En başarılı insanlar acılarını en iyi gömenlerdir. En kaba insanlar en çok sevendir. Her acımasız kalpte bir vicdan uyur. Her sevgisiz aile bir temelde birleşir ve her çocuk için hayat farklı renkler taşır. Bazı çocuklar hayatında istediği mavi renkle huzuru tatmak isterken, bazılarıysa beyaz renkle adalet ister. Bunlardan başka çabuk büyüyen çocuklar vardır, griye aşık olan. Sakinlik ve ciddiyetle hayat bulan çocuklar. Onlar çocuk değil birer ölüdür aslında. En önemlisi de ne biliyor musun? Her kes kendisinde olmayanı ister. Çok fazla kişi hayatından bezmiş, çok fazla insan tedirgin. Her kesin bir acelesi var aslında. Kısa ömürlerine sığdıra bildikleri kadar anı briktrmek istiyor ve bunun için gerçekler görmezden geliyorlar. Ama kimsesi olmayan ve hayatının hiç bir değeri olmayan biri için sahtelik büyük yüktür. Her adam kaldıramaz sahteliği. Sağlam psikoloji ister aslında.
Karanlık vardır bir de. İyisinin ve kötüsünün istemediği bir dünyada insanlara eşlik eden. Kimse istemez onu ama o vaz geçmez kimseden. Her kesin kalbinde uyuyan bir karanlık vermiştir kendinden. Bazı insanlar vardır karanlığa ait olan. Sevmez, sevemez kimseyi. Yalın bir çıplaklıkla bakar gerçeklere. Utanmaz kendinden, kişiliğinden, en önemlisini onu o yapan gerçeklerden. Koşmak istemez aydınlığa, çünkü aydın insanlar beyaz ışıkta bakar gerçeklere. Anlamaz, bilemez, bir ahlak çerçevesinden bakar dünyaya. Aydın insan kabul etmez kendini. Almaz itirafları, yanakları kızarır. Başı dik yürüse bile içinde boynu büküktür hep. Her zaman en sona kendisini koyar. İnsalardır önemli olan onun için. Karanlıktır bize ait olan. Biraz bencillik, biraz kötülük, çokca gizem gerek insana. Anlamsız şekilde hareket etmemeli. Kahkaha atmalı yeri geldiğinde, vurgulamalı vücudunu, çekinmemeli, saklamamalı kendini. Bu dünyada o vardır sadece. Düşüncelerinde kavrulurken her gün yeni bir kişilikle yaşamalı insan. Her insanı anlamalı, hiç kimseye hak vermemeli bazen. Kırmalı, dökmeli yeri geldiğinde özür dilemeli. Rezil durumda olsa bile kahkaha ata bilmeli, gururundan vaz geçmemeli ama gururla mahv etmemeli hayatını.
İlya aydınlık bir çocuk. Sevgiye muhtaç, zenginliklerle sarmalanmış biri. Hiç bir zaman büyüyememiş bir çocuktur o. Etrafındakı hayvanlarla oynayan, her gün çiçeklerle sohbet eden, üzülünce sahile giden yetişkin bir çocuk. Babasını ve abisini de seviyor İlya. Aslında her zaman kalbinde sevgi besliyor. Hayat yeterince acımasızken birine güvenmek ve onu sevmek büyük bir risktir, bu ailen bile olsa. Korkuyor İlya yine yalnız kalmaktan. Kendsini yalnız kalıp acı çekmemek için soyutlayınca yine yalnız kalarak acı çekiyordu. Hayat bir yıkım maknesi onun için. Nietzschenin tabiriyle "çekiçle sanat yapmak" gibi. Her eksikliğe karşı yine de gülüyor İlya. Onun için hayat üzülmek için çok kısa.
Pavlov karanlık bir birey. Hayatını kendine adamış, etrafına zehirli sis yaymış. Hayatın sert ve acımasız tarafına nispet daha gaddar, daha sert birisi. O, karanlıktan değil, o karanlığın ta kendisi. Karanlıkta yolunu kayb etmiş bir birey zamanla karanlığa karışır ve kendine ve etrafına zehir yaymaya başlar. Bir yılanın kendi kuyruğunu ısırması gibi.
Pavlov ailesini tanımıyordu. Tabii ki aynı evdelerdi ama bir yabancı gibi. Annesi onun için var olan tek değerli varlıktı. Şimdiyse ondan geri kalan sinir bozucu bir kardeş ve alkolik bir babaydı. Bunlar Pavlov için zordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Normandiya Dükü
Mystery / ThrillerBir dük ailesinde düşesin ölümüyle ailenin parçalanmasını konu edinen bir kitap. Düşes Marildanın ölümüyle oğulları Sör İlya , Sör Pavlov ve kocası büyük yıkım yaşar.