1-Sessizlik

433 45 80
                                    

Başlıyoruz.
İyi okumalar. 💛

––––––––

Sıradan bir insana sessizliğin tanımını sorsanız büyük çoğunlukla sesin ya da gürültünün olmadığı bir durum ya da ortam olarak cevaplar. Haksız da sayılmazlar çünkü sözlük karşılığı aşağı yukarı bu şekilde. Ancak dediğim gibi, bu yalnızca sıradan insanlar için geçerli olan tanım. Herkesçe kabul gören, çok genel kalan bir açıklama.

Ancak benim gibiler için sessizlik ilginçtir; daha özel, daha detaylı bir açıklama ister.

Doğru yerde oluşan sessizlik hayat kurtarırken yanlış yerde oluşan sesizlik hayat karartır. Ölümle sonuçlanabildiği bile olur, tarihte pek çok da örneği var.

Öyle bir şeydir ki sessizlik, var olanı yok gösterirken yok olanı da var ilan ettirir. Bazen kelimelerin düşmanı olurken bazen de kelimelerin en büyük destekçisi olur, iki üç harfin yan yana gelerek anlatamadıkları şeyleri anlatır.

İnsanın bazen yarası, bazen de yarısı olur sessizlik.

Boşanmaların nedenidir bazen. Bazense hiçbir şey demeden sessizce birinin yanında ağlayabildiğin için o kişiye ait hissettirir. Bazen bir mezar başında kendince döktüğün içindir, bazen de hiçbir şeye tepki veremeyecek kadar acı çektiğin için tepkisizliğinin dostudur.

Bazen baş ağrının ilacı olur, bazen kalabalıklardan kaçtığında ilk sessizliğe sığınır insan. Ya da bir ilkokul öğretmeninin gözünden belki de en büyük nimettir. Sıkışık trafiklerde korna sesinden nefret eden kişilerin tanrılarından dilendiği hayaldir.

Dedim ya, pek çok şeydir aslında sessizlik ama herkese göre değişir. "Yok" olanın yüklenebileceği ne kadar anlam varsa sessizlik hepsine sahiptir. Kimisi kalabalıklar içerisinde çok gülerek sessizken kimisi de bir başına kalarak sessizdir.

Sessizdir insan. İnsanın yarısını sessizlik oluşturur. Kalan yarısı da yaralı bir gürültüden ibarettir zaten. Sessiz yanına muhtaçtır.

Ben ise doğduğu günden beri sessiz yanına hapsolmuş o kişiyim. Diğer yarımı oluşturan sesi asla bilmedim.

En azından doğal yollarla.

Kendi sesimi duymadım hiçbir zaman, kulağımdaki ufak cihazım olmasa hala da duyamam. Sessizliğimin dışında kalan o diğer yarımı hiçbir şekilde söyleyemem. Yardım çığlığı atmak istesem atamam. Tüm yaşantımı ufak bir cihaz sayesinde idame ettirebiliyorum.

Yine de... Bu cihazın yokluğu da bazen işime gelmiyor değil.

Sessizliği severim, yalnızlığı pek olmasa da tek başınalığı özlerim sık sık. Kafamı en rahat sessizlikte toplar, en mantıklı yanımı çoğu zaman sessizliğimde gerçek anlamda duygularımla harmanlayabilirim.

Tabii en rahat sessizlikte toplandığım gibi en kolay da sessizlikte dağılırım.

Çok düşünürüm mesela. Öyle çok düşünürüm ki sessizliğim somut bir çift el olmuş da boğazıma sarılmış gibi hissederim. Gece uyumak için yatağa yattığımda ihtiyaç duyduğum sessizliğim, bir süre sonra beni yerden yere vurmak istercesine etrafımda yoğunlaşır. İşte o gecelerde neredeyse hiç uyuyamam.

Her neyse, çok konuştum. Özet olarak sessizlik hem çok güzel hem de bir o kadar korkunçtur. Belirsizliğin verdiği zevk ve ürkütücülüğün arasında sıkışmış soyut bir somutluktur.

Yani kısaca ben. Sessizlik her anlamda benim ruhum ve bedenimden ibarettir.

Ben Hwang Hyunjin. Yirmi dört yaşında kendi sessizliğinde yaşayan bir ressamım. Kendi sessizliğimde ilhamlarımı yok eder, kendi sessizliğimde en büyük ilhamlarımı yakalarım.

Silence | HyunChanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin