5. Bölüm: "Ay ve Yıldız"

7 2 1
                                    

Parayla her şey mümkün olur derler gerçekten öyle midir ?
Almak istediğin bir şeyi hiç düşünmeden almak gibi midir mesela ?
Her ne kadardır kötü veya çirkin birisi olsan da paran olduğu için insanlar hep seninle birlikte mi olur ?
Evet, insanlar böyledir Kendi çıkarları için sizi kullanır.
Para bir aşk satın alabilir mi ya da bir arkadaşlık veya bir aile alabilir mi para ?
Hayır, çünkü paranın yapamayacağı şeyler de vardır mesela zamanı geri almak gibi...
Eskiye bir geri dönüş olsa yaptığımız hataların bilincinde olduğumuz için büyük ihtimalle bunları hiç yaşanmamış olarak kabul ederiz evet haklıyız da bunları kabuk etmek istemeyişimiz onları gerçekten istemediğimizden değildir aslında çünkü onlardan korkarız her ne kadar ben cesurum hiçbir şeyden korkmam desek de insan asıl böyle şeylerden korkar çünkü geçmiş her zaman daha güçlüdür çünkü herkes hayatının bir yanını örtbas etmeye çalışır...
Benim de hatalarım olmuştu elbette daha çocuktum Ama bende zamanı geriye almak istiyordum öyle çok uzak eskilere falan değil sadece bir kaç dakika öncesini geri almak istiyorum bu elimdeki kağıtta yazanları hiç okumamış olduğum birkaç dakika öncesine...
İnanmak istemiyordum benim annem böyle değildi olamazdı ya. Annemin bir hastalık yüzünden öldüğünü zannederken onun o aptalca ilaçlar alıp kendini öldürmesini unutamıyordum. Sayısız gözyaşı akıp gidiyordu, kızıyordum, öfkeme yenik diyordum her seferinde neden yapmıştı mesela daha gencecik bir kadın, gencecik bir anne iken neden?
Elbette öğrenecektim anne er ya da geç...
O sırada babam ve hizmetçi kapının arkasından bağırıp çağırıyordu babam aç yoksa kıracağım diyordu ama bu sesler zaten kapının kırılmasına yetecek güçtendi.
Elimdeki kağıdı hafifçe buruşturup kapıyı açtım. "Ne yaptığını sanıyorsun sen ? Okudunmu kağıdı söyle çabuk okudunmu ?
Hayır neden okuyayım ki dimi size şaka yapmak istemiştim sadece.
"O zaman niye ağlıyorsun? "
Hiç insan ağlayamaz mı?
"Bunu seninle sonra daha ayrıntılı bir şekilde görüşeceğiz hiç merak etme."
Babam ile aramızda ki diyalog tam da bu şekilde olmuştu gerçekten her kız ve babanın yaptığı bir konuşmaydı dimi? Hayır sadece bana Özel.
Babamın sonra görüşeceğiz deyişi o zaman ne demek bilmiyordum ama ilk tokadımı o zaman yiyeceğimi hiç düşünmezdim zaten bu evde olduğum sürece illaki dayak yiyecektim ama ben bile bu kadar erken olacağını tahmin edememiştim. Çocuk falan demeden sırf kağıdı alıp odaya kaçıp onlara şaka yaptığım için yemiştim bu dayağı ama en azından boşuna değildi gerçekleri öğrenmiştim çünkü.
Gerçekten hak etmişmiydim bu tokadı bilmiyordum ama olan olmuştu artık dünyada maalesef tek şiddete uğrayan çocuk ben değildim...
Hemen odama çekilip tüm gece camdan ay ve yıldızın ışığında ağlıyordum karanlıkta olduğum zamanlarda artık yanımda olan birileri vardı böyle gecelerde onların ışığı bana yol gösterir olmuştu.

Artık 17 yaşındayım.

Annem öleli yıllar olmuştu artık. Liseye giden genç bir kız olmuştum artık büyüdüm anne görebiliyor musun beni ?
Artık kafasında hedefleri ve hayalleri olan bir kız olmuştum. Yani en azından saçma senaryolar kuruyor ve o Senaryo da sadece kendimin olduğunu ve o başrolün ben olduğumu hayal ediyordum. Evet her ne kadar saçma olsa da bu türden hayallerdi. 
Aradan sayısız yıl geçmiş, sayısız yaşlar kazandırmış olsam da kendime içimdeki o çocuk hiç büyümüyordu.
O içimdeki çocuk hep sessizce böyle vücudumun bir köşesinde ağlayıp ağlayıp yalnızlığında kaybolmaya devam ediyordu.
On yedi yaşındaydım artık ama hayat neden bu kadar zordu ? Ömrümün en güzel yaşlarını gülüp eğlenmek yerine neden kendimi üzüp depresyona girerek  geçiriyordum ?
Hayat neden bir uçurumun kenarında gözlerin bağlı ve nefes nefese çaresizce düşmek üzereymiş gibi hissettiriyordu ? Neden ?

Sınavlara ve denemelere giriyordum her zaman özel bir okul ve babamın yalandan biricik kızım kızı olduğum için üstüme düşüyordu. Herkes her ne kadar çok popüler veya zengin olmama rağmen benimle takılmıyorlardı bile param olunca daha fazla arkadaşım olur sanıyordum ama tam tersi olmuştu hatta herkes annem öldüğü için benimle dalga geçiyordu bu lise hayatımda uğramadığım zorbalık kalmamıştı. Demek ki para arkadaşları satın alamıyormuş...
Hep benim de böyle dertlerimi konuşup anlatacağım birisi olur sanmıştım ama olmuyordu ve asla da olmayacaktı. Bunun yüzünden kaç kere babamdan azar işitmek zorunda kalıyorum devamlı "Sen benim kızımsın niye kendini millete böyle ezik ve güçsüz hissettiriyorsun? Bunun farkına var artık ve bunun bilincinde yaşa senin bir hayatın yok sen bana bağlısın ben olmazsam hiçbir şey değilsin farkına var artık..."

Evet belki de babam haklıdır hiçbir şeyim ben..

Zamanla yapılan sınavlarda işe yaramamaya başlamıştım artık. Sınavlarda, denemelerde girdiğim her sınavda, her anımda, gittiğim her yerde, yaptığım her işte içimdeki o susmayan çocuk ve annemin gözlerimin önünde ölüşü geliyordu aklıma. Aklıma geldikçe delirecek gibi oluyordum, elim ayağım titriyor, kendimi yalnız ve çaresiz hissediyordum ve bu da zamanla notlarımın düşmesine neden oluyordu belki de psikolojik bir tedavi almam gerek kim bilir ?
Her zaman ki gibi o ispikçi öğretmenler yüzünden notlarım benden önce gitmişti eve mutsuz bir şekilde eve geldim zaten ne zaman yüzüm gülmüştü ki ?
İçeri girdiğim de babam hiçbir şey demedi masa da yemek yiyorlardı ellerimi yıkayıp üstümü değiştirdim ve bende masaya oturdum öyle bir sessizlikten vardı ki masada ölüm sessizliği gibiydim tıpkı. Kaşığı elime aldım tam yemeğe başlayacakken babam bir anda masanın örtüsünden tutması ile birlikte masada ki tüm yemekleri her şeyi yere savurdu. Korkudan ilk saniyeden gözlerimden yaş gelmeye başlamıştı. Her her cam içindeydi bir yerim kanayıp ya da onlara bir şey olacak diye ödüm kopuyordu. Her zaman ki babam bir anda baba doğru dönüp bağırmaya başladı "bu notlar ne sen akıllanmayacak mısın? Devamlı benim adımı ailemizin soyadını kirletip duracak mısın başka bir halta yaramaz mısın sen" diye söyleniyordu. Bundan sonra sana ceza
Okula özel araba bırakmayacak seni kendin yürüyüp gidip geleceksin yanında hiçbir koruma falan olmayacak kendi başının çaresine bakman gerek belki böylelikle akıllanmış olursun.
Babamın bu sözleri bana ödül gibi gelmişti ilk defa özgürce tek başıma dışarı çıkabilecektim o an mutluluktan havalara uçacaktım ama belli etmemeye çalışıyordum. Bu benim için daha fazla hayal, daha fazlası umut, daha fazla oksijen demekti.
Belki yine yeniden yeşerebilecektim tohumlarımdan en başından filizlenip çiçek açabilecektim sonuçta hayat hiç ummadığımız zamanlarda ummadığımız şeylerle karşılaştırıyor.
Çabuk odana defol diye bağırıyordu hala merdivenleri hızlıca çıkıp odama geldim ağlıyordum ama hem mutluluk hem de üzüntü gibi ikisinin bir karışımıydı. Sandalyeyi hemen alıp camın önüne çektim perdeyi de yarıya kadar araladım ay ve yıldızın ışınlarının odamı aydınlatmasını bekledim ama onlar yoktu camı açıp gökyüzüne baktım ama bulamadım hava zifiri siyahtı.
Bu sefer nedenini çozemedigim bir şekilde odam fazlasından daha aydınlıktı gökyüzünden ay ve bir tane bile yıldız olmamasına rağmen nefesim kesilecek ölecek gibi hissetmeye başlıyordum camı öylece açık bırakıp sakinleşmek için kendimi yavaşça yatağa attım uykuya dalmaya çalışıyordum ama bir türlü olmuyordu beni ayakta tutan bir şey vardı acaba ders programınımı yanlış yaptım diye düşünüyordum ama on kere kontrol etmiştim. Bir süre sonra çalışma masamda duran telefondan mesaj geldi yine o saçma sapan reklamlardır diye düşündüm ama reklamlar bile gecenin bu saatinde neden  benim gibi birine mesaj atsın ki ama yine de dayanamayıp kalkıp bakmak istiyordum her ne kadar hayal kırıklığına uğrayacak olsam da bakma gereği duyuyordum. Telefonu yavaşça elime aldım ve birde ne göreyim bu bir reklam değildi liseye ilk geçtiğimde yüklediğim bir sohbet uygulamasından ilk defa mesaj gelmişti hemen mesaj sayfasına girdim çok heyecanlıydım gözlerimi kapattım galiba yapamayacaktım ama bir anlık gaza gelip mesaja baktım mesaj daha önce hiç tanımadığım birindendi ve şöyle yazıyordu:

"Bu gece  ay ve yıldızı birlikte yakmaya var mısın ??"

Uzaklar Yakındır Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin