3. Bölüm:"En berbat doğum günü"

7 2 1
                                    

Evet,
Hayatımın şokuyla karşılaştığımda daha sadece altı yaşındaydım. Bundan sonra benim hayatım kapalı kapılar ardında ışık girmeyen soğuk dört duvarın olduğu buradan çıkmanın yasak olduğu demirden kapılarla kilitlenen bir zindana dönüşecekti. Ama kimdeydi anahtarım beni bu zindandan acaba kim kurtaracaktı ?

Gerçek kahramanlar pelerin takmaz derler o zaman bekleyip görelim mi ? Umarım gelirsin diyorum şimdiden yavaş yavaş gelme ama işleri zamana yaymaya çalışma koşa koşa gel hayatıma bir anda gir kalbime, bir anda çal kalbimi lütfen zaman çok geç olmadan. Çünkü zaman akıp gidiyor ve aldığını geri vermiyor...

Hayat gülmemişti her zaman ki bana ama biliyormusun hayat ne kadar uğraşsanda benimle beni her ne kadar sevmesende pes etmiycem sana sana karşı güçlü olmanın bir yolunu bulucam kalbimin kırılmasını beni artık daha fazla ağlatmana izin vermeyeceğim.
(Dayanamıyorum daha fazla ama yine sen kazandın yine yenilip ağlıyorum ama ne fayda gözyaşları kendini yaralayıp üzmekten başka bir işe yaramıyormuş. Peki mutlu musun ? Ben üzgün olmaya razıyım peki ya diğerleri ?)
Ama zamanla alışıyormuş insan kabuk bağlamayan sürekli kanayan ilacı olmayanlar yaraların yerini devamlı öğrenince insan alışıyormuş...

Özel okullara gidip her sabah seni lüks arabaların bırakması bu hayatta mutlu hissettirmiyormuş insanı bilmem belki de sadece bana böyle geliyordur ama bu durumu sadece sevgisizce büyüyen hiç şefkat görmeden her gece kafasını yastığa hıçkıra hıçkıra ağlayıp koyanlara gelsin o zaman...

Dediğim gibi bu tür şeylerin benim için hiçbir önemi yoktu sadece ya sadece az da olsa bir sevgi bir mutluluk istiyordum parayla insan mutluluk olabilir zannetmiştim yanılmışım... bir çoğunuz belki de anlayamayacaksınız beni paran var işte bu sefer herkese nasip olmaz falan gibi cümleler kurabilirsiniz  haklısınız ama ben yapamıyorum bunun artık bir çözümü olmalı...
Tek istediğin beni seven bir insanın olmasıydı şimdi olmazsa acaba ilerde olabilecekmiydi hayat böylemiydi belki de sadece doğru anı mı bekliyordu ?
Şeyi hiç unutamıyorum mesela doğum günümde birkaç hediye verilip sırf gösteriş olsun babanın şirketinde paylaşılıp gazetelere haber konusu olsun diye çekindiğimiz fotoğrafları. Sadece annemin kendi elleriyle yaptıgı bir pastayı yemek isterdim diğer çocuklar bu fotoğrafları orada burada görüp üzülsün istemezdim daha kaç yaşımı böyle boğazım tıkalı yutkunamadan göz bebeklerimde hemen akacak bir kaç damla gözyaşı ile geçirecektim ?
Kameramanlar gidip odama çekildikten sonra odamın arka bahçeye bakan sokağın karşısındaki parkta oynayan çocukları görürdüm hava kapkapalıydı yağmur hiç durmadan yağıyordu evet diyordum evet hava bile benim için ağlıyor bugün ama sonra yağmurun altında ıslanıp çamurlara zıplayıp oradan oraya koşturan çocukları gördükçe daha da ağlamak gelirdi içimden belki de benim için yağdığını düşündüğüm yağmur bile başkalarının mutlu olmasına sebep oluyordur...
Ama ne yaparsın insan doğacağı aileyi annesini babasını ve hele ki gıcık kardeşlerini seçemiyor.
Benim derdimde buydu işte bazıları için çok basit gibi görünen ama sadece yaşayan kişinin anlayabildiği dertlerdi bunlar o yüzden birisi size seni anlıyorum dediğinde saf gibi inanmayın benim gibi kimse yaşamadan anlayamaz!

Konuşmayı çok seven biriyimdir birisi bir nasılsın dese benim hakkımda bir şey merak etse hemen sevinçten havalara uçar. Bıraksalar sabaha kadar konuşabilecek bir tipim.
Elbette dertlerim sadece böyle mutsuz hayat ya da berbat doğum günü değil tabi ki bunlar şimdi söyleyince bana bile basit geldi ama bilemezdim ki doğum günü akşamı yatmadan son kez annemin saçlarımı sevip sonrasında ise kucağımda öleceğini...
Bilemezdim işte kimse bilemezdi annem bir anda iki avucumun arasında kalıp beni orada gözü yaşlı bırakmıştı. Meğer ben orada öylece ağlarken annemin çok uzun bir süre tedavi görüp bir sürü ilaç kullanıp ama bizden bu zamana kadar sakladığı kanser yüzünden öleceğini tahmin bile edemezdim tabi bunu çok sonrasında bir gün konuşulurken öğrendim. Ağlıyordum sadece hayır elimden de bir şey gelmiyordu babam ofiste o ablam ile abim diyeceğim şahıslar yan villada partide hizmetçi evine gitmiş. Bağırıyordum sadece ama sesim her zaman ki gibi değildi ağlamaktan sesim kısılmıştı, perişan olmuştum. Avuçlarımın içinden düşmesin diye sımsıkı sıkıyordum avucumu tırnakların batıp kanatmıştı hep avucumun içlerini artık kimsenin beni duymadığını ve çoktan öldüğüne emindim derken bir anda babam geldi beni salonda öylece görünce elindeki ofis çantasını fırlatıp yanıma doğru koştu tek fırlatılan çanta değildi eliyle tuttuğu gibi beni de fırlatmıştı yere ne yaptın sen diye bağırıyordu suratıma ağladığımı, ellerimi sıkmaktan kan geldiğini ya da ağlamaktan sesimin kısıldığından bir habersizdi galiba çok geçmeden abim ile ablam da geldi yine aynı tepki vardı suratlarında ne yaptın annemize bazen çok aptal olduklarını düşünüyordum sizin annenizde benim amcammı demek geliyordu içimden ama yine olaydan haksız çıkan ben olacaktım annemi tutan babam olmasına rağmen benim yerde öylece fırlatılmış beklememe rağmen girer girmez verdikleri tepki benim üzerimeydi çünkü herkes masum ve iyi bir tek ben şeytandım.
Çok geçmeden ambulans çağırdık ve zengin olmanın avantajları mıdır bilmem ambulans hemen geldi ama ne fayda annem çoktan ölmüştü üstelik gözlerimin önünde acaba gerçekten ben mi öldürmüştüm. Gelip kucağına yatıp saçlarımı sevsin diye ısrar ettim diye mi olmuştu bunlar ? Kafam çok mu ağır gelmişti acaba yoksa karnı acıdığı için mi diye kafam bir dünya saçma sorularla çocuk aklımla düşünüp duruyordum ama yine çok geçmeden ikinci Bir şokla daha karşılaşmıştım annemi sedyeye koyarlarken kafasından saçları düşmüştü ne yani bugüne kadar sarılıp kokladığım, öptüğüm saçlar sahtemiydi anne ? Kim bilir ne acılar çekmiştin bize hiç belli etmeden belki de sadece ben bilmiyordum hasta olduğunu yine küçüklüğüme verip beni her şeyde oldugu gibi habersiz bırakmış olmalılardı.
Şimdi ne yapacaktım ben ? Lütfen Allah'ım annem melek olsun annemi bana geri ver Allahım onsuz ben ne yaparım hayatımın daha başındaydım önümde yürüyeceğim bir sürü yol daha vardı kim bilir belki benim de ömrüm kısa olur bilemeyiz ama ölmüş olsan bile şimdiden sana söz veriyorum anne senin gibi hastaları iyileştirmek için doktor olacağım yeter ki sen geri gel yine saçlarımı sev, yine her zaman ki yatayım kucağına...

Uzaklar Yakındır Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin