day 5

21 5 2
                                    

Dolaba saklanmış çizimli sargı, daha ilk günlerden kalan ve okul çantasının derinliklerine sıkıştırılmış çikolatalı kek paketi, köşkün üzerindeki çalınma çarşaflar, kollarındaki beyaz leke izleri...

Hepsi birden kaybolmuştu.

Daha dün bakıp üzerinde düşündüğü kolları, uyandıktan sonra tertemiz, kusursuzdu.

Bir gecede böyle olması şaşırtmıştı onu. Ama ola bilir diye düşünmüştü. Yataktan kalkıp masasına oturdu.

Eli biraz aşağıdaki dolaba gitti. Lakin aradığını bulamamıştı. Arada eline alıp izlediği sargı orda yoktu. Oraya koyduğuna emindi. En güvenli yer orasıydı çünkü.

Kalkıp bütün odayı aramaya başladı. Belki uyurken izlemiştir diye yatağının altına, üstüne baktı, çarşafı döşeği dağıttı. Yoktu.

Masası, dolapları, penceresinin yanı gördüğü her yerde onu aradı. Bulamamıştı.

Evde kimseye soramazdı. Soru soracaklardı çünkü. Soru sorulmasında nefret ederdi.

Üstünü değişip odasından çıktı. Mutfaktaki çöp poşetini didik didik etti. Geri topladı çöpleri, yine bulamamıştı.

Evden çıktı. Hava almak istemişti.

Yürüye yürüye geldiği o kadar yoldan sonra köşkü gördüğünde sevindi. Ama biraz farklı gibiydi uzaktan.

Yakınlaşıp her şeyi çok açık göre bildiğinde etrafına bakındı. Kimseler yoktu.

Köşk ilk buldukları hali gibiydi. Tozun içinde, nemli ve kirliydi. Zorla temizledikleri çamurlar bile aynıydı. Ve çarşaflar yoktu.

Sol tarafa, aşağıya doğru gitti. Kimseye gözükmemek için eğilip yürüyordu. Asılı çarşaflar adımlarını kesti.

"Çocuk, ne duruyorsun orda güneşin altında. Kafana güneş geçicek gel geç şuraya."

Koştu onu çağıranın yanına, gölgeye.

"Beni tanımıyor musunuz?"

Şaşkınlıkla baktı çocuğun yüzüne teyze.

"Hayır çocuğum, ilk kez gördüm seni. Al bu çileklerden sende ye, ta öteden topladım."

Diğeri daha çok şaşırmıştı. Çarşaflarını çaldıkları için onlara uzaktan bağıran teyze seni ilk kez görüyorum demişti.

"Peki.. daha önce çarşaflarınız çalınmadı mı?"

Ardı ardına çilek yiyen kadın durdu. Düşündü biraz.

"Hayır. Neden? Hoşuna mı gitti renkleri?"

'Benim değil ama onun hoşuna gitmişti evet.' Diye düşündü.

"Güzel evet, merakımdan sordum."

Güldü teyze. Evine girip 10 saniye sonra minik kasede çileklerle geldi.

"Ben yerken hiç yemedin, al bunu."

İtiraz etsede almak zorunda kalmıştı.

Kaseyi geri getireceğine söz verdikten sonra uzaklaştı ordan.

İki katlı evin yolunu tuttu. Bu kadar soruya tek cevap bula bileceğini sanmıyordu.

Yarı yolda durdu. Tanıdık sese odaklandı.

""Nerdesin nerdesin çık artık ortaya""

Kırık geliyordu ses, ağlamaklıydı sanki.

"Burdayım. Seni arıyordum."

Sessizlik oldu bir süre. Sadece sessizlik. Ne adım sesi ne de bir değişiklik vardı.

""Nerdesin, seni bulamıyorum""

Yine geldi ağlamaklı ses.

"Ağacın altındayım"

Diye cevap verdi. Yerinden kımıldamadı onu görmesi için.

""Ne?""

Şüpheli, dehşete uğramış bir sesti bu seferki. Kesinlikle öyle duymuştu.
Kalbinin sesi kulaklarına çıkacak kadar yükseldi, yükseliyordu.

. . .

days of reborn | sunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin