day 1

38 5 0
                                    

Öğle zili çaldı.

3 dersin ardından her kes kurt gibi acıkmıştı. Yemekhane savaş alanından farksızdı.

Bunun olacağını bildiği için koşarak yemeğini alıp masaların birinde oturmuştu çoktan.

Yemeğini yerken kalabalığı izliyordu. Belirli bir yere bakmıyordu. Kargaşa nerede güçlenirse, gözü o tarafa bakıyordu.

Bir süre sonra ise gördüğü tanıdık beden sayesinde gözleri sadece bir yere odaklandı.

Bir kaç seferinde sırayı kaçırıp surat asması ama sıra isteyenlere yol vermesi güldürmüştü ağzında yemek olanı. Kocaman olmuştu yanakları.

O burda gülerken, diğeri sıkılmıştı sırada durmaktan. Kendini öne atacağı zaman ise biri gelip öne geçmek için izin istiyordu.

Aradığı fırsatı sonunda yakaladı ve kimse izin istemeden kendini öne atmayı başardı. 'Başarının' verdiği gururla gülümsedi tepsisini öne uzatırken.

Filmin sonu gelmiş gibi bir rahatlık hissiyle son kaşık dolusu pirinci çiğnemeye başladı oturan.

Kaşığını tepsiye koyup kalkacakken bir şeye daha şahit oldu gözleri.

İki öğrencinin afiyetle ayaküstü yemek yemeleri ve bir öğrenci daha.

Tanıdık olan beden elindeki tepsiyle sabit dururken, diğerleri tepsiyi boşaltıyordu. Sadece 5 saniye içinde yalnızca kırıntı kalmıştı.

Teşekküre benzer bir şey söyleyip sırıtan suratlarla ayrıldılar sabit duranın yanından.

Sabit vaziyetten çıkıp çöpe doğru yürüdü. Tepsiyi attıktan sonra ise yemekhaneden çıktı.

Arkasından baka kalan ise hala oturuyordu. Bir kaç saniye kalkmayıp öyle kaldı. Sonunda o da tepsisini çöpe atarak yemekhaneden ayrıldı.

Çizgilerin üzerine basmadan yavaşça zıplıyordu yerdeki karelerin üzerinde. Birinden diğerine.

Öğle arası neredeyse her koridor öğrenci olduğundan merdivenin yanında duruyordu.

Teneffüsün bitmesi için karelerle vakit öldürürken çizgiye bastı. Halbuki bu oyunda çok iyiydi.

Çizgiye basmasına sebep olan ilk kafasına, sonra yere düşen şeydi.

Yerden aldığında çikolatalı kek olduğunu görüp yukarı baktı nereden geldiğini görmek için. Merdivenlerden biri atmıştı.

Ne kadar parmak ucuna çıkıp baksa da, ayak sesi bile yoktu.

""Teşekkürler""

Dedi sesini yukarı ulaşmasını istediği için yükselterek.

Paketi açıp keki hızlı hızlı yedi. Bitirdiği an zil çalmasıyla merdivenlerden yukarı koşmaya başladı.

Kitabının üzerine kolunu, kolunun üzerine kafasını koyarak pencereden sızan gün ışığına bakıyordu. Kamaşmasından dolayı kısıktı gözleri.

Teşekkürü duyduktan sonra sınıfa gelmişti. Zil çaldığında kafasını kaldırdı. Sınıfa koşarak girenleri izledi bu sefer.

Ağzında aslında çokta farketilmeyecek kadar çikolata kalmış öğrenci geldiğinde kapıya bakmayı bırakıp sırasına döndü.

""Teşekkür ederim.""

Evine doğru adımlayan ayakları yavaşladı sesi duyunca.

Ona doğru uzatılan anahtarlığı görünce cebini yokladı. Çantasından düşünce cebine koymuştu.

"Bunu düşürdün"

Elini daha fazla havada bırakmadan alıp cebine koydu anahtarlığını.

"Neden onlara engel olmadın?"

""Aç olduklarını söylediler.""

"Kendi yemeklerini yemiştiler, gördüm."

Cevap gelmedi.

Beraber attıkları adımlarına devam ettiler. Yol ayrımına kadar. Sessizce.

.
.
.

days of reborn | sunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin