3-Kampa Yolculuk

78 9 7
                                    

Nihayet sabah olmuştu. Hem bi heyecan hem de hazırlık telaşı vardı. Yola erken çıkacaktık. Saat 8.00' dı. Okulun önünde buluşacaktık ve anlaştığımız servis bizi oradan alacaktı. Ben çadırı ve malzemeleri aldım. Yola çıkacağım. Annem ve babam kendime dikkat etmem konusunda uyarıyorlar. Sümeyye evlerinden güneş enerjisiyle çalışan şarj cihazını getirecek. Sanırım o bizim hayatımızı kurtaracak. Çünkü telefonsuz hayat düşünemiyorum. Orda canımızın sıkıldığı an yapacak başka bir şey yok. Okulun önüne geldim. Mete , İkra , Merve ve Neşe'de okulun önüne gelmişler. Selamlaştığımız anda Yağmur ve Ata' da geldi. Biraz oturduktan sonra grup tamamlandı. Herkes tamamdı. Servisi bekliyorduk. Güzel geçeceğinden hepimiz emindik. Ama gizli ormana gideceğimiz içinde biraz heyecanlıydık. Servis geldi. Erkekler arkaya oturdu, kızlar ön tarafa. Kızlar güzel olmayan sesleriyle şarkı söylüyorlardı. Bizde telefonlarımızdan futbol oynuyorduk. Nihayet gizli ormanın yakınına geldik ve servisten indik. Tekrardan hatırlattık servisçiye " Buraya geldiğimizden kimsenin haberi olmayacaktı."
Yürümeye başladık. Gerçekten çok korkunç bi yere benziyordu. Ormandan 10 metre uzakta bir yeşillik alandaydık. Gruptaki herkes burası çok iyi hadi çadırları kuralım dediler. Mete ve ben " Olmaz ya hazır gelmişken macera olsun. Biraz daha ilerleyelim" dedik. Bize karşı çıktılar. Sümeyye "Başımıza belamı açacaksınız ? Otur buraya yaa! " diye bize çıkıştı. Biz gidecektik. Gelen gelir gelmeyen kendisi bilir. Bize "Siz gidin, ne yaparsanız yapın gelmiyoruz" dediler. Ata'da gelmek istiyordu. Ama biraz tedirgin gibiydi. Gelseydiler ne olacaktı sanki ? Aramıda en fazla 50 metre vardı. 3 dakika yürürsek yanlarına gidebiliyorduk. Mete ve ben bi çadırda , Samet ve Ata bi çadırda ; Sümeyye , Neşe ve Esma bi çadırda, İkra, Merve ve Yağmur bi çadırda kalacaktı. Ormanda ara sıra garip garip sesler geliyordu. Ama pek aldırış etmiyorduk. Çadırı Mete'yle kurmaya başladık. 20 dakikaya hazırladık. Ve diğerlerinin yanına gittik. Neşe "Ben garip sesler duyuyorum. Sizde duyuyor musunuz? " dedi. Diğerleride duyduğunu belirtti ama kimse aldırış etmedi. Biz(erkekler) top oynamaya başladık. Çok çekişmeli bir maçtı. Ata topa sert vurduğu için top biraz uzağa gitti. Ben topu almaya gittim. Topu alırken yandaki ağacın gövdesinde kan izleri gördüm. Kimseye belli etmedim. Çünkü bu organizasyonu ilk ben ortaya atmıştım ve her şey benim başıma patlardı. Bu olaydan sadece Mete ve Sümeyye'ye bahsedecektim. Çünkü aralarından tek korkmayacak olan onları düşündüm. Topu geri getirdim. Yorulmuştuk. Maça ara verdik. Neşe , Yağmur ve Esma sofrayı hazırlıyorlardı. Yiyecek pek bir şey olmasada. Ben gizlice Mete ve Sümeyye'yi çağırdım. Olanları anlattım. Plan kurduk. Gece herkes yattıktan sonra biz gezmeye çıkacaktık ve gördüğümü gösterecektim. Haberimiz yoktu. İkra'da gizlice bizi dinliyormuş. Yanımıza geldi ve eğer kendiside gelmesse herkese anlatacağını söyledi. Mecburen kabul ettik. Biraz yiyecek yedikten sonra herkes bi köşeye çekildi. Telefonlarımıza bakıyorduk. Şarjı azalan Sümeyye'nin yanına gidiyordu. Güneş enerjisiyle çalışan makine gerçekten çok güzeldi. Hava biraz kararmaya başladı. Bütün gün çok yorulmuştuk. Kızlar Samet'in kurduğu salıncakta sallanıyordu. Bu arada hepimiz gece yolumuzu kaybetmemek için fener almıştık. Mete ve ben kendi çadırımıza doğru gidiyorduk. Karşıda bir ışık belirdi ve hemen kayboldu. Biz fenerlerden yansımıştır dedik. Ata ateş yakıyordu. Anlaşmamıza göre en büyük çınar ağacını orada buluşacaktı. Ama herkesin uyuması gerekiyordu. Gitar sesi geliyordu. Sanırım bunu çalan Sümeyye olmalıydı. Bi Mete'yle sabırsızlıkla çadırımızda bekliyorduk. HERKESIN YATMASINI...

Gizemli OrmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin