Savaş uyandıktan sonra yanına girdik. Normal şartlarda içeri iki kişiden fazla kişi girmemesi gerekiyordu ama biz beş kişi girmiştik.
Savaş'ı görünce o halde bir gözümden yaş aktı ama sonra kendimi toplayıp ona bakıp "Tam bir İtsin ömrümden beş yıl aldın be" diye bağırıp şakasına koluna vurdum.
Ben vurduktan sonra acılı bir şekilde inledi. Hemen koluna bakıp "Ne oldu iyi misin?" Diye sorguladığım da Caner arkamdan kahkaha atmaya başladı.
Sonra beni kenara çekip "Bu şerefsiz yine oyun oynuyor. Bi boku yok" dediğinde Savaş'a en ölümcül bakışımı atıp "Sen bir iyileş o zaman görücez" diyerek parmak salladım.
Hep beraber gülerken Savaş bir anda "Tamam güldürmeyin canım çok acıyo" diyip öksürmeye başladı.
Ben ve Efsun aynı anda yanına gidip yastığını düzeltiğimizde Caner "Görümce Gelin savaşlarıı" dediğinde ben kahkaha atmaya başlamıştım. Efsun ise kıpkırmızı olmuştu.
Savaş Efsun'un kolundan çekip yavaşça onu yatağına oturttu ve kendisi de yattığı yerden doğrulup yanağına ufak bir buse koyup "Niye utandım ki gerçekler bunlar" diyip göz kırptı ve geri yerine uzandı.
İşte Efsun o anda gözlerini kocaman açtı sonra utanarak bize baktı ve "Şey ben bir telefon görüşmesi yapmam gerek" diyip hızlıca odadan ayrıldı.
...
Efsun'dan
Savaş'ın içeride yaptığı ve dediği şeyden sonra kalbim yerinden çıkacak gibi oldu. Kendimi inanılmaz garip hissettim ama bu gariplik güzeldi.
İçeriden herkes çıkınca Bahar yanıma gelip "Savaş'ın yanına geç istersen o yüzden çıktık hee bir de Amara gelip konuşursa utanırsın diye ben geldim" diyip göz kırptı ve diğerlerinin yanına gitti.
İçeri odaya girdiğimde Savaş hafifçe yüzünü buruşturup doğruldu. Koşarak yanına gittim ve arkasındaki yastıkları düzeltmek için yeltendiğim de Savaş bir den çenemi tuttu ve dudaklarıma yapıştı.
Ben o anın aksiyonu ile donup kalmıştım ve ona karşılık vermemiştim. Ben tepki vermeyince hemen geri çekildi.
"Özür dilerim Efsun. Ben..." Diyip sustuğunda bu sefer de ben dudağına yapışmıştım. O da bunu beklemediği için hareket etmemişti. Bende o tepki vermeyince geri çekildim.
Gülerek yüzüne baktım ve "Ödeştik" dedim.
O da anlık şokunu atıp yüzündeki kocaman gülümseme ile yavaşça kenara kaydı. Eliyle yanını gösterince "Olmaz canın acır" dediğimde 'cık'layıp kolumdan beni çekti ve yanına uzandırdı.
Ben de yavaşça kafamı göğüsüne koydum ve kalp atışını dinledim. Savaş o sırada başımın üstünden öptü ve "Benim kalbim durmuş o sırada sen yanımdaymışsın" diyip sustuğunda kafamı yavaşça kaldırdım.
"Evet ben vardım yanında sana Amara'nın ihtiyacının olduğundan benim de seni çok sevdiğimden bahsederken oldu" dediğimde bir anda kafasını indirip gözlerime baktı ve "Sen ne dedin ne" diye merakla sorduğunda gülümsemiştim.
"Ne demişim ben ya" dediğimde "Beni sevdiğini" diyip gözlerimin içine bakınca utanmıştım.
Sonra yavaşça kafamı çevirip "Sen onu söylediğin için kalbim durmuştur bak şu anda da öyle hissettim" dediğinde gözlerimi kaçırdım ama zorla göz teması kurdurdu ve "Ben de seni çok seviyorum Efsun" dedi.
....
Amara'dan
Efsun içeri girdikten sonra Ateş ile beraber hava almak için dışarı çıkmıştık. Dışarı çıkmamızla magazincilerin üstümüze saldırması bir oldu.
Derin bir nefes çekip hepsinin gözlerinin içine bakıp "Arkadaşlar lütfen sonra konuşalım şu anda hastanedeyiz ve siz burda kalabalık yaptıkça diğer hasta ve hasta yakınlarını rahatsız ediyorsunuz" dediğimde hepsi belirli bir anlayışla geri çekildi ama resimlerimizi çekmeye devam ettiler.
İleride ki bir banka oturup kafamı Ateş'in omzuna koydum ve "Sana birşey sorabilir miyim Ateş?" dediğimde kafasını yavaşça eğip yüzüme bakmaya çalıştı ve kafasını onaylayan şekilde salladı.
"Abim yoğun bakımdayken gözüme öyle bir baktın ki sanki tüm acımı çok net bir şekilde anlıyormuş gibiydin" diyip sustuğumda Ateş derince içine nefes çekti ve "Çünkü öyle" diyip sustu.
Onu pek zorlamak istememiştim çünkü o acıyı tekrar gün yüzüne çıkarmak onu kötü hissetirecekti.
Benim saçlarımı yavaşça severken konuşmaya başladı "Babam binbaşıydı" dedi ve sustu. Bir cümle bile onun hislerini anlatmaya yetiyordu bence.
Hava esmeye başlayınca içeri geçtik ve ben Savaş'ın odasında yavaşça girdim.
Girmemle gördüğüm görüntü yüzümde bir gülümsemeye sebep oldu.
Efsun ve Savaş birbirlerine sarılarak uyuyorlardu.
Anlık olarak ikisinin de resmini çekmiştim ve o sırada Savaş uyandı. Maalesef kendisinin uykusu çok hafiftir.
İlk önce gözleri Efsun'a kaydı ve yüzü anında gülmeye başladı sonra kafasını kaldırıp bana baktığında gülümsemesi yavaştan soldu ve nevar anlamında bana kafa işareti yaptı. Bende kaş göz işareti ile Efsun'u gösterince ağızını oynatarak 'O senin yengem yengen" dedi ve ben gülmemi tutamayıp hayvan gibi güldüm.
Efsun benim gülmem ile uyandı ve beni görünce hemen kendini toplayıp ayaklandı.
Savaş ise eline ilk gelen şeyi yani baş ucundaki plastik bardağı bana fırlattı.
"Sen iyileşmişsin turp gibi olmuşsun maşallah. İlacında yanında tabii" diyip ima yapınca "AMARA" diye bağırdı ve ben koşarak odadan çıktım.
..................................................................
(Temsili resimleri)
Okuduğunuz için teşekkür ederim ❤️
‼️ Oy vermeyi unutmayın ‼️
Kendinize iyi bakın hoşçakalın 🤍
.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FOTOĞRAFÇIM MI?
Teen FictionÜnlü bir model olan Amara Akkaya prensibi gereği çalıştığı kişilere numarasını vermez, numarası sadece asistanın da vardır. Bir gün can sıkıntısından numara sallar ve yazmaya başlar....