalkıp favorisi olan melodiyi mırıldanarak bir duş almıştı, hala şarkının ismini öğrenememişti. Jake şarkıyı ezbere biliyordu ve sürekli olarak Sunghoon'un yanında ya da etrafındayken söylüyordu fakat ne ismini ne de şarkının anlamını söylemiyordu, sinir etmek içindi Sunghoon'u.

Sunghoon ilk birkaç gün çok alınsa da Jake'in herkese karşı böyle olduğunu anlamak da çok uzun sürmemişti, mahalledeki çocuklarla birlikte yan komşunun en sevdiği kiraz ağacının dallarını kesip kendilerine balık tutmak için olta yapmışlardı. Oltaları olmadığından değil, yaşlı komşuyu sinirlendirmek için. Çünkü yaşlı komşu sinirliyken çok komik küfür ediyor ve koşuyordu. Çocuklar ise bununla o kadar eğleniyordu ki.

Sunghoon bornozuna sarılıp duştan çıktığı sırada yatağında uzanan Jake'le eli ayağına dolaşmıştı. Jake ona bakarak uzunca bir ıslık çekti.

"Yavrum biz her seferinde seninle bu duruma mı düşeceğiz ya?"

Sunghoon göz devirerek dolabına ilerlemişti, Jake sürekli olarak bu tarz imalar yapıyordu. Üstelik sinir bozucu yanı bunu çok iyi yapmasıydı ve Sunhoon diyecek bir şey bulamıyordu, yalnızca utanıyordu.

"Ne istiyorsun sabah sabah Jake?"

Jake yüzüne büyük bir sırıtış yerleşirken onu süzdü arkasından.

"Bilmem ki sen söyle ne isteyeyim?"

Sunghoon kaşlarını çatarak ona döndü ve işaret parmağını kaldırıp tehdit edercesine ona doğrulttu.

"Bak kuzen, bana şöyle kirli imalar ve şakalar yapmayı kes yoksa sonuçları kötü olacak. Sonra uyarmadı deme."

Jake onun sözlerine göz devirdi, hiç eğlenmeye gelmiyordu bu çocuk. Neyse ki fazla yormadan yeniden söze başlamıştı Sunghoon:

"Ne istiyorsun ayrıca bu saatte yine?"

Jake yataktan doğrulup saçlarını karıştırırken sanki az önceki şeytan o değilmiş gibi dudaklarını büzdü. Kahretsin ki çok tatlı görünmüştü bu hali Sunghoon'a.

"Bugün dışarı çıkıp biraz gezelim diyecektim ya. Annem sürekli beni azarlıyor, seni yalnız bırakıyormuşum."

Sunghoon onun sözlerine karşılık bir şey demedi birkaç saniye. Jake'in gözleri ise onu belki onuncu kez baştan aşağı geziniyordu.

"Yalnız kalmayı tercih ederim, ne zaman senin yanında olsam başıma bir şey geliyor. Önce elma, sonra tüm mahalleyi turlayışım, su savaşı..."

Sunghoon düşünür gibi yapmıştı, Jake'i iğnelemek hoşuna gidiyordu, tıpkı onun da Sunhoon'a yaptığı gibi.

"Sırada ne var? O kadar seçenek var ki düşünemiyorum bile! Ağaçtan düşmek mi desem, bir yerimi kırmak mı, yoksa polisi peşimize takmak falan mı? Ya da buldum buldum! Kaçak şarap falan yapıp bar açmak mı?"

Aşka Gel ~ JakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin