Sarayda ilk yemek

324 20 0
                                    

Oturduğum yerden ayağa kalkarak, "Ne diye oraya oturdun? Benim geleceğimi hesaba katmadın mi?"

Kitapta Murat ben gittikten sonra Padişah'a ne söyleyeceğim diye benim oturduğum yere oturmuştu. Orada bölüm bitmişti. İşte Murat orada otururken uyuya kalmış. Ben de döndüğümde eski yerime döndüğüm için Murat'ın dizine oturdum. İnanamıyorum!

"Hatun ben, bilemedim. Kusura bakma."

Bir anda parladığım için mahçup oldum. "Tamam geldim ben. Artık düşünmene gerek yok. Hadi işine git sen."

Ferman sedirden kalkıp
"Hatun, al şu keseyi kendine güzel bir elbise al"

Gerçekten mi?

"Evet git koskoca Padişah'ın karşına çıkacağız. Padişah'ın sofrasına yaraşır olarak giyinelim lakin vakitlice git vakitlice gel. Hadi ben saraya gidiyorum. Akşam seni aldıracağım."

Öğleye doğru, çarşıya çıktım. Birbirinden güzel ve renkli kumaşlar vardı, kumaş alsam elbise yarım günde yetişmez neyseki birkaç dükkan hazır elbise de satıyordu. Bunun için Kapalı Çarşı'ya gitmediğime sevindim. Zaman kaybedemem. Bir dükkanda zümrüt yeşili bir elbise beğendim. Göğüs kısmında altın rengi payetler vardı. Bu zamanda dekolteli elbise bulduğuma inanamıyorum. Aslında olay dekolte değil. Temmuz sıcağında bu kapalı elbiselere alışkın değilim. Ya Murat kızarsa, aman nereden görecek üzerine başörtüsünün yakalarını örterim. Nasılsa örtümü çıkarmam yemekte! Neyse elbisede zümrüt rengi replika taşlar vardı. Elbisenin kolları dirseğe kadar dar geliyor. Dirsekten sonrası genişliyor. Elbisenin etek kısımları altın rengi kemerden sonra ikiye ayrılıyordu. Ayrılan yanlarda dantel vardı. İki yana ayrılan kumaşın altından aynı renkte astar ve tüller görünüyordu. Etekler bileğime kadar uzanıyordu. Aynadan kendime baktığımda bu rengin gözlerimi ortaya çıkardığını gördüm bence mükemmel bir seçim. Bu devirde olmanın iyi yani bu. Prenses gibi hissediyorsun bu kıyafetlerle.

Eve gidip üzerimi giyindim. Kapı sesi duyduğumda Elbisemin dekolte kısmına da tülden başörtüyü örttüm. O sırada Murat da geldi.

"Murat hani gelmeyecektin, beni arabacı götürecekti?"

Bana bakakalan Murat beni baştan aşağı süzerek, "Bugün erken çıktım. Üzerimi değiştireyim birlikte çıkarız."

Murat'ın bana bakışı, normal değildi. Elbiseyi beğenmiş mi, beğenmemiş mi anlamadım. Beni süzüyor gibiydi. Böyle saçma düşüncelerle boğulurken Murat geldi. Genelde her gün giydiği siyah deri kaftanını ve uzun siyah gömleğini değiştirmiş, gözlerinin rengine uygun yeşil bir kaftan ve krem rengi gömlek giymiş. Allah'ım bu böyle yakışıklıydı ama açık renk ona daha da çok yakışıyor!

"Hatun!"

Ben hala ona bakıyorken, "Hatun, neye bakıyorsun öyle, yüzümde birşey mi var?"

"Hahh! Ne? Ne, şey ben, dalmışım."

"Hadi gidelim. Padişah'ı bekletmeyelim. Bu arada, sarayda pek konuşma. Dikkat çekme. Sana birşey sorarlarsa ben yanıtlarım."

"Neden?"

"Gerçekten akrabam olmadığın için olabilir mi? Ne validen ne de baban hakkında bilgin yok. Biri birşey sorsa şaşarsın."

"Peki. Öyle olsun!"

Trip mi atiyorum ben. Murat haklı. En iyisi ağzımı açmamak...

"Al bunu yolda gelirken aldım."

"Bu ne? Bana küpe mi aldın? Ayyy Murat. Gerçekten bana mı aldın?"

"Tak hadi!"

Altın küpe, ucunda elmas gibi parlayan bir taş vardı. Takacak gibi oldum ama dekoltem geldi aklıma. Oturduğum yerde arkamı ona dönüp küpeleri taktım.

PAYİTAHT'TA AŞK-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin