Entrikalar

258 14 1
                                    

Baş örtüsünü boynumdan çıkarmadan saçımdan indirdim.

"Neden tamamen çıkarmadın?"

"Bilmem. Kalsın Hünkar'ım."

"Peki benden çekinme."

Dolu dolu konusmamızdan sonra sıra kahvelere gelmişti.

Padişah da komik adamdı aslında. "Herkese karşı böyle komik misiniz?"

Neden böyle bir soru sorduysam. Müşteri temsilcisi olabilirim. Konuşmayı her şekilde birden bire çevirebilirim ama ben ilişki özürlüyüm. Biraz hoşlanır gibi olup heyecanlanınca saçmaladım işte yine. Koskoca Padişah'a böyle soru mu sorulur Allah aşkına!

"Hayır tabiki, komik olan birine kim itaat eder?"

Ne alaka diyecektim ki durdurdum kendimi. Cem Yılmaz'ı görünce, naber lan diye şaplak atmıyoruz sonuçta. Komik insanlara da saygılıyız. Neyse Padişah o, belki de haklılık payı var...

"Bana karşı komik tarafınızı gösteriyorsunuz. Benim itaat edeceğimden eminsiniz sanırım."

"Padişah olmanın değişik bir yönü var. Kelle koltukta yaşıyorsun. Kimden zarar gelir, kimden zarar gelmez zamanla anlıyorsun.."

İstemeden gülümsedim. Bana karşı birşeyler hissediyor olabilir mi? Bu konuşma aşırı saçma bir yere gidiyor. "Anlıyorum. Olsun zaten kadınlar kendilerini güldüren erkekleri severmiş." NEYYY! Ne dedim ben şimdi! Dedim ya işte, böyle saçmalıyorum beğenince.

Kırdığım potu anlayarak önüme baktım. "Yani diyorsunki, ben komik bir adamım ve kadınlar bu yüzden beni seviyor."

"Yok şey. Öyle değil. Ben..." Neyseki uzatmadı. Mahçup olduğumu anladı da konuyu değiştirdi.

"Bu arada elbiseni çok beğendim. Zevkin çok zarif."

"O sizin nezaketiniz Hünkar'ım."

Bu arada yemeğin başında, karşımda oturan adam gittikçe bana yakınlaşmaya başlamıştı. Aramızda 180 derece ile başlayan açı küçülerek 90 dereceye inmişti. Ne ara yaklaştı anlamadım.

"Bu şehirde hava çok sıcak. Burası da çok nemli. İstersen örtünü çıkarabilirsin. Benden çekinme. Venedik'te de takmıyorsundur."

Taktı başörtüsüne!

"Koyu Katolikler takıyor ama ben ve benim gibi soylular pek takmazlar."

Hünkar da bunu dememi bekliyormuş. Boynundaki şala dokunup şalı çözdü. Şalı çözerken yakamın içine sokuşturduğum şal çözüldükce dekoltem ortaya çıkıyordu. Padişah bir süre dekolteme baktı ve sonra bakmasını ayıp yada günah olduğunu hatırladı belki de, gözlerini tekrar gözlerime çevirdi.

Tekrar konuşmaya devam ettik. O sırada Hünkar, "Burada bekle sana birşey getireceğim." diyerek içeri girdi. Gitti gelmez. Bekle Allah bekle! Ne yapayım peşinden doğru gittim. Terasın kapısında Padişah ile çarpıştık. Nasıl denk gelir ya! Elindeki kutu, tam da bacağımdaki yaraya gelince Ahhh! diye bir inilti çıktı ağzımdan.

"Yeşim noldu bacağına mı geldi?"

"Yok Hünkar'ım, birden korktum da ondan."

"Peki birşeyin yoksa, bunu tak bakayım beğenecek misin?"

Bana yaptığı ince yeşim taşından yaptığı kolyeyi verdi. "Bunu senin için yapmadım. Boş vaktimde yaptım. Lakin derhal yarın senin için kolye yapmaya başlayacağım."

"Hünkar'ım bu çok güzel. Beni ziyadesiyle mesut ettiniz." Boş vaktinde yapmışmış. Adı Yeşim olan birine yeşim kolye vermek, çok inandırıcı!

PAYİTAHT'TA AŞK-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin