Mingi
GERÇEKTEN plak dükkanına onu görmeyi beklediğim için gitmemiştim. Kendimi buna inandırmaya çalışsam da yalandı. Dükkâna girdiğimde bana olan şaşkın bakışlarını görünce dudaklarımda bulunan kaslarla büyük bir savaş vermiştim çünkü sırıtmaya yer arıyorlardı. Neden böyle olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu belki de bana samimi gelmişti...
Kulaklıklarını takıp hiçbir şey olmamış gibi kitabına geri gömüldüğünde bir süre gözlerimi ondan alamamıştım. Kahverengi yumuşacık görünen saçları ve aynı tonlardaki gözleri benimkinin yanında bembeyaz kalan teniyle bir bütün oluşturuyordu. Gözündeki gözlükler ve okuduğu kitap gözümde çok zeki biriymiş gibi bir imaj oluşturmuştu. Sanrım çok uzun süre baktığımı hissetmiş olacak ki kafasını bir anda kaldırmıştı ve o an kötü yakalandım.
Oturduğu yerden kalkıp yanıma geldiğinde kafamda türlü türlü senaryolar yazmıştım çoktan. Düşündüğüm negatif şeylerin aksine birkaç sanatçının plağını önerince şaşıran taraf bu defa ben oldum çünkü önerdikleri sevdiğim sanatçılardı. Yine de bunu belli etmeyip teşekkür etmiş yanına da ufak bir iltifat sıkıştırmıştım. Cümlem karşısında geniş gülümsemesini gördüğümde içim sıcacık olmuştu, gerçekten içten ve samimiydi bu yüzden farklı gelmiş olmalıydı. Evet.
Kısa bir tanışma merasiminin ardının Yunho olduğunu öğrendiğim sevimli çocuğu dükkânda yalnız başına bırakarak birkaç sokak arkada olan eski üniversiteme doğru yola koyulmuştum. En yakın arkadaşım hala okulda çalışmaya devam ettiği için bir türlü oradan kurtulamamıştım. Kampüse girdiğimde ezbere bildiğim yoldan gitmiş ve konservatuar binasına girmiştim. Binanın içinde koronun sesi yankılanıyordu. Konferans salonuna girdiğimde parça bitmişti ve Jongho büyük bir ustalıkla koroya direktifler veriyor herkesle teker teker ilgileniyordu. İçeri girdiğimi ta ki yanında durduğumda fark etmişti ama odağı kesinlikle bende değil; resmen heykel gibi güzel görünen çocuktaydı. Aklıma geçenlerde bahsettiği kişinin o olabileceği geldiğinde yüzümde plak dükkanındakinin tam zıttı kurnaz bir gülümseme belirmişti.
Arkadaşımın iyiliği için olaya atlayarak çocuğa elimi uzatmıştım birden. ''Jongho ile uğraşmak çok zor değil mi? Ama merak etme bir yerden sonra alışıyorsun.'' Bu cümleyi beklemiyor olacaktı ki şaşkınca suratıma baktı, sonra gülmeye başladı. Henüz cevabımı almamışken Jongho çaktırmadan belimi çimdiklemişti ve tepki vermemek için yanağımın içini ısırmak zorunda kalmıştım, yoksa çoktan dramaya bağlayabilirdim. ''Aslında o kadar da zor değil...'' konuşmayla beraber yanımdaki bedenin gerildiğini an ve an hissetmiştim, muhtemelen güzel bir azar yiyecektim...
Tıp öğrencisi olduğunu öğrendiğim Yeosang çok sakin ve tatlı biriydi, gerçekten çok uyumluydular. Fakat aptal arkadaşım kesinlikle adım atmazdı, bu yüzden biraz daha konuşmayı sürdürmüş ve olayın sonunda hafta sonu akşam üçümüzün buluşma için sözleşmesini sağlamıştım. ''Hafta sonu tavuk bira sözün var Yeosang, aksini kabul etmiyorum. Jongho sen de bahane bulmaya çalışma saçından sürüklerim seni.'' Cümleme karşı ikisi de bana ters ters bakınca kıkırdamıştım. Yeosang aydınlanmış olacak ki bir den konuşmak için hareketlenmişti. ''Yanımızda +1 getirebiliyor muyuz? Yakın arkadaşım o gün izinli ve farklı bir şey yapmak ona iyi gelebilir.'' İkimiz de onu onayladıktan sonra Jongho ile önce fakülteyi, sonrasında da kampüsü terk ederek evimizin -aynı zamanda stüdyomuzun- yolunu tutmuştuk.
.
.
.
**evet merhaba 3. bölümle beraber biraz da bazı şeylerden bahsetmek istiyorum. Neden iki taraf da anlatıyor aynı şeyi diye sorabilirsiniz, haklısınız ama bu geçici bir durum her zaman olmayacak. Sadece bazı noktalarda iki tarafın da düşüncelerinin farkını ortaya çıkartmaya çalışıyorum sanırım.. umarım başarırım.🤩 Umarım şimdiden çocuğum gibi sevdiğim different kind of beautiful'u seversiniz, fikir veya öneriniz olursa bir dm uzaktayım!! kendinize tatlış bakın🧡🧡**
ŞİMDİ OKUDUĞUN
different kind of beautiful - yungi
Fanfictionyunho, öylesine güzelsin ki belki de hayal görüyorumdur.