10-Anneler Günü

120 34 22
                                    

One Direction - One Thing

Bu şarkının çıktığı yıllara dönmek istiyorum.

İyi okumalar.💐

--------

"Felix ile bizi yan yana getirecek misin hiç?"

Jisung'un odasında onun yürümesine yardım eden Chan duraksadı. Bakışları hala yürüdüğüne inanamadığı için dakikalardır Jisung'un ayaklarındayken konuşmasıyla küçüğünün yüzüne çıkmıştı. "Ne?"

"Aylar oldu. O günden sonra birbirimizi yalnızca telefonla ya da görüntülü konuşmayla görebildik. Hiç gerçek hayatta karşılaşamayacak mıyım?"

Chan derin bir nefes aldı. Belinden desteklediği gence gülümsedi ve yaramazca saçlarını karıştırıp yakındaki koltuğa oturması için yardım etti. Kendisi de yanına otururken uzun zamandır aslında onun kafasını da karıştıran bu konunun açılmasıyla kelimelerini dikkatli seçmeye çalışıyordu. "Sen isteklisin Jisung ancak Felix'in bu konuda bu kadar istekli olduğunu düşünmüyorum."

"Öyle mi? Neden ama?"

"Felix'in hala yüzleşmekten kaçındığı bazı konular var çünkü." Jisung'un karıştırdığı saçlarını düzeltmeye başladı. "Ayrıca o günün etkilerini hala atabilmiş değil ve bu durum fiziksel olarak zaten yeterince göz önünde. Çok fazla sevdiği arkadaşını geçtiğimiz süreçte kaybetti, yeni bir kişi daha tanımaya mecali yok anlayacağın."

"Ama ben de onunla aynı sıkıntıları çekiyorum." Somurttuğu için şişen yanaklarının ne kadar tatlı göründüğünden habersiz devam etti. "Benim de arkadaşım kalmadı. Gerçi pek de yoktu zaten ama olan bir iki taneyi de kaybettim. Onu en iyi anlayan kişi benim. Yalnızlığın ne olduğunu, yük gibi hissetmenin ne olduğunu... Bunların hepsini çok iyi biliyorum. Bu durumda bana biraz olsun güvenemez mi?"

Chan'ın bilmiyorum anlamında başını sallamasıyla Jisung onun kollarına tutundu. "Hyung bir seferliğine... Lütfen bir kez sorar mısın yüz yüze görüşmek ister mi? Ben onunla oturup konuşmak istiyorum."

"Jisung..."

"Bir kereliğine. Ben bu dünyada beni en çok anlayacağına inandığım kişiyle konuşabilmek istiyorum Chan."

Jisung'un istekli bakışları Chan'ın kalbini sıkıştırırken kısa bir düşünme süresinin nihayetinde pes etti. "Söyleyeceğim, tamam ama ısrar edemem. Felix'in nasıl bir tepki vereceğini bilmiyorum Jisung. Anlaştık mı?"

Jisung'un yüzü aydınlanırken hevesle başını salladı. "Tabii ki."

"Ayrıca bir daha kendine yük dersen kardeşim demem döverim seni çocuk." Jisung'un alnına ufak bir fıske attığında bağıran Jisung ile güldü. "Aynı Lix gibisin. Unutun o kelimeyi. Bir daha böyle düşündüğünü duyarsam ikinizi kesinlikle yan yana getirmem."

"Omo... Tehditkar seni. Savaş istiyorsun."

Chan'ın gıdıklandığını bildiği yerlere parmakları ulaşırken Chan kahkaha atmış, kendini savunmaya alıp ara sıra da o Jisung'u gıdıklamıştı.

Yükselen seslerini duyan Jisung'un annesi başını odaya uzatıp ikiliye baktı gülümseyerek. "Neler döndürüyorsunuz?"

"Anne! Felix ile vakit geçireğiz!"

"Henüz kesin bir şey yok." Chan'ın uyarı dolu bakışları Jisung'u sakinleştirirken Bayan Han'a döndü. "Kardeşim biraz içine kapanık uzun zamandır, kabuğunu kırmaya çalışıyorum. Ona söyleyeceğim, ikna edebilirsem Jisung ile ikisini güzel bir yere bir şeyler içirmeye götürmek istiyorum Bayan Han. Tabii siz de müsaade ederseniz."

Silence | HyunChanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin