0.7

51 8 4
                                    


Jeongin 

Dün yaşananlardan sonra, sabah erkenden annemlerin evine gitmiştim. Hyunjin, yani sanırım adı bu, dün gece bana yaşananların bir kısmını anlatmıştı fakat aklım almıyordu. Başından beri onunla birlikte olduğumu söylemişti ama ben Minho'dan hoşlanıyorum amına koyayım. Zaten Minho bütün ısrarlarıma rağmen gitmesi gerektiğini söylemişti, baya baya yalnız bırakmışlardı beni burada. Bir de bu laftan anlamaz adamla birlikte kalmak zorundaydım aq ya. 

Eski hayatımı özlüyordum şimdiden. Fakat babam... Gerçekten anlamıyordum böyle bir şey nasıl olabilirdi? Eskiye dönmeyi deli gibi istesem de babamın orada olmayacak oluşu beni mahvediyordu. 

"Baba" diye seslendim koltukta yanımda oturan babama. Kafasını çevirip birkaç saniye yüzüme baktı. 

"Seni çok seviyorum." güldü ve saçlarımı karıştırmaya başladı. Karnım guruldadığında ikimiz de karnıma bakmıştık. 

"Neden Hyunjin'le kahvaltı etmedin?" kolunun altından çıkıp yüzüne bakmaya başladım. 

"Baba bu Hyunjin sevdası ne ya? Ben o çocuğu tanımıyorum bile, bu ne biçim olay ya?" gözlerini kısarak bana bakmaya başladı. 

"Jeongin, gerçekten çok garip." dedi annem de salona girerken. Şaşırmıştım çünkü o da gayet ciddi duruyordu. 

"Şimdi kimleri hatırlıyorsun veya tarih falan, hangi tarihi hatırlıyorsun en son?" 

"En soooon..." dedim biraz düşünerek, neydi lan? 

"Şubatın biriydi sanırım." dedim ciddiyetle. İkisi birbirine bakmaya başlamıştı. Ne olduğunu anlamamıştım yine. 

"Yıl olarak peki oğlum?" babam sorunca hemen ona döndüm ve sırnaşmaya başladım. Çok seviyorum babamı ya! 

"2024, neden ki?" ikisi yeniden birbirine bakmaya başladığında babam beni kendinden uzaklaştırdı. 

"Oğlum sen o tarihte kaza geçirdin, öncesinde de Hyunjin'i hatırlıyordun. Nasıl oluyor bu şimdi? Bizi gerçekten kandırdığını düşüneceğim." babama bakıp derin bir iç çektim. Sen de mi babam be? 

"Baba, şimdi size anlatacaklarım çok garip gelecek belki; ama beni bölmeden dinleyin tamam mı?" annem babama 'ben sana demiştim' bakışı atarken ofladım. Annem, babamı benim onlara şaka yaptığım yönünde dolduruyordu resmen. 

"Size söylediğim her şey doğru. Ne Hyunjin'i hatırlıyorum ne de diğerlerini. Hatta seni bile baba." ikisinin de bakışları bana döndüğünde babam kaşlarını çatmıştı. 

"Ne demek istiyorsun oğlum?" nasıl yapacağımı bilmiyordum fakat biriyle bunu konuşmam şarttı. Kafamı kucağımdaki ellerime çevirdim ve oynamaya başladım, Minho beni anlardı. Ayağa kalktım ve bana salakmışım gibi bakan anne ve babama sarıldım. 

"Ben bir Minho'lara uğrayayım." annem söylenmeye ve arkamdan seslenmeye başlasa da dinlemeden ayakkabılarımı giyerek ceketimi elime aldım. Tam kapıyı açacağım sırada zil çaldı. Zaten önünde olduğum kapıyı açtığımda önünde gördüğüm bedenle siktiri çekip kapıyı yüzüne kapattım. Annem ve babam kimin geldiğini merak etmiş olacak ki kapının önüne gelmişlerdi. Sırtımı kapıya yaslayıp gülümsedim. 

"Yang anne!" AMINA KOYDUĞUMUN KEVAŞESİ KAPININ ARKASINDAN BAĞIRIYOR AQ! Annem bana hafif sinirli bir şekilde baktığında sahte bir gülümseme sundum ve mecburen kapının önünden kalktım. Annem kapıyı açtı ve gülerek Hyunjin'e sarıldı, amına koyduğumun yüzsüzü. Hyunjin annem onu yüzünü görmezken bana sert bir bakış atmış ve babama da sarılmıştı. Bu çocuk gerçekten her kimse ailemin içine kadar sızmıştı aq, herkes onu çok seviyordu. Bir de anneme anne diyor, tövbestağfirulla. 

sage ::hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin