Yaklaşık kırk saniyedir telefon ekranımda beliren taehyung'un aramasıyla bakışıyordum. Telefon kapandığında tekrar arıyordu, üçüncü olmuştu.En sonunda boğazımı temizleyip cesaretimi toplamaya çalıştım. "Alo?"
"in aşağı, geç kalıyoruz" odamın camından başımı sarkıtıp baktığımda, onunda bakışlarının camımda olduğunu fark ettim. "Jennie, camdan bakmak yerine aşağı in."
"ben gelmeyeceğim, hastayım." özür dilerim chaeyoung, daha fazla rezil olmak istemiyorum. "Ne demek gelmiyorum? kapına gelip kucağımda mı taşımam lazım? chae ne kadar kırılır düşünsene." İçimin daralmasıyla iç çektim, "Abim geçerken beni alır, git sen."
neyi kastettiğimi çok iyi biliyordu, yaklaşık yarım saat önce çok feci bir şekilde rezil olmuştum. "Konusu geçmeyecek jennie." söylediği şeyle o kadar rezil ve çaresiz hissettim ki, yatağımı sırtlamak istiyordum. "geliyorum." dedim utançtan tam çıkmayan kısık sesimle.
derin bir nefes aldım ve evden çıktım, yavaşça aşağı indim. Taehyung kalçasını arabaya yaslamış, beni bekliyordu. Aklıma hasta olduğum gece gelmişti ve bu ister istemez sırıtmama sebep oldu, fermuarımı kapatırken fazla naif davranıyordu. Bunları düşünürken adımlamayı kesmediğim için birden fazla yaklaştığımı fark edip kendimi durdurdum.
Taehyung dudaklarını birbirine bastırdı, sanki gülümsemesini tutmaya çalışıyormuş gibi. Hiçbir demeden ön koltuğun kapısını açtığımda karşımda Sooyoung'u görmeyi beklememiştim.
O ise bana iğneleyici bir şekilde sırıtıp konuştu, "çocuklar arkaya oturuyor tatlım." o an saçlarını eline vermek istedim, ciddi anlamda. Kafamın içinde saç tellerini tek tek yolup ona yedirdiğimi düşünerek kapıyı suratına sertçe kapattım.
Taehyung benden önce davranıp arka koltuğun kapısını açmıştı, içeri geçip kendi kapımı kapattım. Konusu geçmeyecek demişti birde, yanında taş gibi hatun varken ben aklına bile gelmezdim zaten.
Marinaya geldiğimizde arabadan indim, sooyoung'a baktım fakat inmek gibi bir niyeti yoktu. Bakışlarımı arabadan inmiş olan taehyung'a çevirdim. O da sooyoung'un napmasını beklediğini anlayıp kapısını açmıştı.
Gülümsedim, bu tamamen sinirdendi ve dışarıdan da hiç sevecen görünmediğimin farkındaydım. Sooyoung arabadan inerken taehyung'un bakışlarını üstümde hissetmemle ona baktım.
"ne var?" dedim, bunu söyleyeceğimi tahmin etmiş olmalıydı aslında. "Üzerine bir şey almamışsın." kıyafetim kısaydı, taehyung'un beni beğenmesini isterken yine gölgede kalan bir gerizekalı olmayı başarmıştım. "iyiyim böyle."
önden ilerledim, tekneye binecekken bana yardım etmek için elini uzatan jongin olmuştu, onu geri çevirmedim. Direkt kendimi bir koltuğa attığım, yarım saattir koltuğumda oturuyordum ve kalktığım tek an chaeyoung'a hediyesini vermek ve doğum gününü kutladığımız andı. Jin hyung'un biricik sevgilisi bir şey olduğunu anlamış gibi yanımda bitmişti.
"Sooyoung mu?" dedi sadece. Kadınların her şeyi bu kadar hızlı anlıyor olması bazen kötü oluyordu.
Başımı salladım, reddetsem hiç inandırıcı olmayacaktı. Gözlerim ikisine çarptı, sooyoung bildiğin üzerine çıkacaktı adamın.
"sen mi tanıştırdın onları?" dedim lalisa'ya. Sorduğum soruyla çekinmiş gibi cevapladı, "yani öyle oldu biraz, anlaşılan senin taehyung'a olan hislerin geri döndü."
"yok öyle bir şey, bu cadıyı sevmedim."
Jisoo sırıttı, sanki bir ablaymış gibi tavsiye vermeye başladı bana. "Görüyorum her şeyi, abine de söylemeyeceğim. Ortalığı sooyoung'a bırakma, o sadece iki hafta takılacak ve tae'yi bırakacak. Arkadaşım olması bir şey değiştirmiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
who is lover, taennie
FanfictionKim Jennie, abisinin arkadaşı Kim Taehyung'a olan duygularını yıllar önce bastırdığını sanıyordu. •fiction by aeliness, 112423