"o sümsüğün neresini kıskanacağım? ayrıca neden kıskanayım?" Karşımda kuduruyor olması hoşuma gitmişti, kendimi tekrar sandalyeye bıraktım. "Ben de onu anlamaya çalışıyorum aslında, kurulmuşsun da çocuğa."Omuzlarını silkip dirseklerini balkonun mermerine yasladı, "Jongin'i kıskanacağım herhangi bir konu yok jennie, sen de biliyorsun." etrafıma bakıp sigaramı arasamda bulamamıştım, Taehyung'un masada bıraktığı paketten bir sigara alınca dik dik bana bakmıştı. "Çok içiyorsun." bu sefer ben omuz silktim, sigaramı yaktığımda karşıma geçip hafifçe eğilmişti. Ne yapacağını bilemeyip boş boş suratına baktığımda elimdeki sigarayı alıp balkondan aşağı atmıştı. İç çektim, "bir tane daha yakamam çünkü."
Gözlerini bana dikip başını salladı, "evet." Kaşlarımı çatıp çekilmesi için Taehyung'u hafifçe ittirsem de kenara gitmemişti. "İçeri geçeceğim, çıksana."
Başını hızlıca sağa sola salladı, "niye?"
"Çünkü, Niye burada duralım?" ayağa kalktığımda ister istemez geri çekilmişti o da, tabii hala dibimde olduğu gerçeği değişmiyordu. "Bilmem, içeriden sıkıldığını düşünmüştüm."
Başımı salladım, "Evet ama daha fazla ayıp olmasın değil mi?" dudaklarını birbirine bastırdığında sağından geçtim. Peşimden geldiğinde birden arkama döndüm, asla sormak istemediğim bir şeydi ama içimde kalacağını biliyordum.
"Ben de mi yokum?"
Anlamamıştı, başını ne olduğunu sorar gibi salladığında gözlerimi balkon duvarına diktim çünkü Taehyung'a bakmak istemiyordum.
"Jongin'den kıskananileceğin herhangi bir şey de bende mi yokum?"
sorumu böyle sormam gerekiyordu değil mi? ama o cümleyi kurabilecek kadar özgüvenli olamıyordum onun karşısında. "hiç." arkamı dönüp kapıyı açtım ve içeri geçtim. Üşüdüğümü şimdi fark ediyordum, annemin dolabından kalın bir sweatshirt bulup elbisemin üzerine geçirdiğimde saçlarımı düzeltmek için aynaya döndüm. Taehyung hala balkondan çıkmamış, kapının kenarına yaslanıp bana bakıyordu.
"Üşüyorsan bir şey vereyim?" söylediğim şeyle hayır der gibi kaşlarını kaldırdığında kapıyı kapatarak içeri geçti.
Sweatshirt'ün içinde kalan saçlarımı çıkardığımda Taehyung aramızda birkaç adımlık mesafe kalana kadar yanıma yaklaşmıştı. "anlamadığımı mı sanıyorsun?" kaşlarım çatılmıştı, ona baktım.
"neyi anlamadığını sanıyorum?" dudaklarını büzüp kapıya yöneldi, "evet, varsın. Bence şimdi anlamışsındır."
Direkt olarak odadan çıktığında neyi kastettiğini anladığım gibi suratımda saçma bir tebessümle aynada kendimi görmüştüm. Aniden kendime bir tokat atmaya karar verdiğimde canımın yanmasıyla kendime sövmeye başladım, "kendine gel, gerizekalı."
Taehyung'un beni yine etkiliyor olması sinirimi bozuyordu, hem de fazlasıyla.
Ama o da bana karşı boş olmamalıydı, değil mi? Niye bana Jongin'den beni kıskandığını söylesin ki? evet, bana karşı boş değildi.
Gülmemek için kendimi zor tutarken en sonunda kendimi rahat bırakmış, sırıtmaya başlamıştım. "tamam, önce ondan hoşlandığımı kabul etmeliyim."
Bu cümleyi içimden birkaç kere tekrarladığımda, ikna olmuş gibi başımı salladım. Taehyung'tan hoşlanıyordum.
Onun beni kıskanıyor olma düşüncesi bile kalbimi hızlandırırken hiç hesaba katmadığım halde kendime sert bir tokat attım, "sus, tamam aşıksın ama sustur kendini!"
Kapının arkasından gelen sesle irkildim, "kim kime aşıkmış?" taehyung, odaya geri dönmüştü. Kapıyı açıp içeri baktığında korktuğumu görebilmişti.
"sen gelmeyince bakayım dedim." hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalıştım, "telefondaydım." saçlarımı biraz daha düzeltip kapıya ilerledim, taehyung'un önünden geçerken ona bakmamak için büyük bir efor sarfetmiştim.
onunda peşimden geldiğini anlayabildim, hızlıca salona girip eski yerime oturdum ki şimdi de Jongin gidiyordu. Taehyung'a baktığımda arkadaşına görüşürüz demek için pekte istekli görünmüyordu.
Jongin de onu es geçtiğinde bana bakmıştı, "görüşürüz Jennie." Jongin sarılmak için üzerime eğildiğinde ben de ona sarıldım, başım jongin'in omzundayken gözümün ucuyla Taehyung'a baktığımda sinirle bize bakıyor olması beni keyiflendirmişti.
Jongin benden ayrıldığında ona bakarak gülümsedim, biraz sinirlendirmekten sorun çıkmazdı değil mi?
"bizi çok bekletmeden yine gel Jongin, özlüyorum sonra." sanırım sondaki cümle biraz fazlalık olmuştu, neyse ne olacaktı ki? jongin gülümsedi, ben de ayağa kalktım.
"sen beni özlüyorsan gelmemem için bir sebep yoktur." sırıtmıştı, ben de aynı şekilde.
Kapıya ilerleyecekken Taehyung koltuktan kalkıp Jongin'in arkasından yürümeye başlamıştı. Elini ensesine koyup onu birden öne doğru ittirdiğinde Jongin sarsılmış, duvara tutunarak düşmekten kurtulmuştu.
Onun bu haline gülmemek için dudaklarımı sertçe birbirine bastırdım, gülme Jennie.
Taehyung'a baktığımda oldukça keyif alıyor gibiydi, "Jongin, dokundum sadece." ukala bir şekilde konuştuğunda Jongin sadece ters bir bakış atabilmişti. "chaeyoung seni çağırıyordu Jennie, ben Jongin'i yolcu ederim."
Sadece başımı salladım, chaeyoung beni falan çağırmıyordu. Salona geri geldiğimde kızlarla konuşmaya başlamıştık. Sonra Taehyung geri gelmişti, az öncekinin aksine keyifli bir ifade vardı suratında. "çocuğa niye öyle davrandın?" dümdüz suratına bakıp sordum, aslında istediğim oluyordu.
"Nasıl davrandım?" üstten üstten konuştu umrunda değilmiş gibi. "Bok gibi davrandın?"
"pek haz etmiyorum jongin'den galiba." yüzümü ekşittim, kesin öyleydi. Dur, ya öyleyse? o zaman gerçekten aptal gibi kalırdım o yüzden bu ihtimali daha olası yaptım kafamda.
Taehyung telefonu çaldığında ekrana baktı, chaeyoung'ta çaktırmadan ekrana eğildiğinde suratında iğrenir gibi bir ifade vardı. Yüzündeki ifadeyi değitşrümeden konuştu, "Nayae seni hala arıyor mu?" ilgilenmiyormuş gibi davranmaya çalıştım, ama uzaklaşmak istemiyordum.
Duvardaki tabloları düzeltiyormuş gibi yaptım, çaktırmadan taehyung'a bakmaya ve onu dinlemeye çalışıyordum.
"Eski sevgilim diye düşman mı olalım?" dudaklarının arasından çıkan kelimeyle yerinde sapasağlam duran tabloyu aptal bir hamleyle yere düşürmem bir oldu. Arkamı döndüm hala normal gözüktüğümü düşünerek, "jennie, iyi misin?" tablonun çerçevesi de kırılmıştı. Chaeyoung eğildiğinde kolunu tuttum gerek yok der gibi, "hallederim." dedim sadece.
Taehyung gözünü hiç değdirmemişti bile, chaeyoung bana yardım etmek için saçlarını toplamaya gittiğinde taehyung'a baktım. "eski sevgililerin ile hala arkadaş mı kalıyorsun cidden?" normalde bu cümleyi bu kadar rahat kuramazdım, en azından ona karşı. "evet, normal bir şekilde ayrıldık."
Güldüm, tamamen sinirden. "Güzel, senden birkaç ilişki tavsiyesi alsam uygun olur muydu sana?" bunu tamamen dalgaya alarak söylemiştim ama o ciddiye almış gibiydi. "Bahset bakalım eski sevgililerinden." dedi psikolog edasıyla.
omuz silktim, kafamdan birkaç yalan uydurmaya çalışıyordum ki abimi görmem ile rahat bir nefes verdim. Umarım taehyung bunu tamamen unuturdu.
cokuzgun hissediorum oy sinirim dolmamis ama bolumlerin biriktigi icin atiyorum😖😖
OY ATİN💗💗💗🥰💗💗😻😻😻

ŞİMDİ OKUDUĞUN
who is lover, taennie
Fiksi PenggemarKim Jennie, abisinin arkadaşı Kim Taehyung'a olan duygularını yıllar önce bastırdığını sanıyordu. •fiction by aeliness, 112423