4-Aksiyonlu Gece

94 9 13
                                        

Nihayet herkes yatmıştı. Mete ve ben büyük çınarın yanına geldik. Ama Sümeyye ve İkra gelmemişti. Ara sıra garip sesler devam ediyordu. Sanki biraz tedirgin olmaya başlamıştık. Karşıdan Sümeyye ve İkra'nın geldiğini gördük. Yavaş yavaş yürümeye başladık. Çünkü yerlerde kuru yapraklar çok olduğu için sesimiz fazla çıkmamalıydı. Kanlı ağacın oraya geldik. Feneri agaca tuttum. Fakat kan lekesi filan yoktu. Sümeyye " Hani nerede ?" dedi. Ben " Ya işte tam buradaydı." dedim. İkra " Sen bizimle dalgamı geçiyorsun , kan filan yok burada. " dedi. Ben " Ya cidden diyorum sabah buradaydı. Hemde kocaman." dedim. Gerçekten kafayı yiyecektim. Sabah burada olan şet birden bire nasıl yok olabilirdi. Tekrar geri dönmeye başladık. Sümeyye " Böyle işleri bırakın da uyuyun. Yarın erken kalkalım." dedi. Mete ve ben de çadırımıza geldik. Uyku tutmuyordu yatamıyordum. Bi o yana bir bu yana dönüp duruyordum. Tam sağ tarafa döndüğüm zaman Mete'yi uyanık gördüm. Ben " Mete , neden uyumuyosun? " dedim. Mete " Kanka , uykum yok sen ? " diye sordu. Ben de " Benide uyku tutmadı. Biraz gezelim mi ? " dedim. O da " Aynen , bencede. " dedi. Yürümeye başladık. Konuşa konuşa yürüyorduk. Kafamı rastgele çevirdiğim anda o ağacı gördüm yeniden. Birde ne göreyim ? Kan lekesi tekrar oradaydı. Hemen Mete'ye gösterdim. Mete bi an şok olmuşcasına baktı. Bana " Kanka sen haklıydın. Senin dediğin her şeye inanmıştım. Biliyordum yalan söylemeyeceğini." dedi. Şimdi gidip Sümeyye ve İkra'yı uyandıracaktık. Ama diğerleri uyanmasın diye gitmedik. Bende orayı fotoğraf çektim. Biraz ileride de bir beyaz kaya gibi bi şey bulduk. Bir dakika bu kaya değildi. Kemikti bu evet kemik. Biz resmen şok içindeydik. Bu da neydi ? Galiba biraz korkamaya başlamıştık. Ama korktukça bela daha da bizi bulur. Mete'yle anlaşmıştık. Bu işi çözecektik ve birbirimize söz verdik. Heyecanlı bir şekilde çadıra doğru ilerliyorduk. Birden Neşe'nin sesini duyduk. Sanırım uykusunda sayıklıyordu. Çadıra geldik. Kemiği çantamıza koyduk. Çabucak uyumuşum. Sabah oldu. Sabaha Samet ve Ata'nın kötü şakasıyla uyandık. Yüzümüze su dökerek uyandırdılar. Biz Mete'yle bayağı sinirlenmiştik. Biraz azarladık. Ama çokta önemli değil. Şaka sonuçta. Kahvaltı yapacaktık. Çabucak Sümeyye ve İkra'yı yanımıza çağırdık. "Ne oldu? " diye sordular. Telefonumu açtım ve Sümeyye'ye verdim. Galerideki son fotoğrafa bakmasını istedim. Sümeyye " Bu ne yaa? Gece gece gidip boş ağacı mı çektiniz yine? " dedi. Biz bir şey anlamamıştık. Telefonu aldığımda tekrar şok olduk Mete'yle. Ağaçta kan lekesi yoktu. İkra ve Sümeyye tam giderken biz seslendik " Bekleyin, başka bir şey daha var." Mete koşarak çantayı açtı ve bana " Kanka , inanmıyorum . Yok." dedi. İkra " Ne yok ? " dedi. Ben de " Bulduğumuz kemik." dedim. Sümeyye" Gel İkra gidelim. Bunlar bizle kafa buluyor" dedi ve gittiler. Biz hala olayın şokundaydık. Esma , Yağmur ve Merve'de bize " Siz iki gündür ne işler çeviriyorsunuz? " diye sordular. Bizde söylemeyince trip atmaya başladılar. Neşe , bize onlar kadar çok takılmıyordu ve kampın tadını çıkarıyordu. Biz Mete'yle çadırda oturuyorduk. Kahvaltıya da gitmedik. Canımız sıkkındı. Akşama kadar deliler gibi olayı anlamaya çalıştık. Ama anlaşılacak bir yanı yoktu. Bu nasıl olmuştu?

Kitabı yazmaya ara verdim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 28, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gizemli OrmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin