9-İlham

119 30 3
                                    

Jason Mraz - I'm Yours

Medya ağlatır arkadaşlar. Chan's Room'u bana geri verin diye tepinmek yeni spor aktivitem artık.

İyi okumalar.

--------

"Başta seni sinir etmek güzeldi ancak son günlerde ciddi ciddi düşünüyorum, Hyunjin'i gerçekten arkadaşın olarak mı görüyorsun sadece?"

Chan elindeki saksı çiçeği dolu sepeti kenarda bir yere bıraktı. Changbin'in sorusuyla doğrulduğu gibi arkadaşına döndü, ellerini beline koydu. "Bu konuya neden taktın?"

"Çünkü güzel görünüyorsunuz. Onunlayken mutlu olduğunu görmek garip hissettiriyor."

"Ben her zaman mutluyum Changbin."

"Ondan şüphem yok canım." dedi elini sallayarak inanmadığını ima ederken. "Yine de Hyunjin'in yanında bir ayrı mutlusun, ayrı gülüyorsun diyorum."

"Kalk da şunları taşımama yardım et big boy," Chan onun söylediklerini yok sayıp dışarıdaki taşınmayı bekleyen saksı çiçeklerini işaret etti. "Dört sipariş daha gelecek akşama, bunları bir an önce yerleştirmem gerekiyor."

"Kaç sen tabii, haykırmaya cesaretin bile yok." Ayağa kalkıp dışarı çıkan Chan'ın yanına ilerledi. "Birkaç hafta sonra göreceğim seni."

"Kışkırtma çabalarını bir kenara bırak da al şunu." Üstü açık ahşap sandıklar içerisinde sıra sıra duran çiçekleri düşmemeleri için düzeltti ve kaldırıp Changbin'e uzattı. "Bunlar garberaların yanına."

"Garbera hangisi oğlum?" Dükkanın içerisine bakıp çiçeği hatırlamaya çalıştı. "Bana çiçekçi muamelesi yapmayı bırakır mısın artık? Unutuyorum çiçeklerin isimlerini."

"Şu karşıdaki kırmızı büyük çiçekler. Kaç yıl oldu hala öğrenemedin. Hadi naş."

Chan'dan poposuna şaplak yiyen Changbin oflayıp içeri geçti. Çiçekleri taşımasına ve yerleştirmesine yardım etti, ardından akşamüzerine doğru işleri olduğu için Chan'ın yanından ayrıldı.

Chan da akşamki dersine gitmek için dükkanı kapatmaya hazırlanıyordu. Öğrencisiyle bugün buluşacaktı ve evine zamanında geçmesi için bir an önce çıkmalıydı. Son müşteriyi de halledip sehpanın üzerindeki birkaç gündür okuduğu kitabını çantasına koydu ve sabah evden getirdiği gitarını da alıp çıktı, tempolu şekilde yürümeye başladı. Burada yıllardır olan çiçekçi dükkanı sayesinde mahalledeki pek çok esnafı ve ailelerini tanıyordu. Yolda yürüdükçe karşılaştığı kişilere tek tek selam verdi. Neredeyse hepsi kendisinden büyüktü ve kalan bir ikisi de kendisiyle yaşıttı. Çevresindeki en küçük olmak hoşuna gidiyordu ancak bunun neden bu şekilde olduğunu fark ettiği an kalbindeki sızıya da engel olamazdı.

İç çekip yürümeye devam etti. Vaktinde yetişebilmek için otobüse binmeye karar verdi ve otobüsü kaçırmamak için koşmaya başladı.

Otobüse bindiği gibi boş koltuk bulduğunda şanslı hissetti. Oturup kulağına kulaklığını taktı ve çantasına koyduğu kitabı çıkardı. Kaldığı yerden okumaya devam edip resimleri dikkatle incelerken zamanın nasıl geçtiğini anlamadan ineceği durağa gelmişti. Son anda durakta indi ve kısa bir yürüyüşün ardından öğrencisinin apartmanına girerek asansöre ilerledi.

İki saatin ardından saat on gibi çıkmıştı evden. Keyifli geçen bir ders süresi olmuştu; öğrencisinin aldığı yol Chan'ın da umutlanmasını sağlıyordu.

Neşeli neşeli ıslık çalarak yürürken çalan telefonuyla ekrana baktı.

Hyunjin arıyor...

Silence | HyunChanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin