BALLI KUZUCUKLARIIIMM BEN GEELDİİMMM BİRAZ BEKLETTİM KUSURA BAKMAYINNN AMA BOMBAA BİR BÖLÜMLE GELDİMM ÇÜNKÜÜÜ MULTİMEDYADAA ZARA VE SAVAŞ VAAR <333 BENCE ÇOK YAKIŞIYORLAAARR SİZCEEE???
***
Berkcanın sesini duymamla hemen kendimi savaştan geri çektim ve şaşkınlık dolu bir ifadeyle berkecana baktım. aynı saskin ifade ondada vardı. onu bu durumu nasıl açıklayacağımı düşünürken konuşmaya başladı:
"yazıklar olsun sana zara bu çirkin aptal ne olduğu belirsiz yaşlı herifle ne işin var senin?" gözlerinden ateş çıkacaktı nerdeyse
"berkcan sana anlatacaktım fakat zama-" sözümü kesmişti.
"sus dinlemej istemiyorum seni. bütün mahalle bu adamdan korkarken sen dudak dudağasın ne yaptığının fakrında mısın? bu canavar bütün mahalleyi çürük et kokutuyor, geceleri mezarlıkta dolaşıyor, yanından geçerken hırıltılarını duyabiliyoruz topal sakat beyinsiz adamın teki bu adam ve sen DUDAK DUDAĞASIN! AKLINI MI KAÇIRDIN ZARA?"
söyledikleri savaşın canını sıkmıştı. neredeyse ağlayacakti.
"sen insanları dış görünüşüne göre yargılayamazsın berkecan! ben savaşın kalbini seviyorum. kokuşmuş tenini ya da nefesini değil! bu da seni hiç ilgilendirmez tamam mı? ya benim aşkıma saygı duyarsın ya da arkadaşlığımız burada biter aksi bişey duymak istemiyorum..." sesim titriyordu, neredeyse ağlayacaktim.
"öylle mi? o zaman hoşçakal." dedi berkcan ve gitti. arkasından bir süre baktım ve tutmaya çalıştığım gözyaşlarım bir anda boşaldı. savaş yanıma gelip bana sarıldı ama nafile.. canım çok yanuyordu. en yakın arkadaşım beni yapayalnız bırakıp gitmişti. aşkıma, sevgime saygı duymuyordu...
"kendine gel zara ağlama bu kadar. o gerizekalı ergen için ağlamaya değimez. hadi kalk evine git saat geç oldu." dedi savaş sert sesiyle.
"tamam." dedim ve eve doğru yürümeye başladım.
eve vardığımda annem merakla beni bekliyordu fakat hiçbirşey demeden direkt odama çıktım ve yorganın altına geçip hüngür hüngür ağlamaya başladım. bugün hayatımın en güzel günü olması gerekirken çok mutsuzdum. savaş beni öpmüştü ve ben bunun sevincini yaşayamadan hayatımın şokunu yaşamıştım.
biraz daha sakinleşince uyudum.
sıcak çürük et kokusuyla uyanmıştım. savaş yatağımdaydı ve gözleri gözlerime değiyordu, tam çığlık atacaktım ki elleriyle susturdu. "şşşt korkma benim." dedi.
saate baktığımda gece 3 olduğunu gördüm. "bu saatte ne işin var? ayrıca odama nasıl girdin?" dedim.
"seni istediğim saatte göremiceksem neden muhtar oldum ki? ayrıca odana nasıl girdiğimde bende kalsın". dedi ve yamağımdan öptü. eriyordum resmen...
"ya annem uyanırsa? seni burada görürse hiç hoş olmaz." dedim. ama gitmesini istemiyordum. burada yanımda uyusun istiyordum.
"merak etme, kulaklarım sakatlığımdan sonra iyi duymaya başladı, biri gelirse içeri giremeden toz olurum." dedi. nasıl yani? sakatlığı ile kulakları ne alakaydı ki?
tam bunu soracakken "hadi yatalım, saat çok geç oldu." dedi ve gözlerini kapattı.
bende bu sırada yüzünü incelemeye başladım. dudakları mosmordu ve çok soluktu, yüzünde garip çizgiler vardı, buruş buruştu, gözlerinin etrafı kıpkırmızıydı, muhtarlık onu çok yoruyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoraki Sert Zombi Muhtar
Chick-LitO'nu ilk gördüğümde bir zombi olduğunu bilmiyordum, kendisi mahallemizin muhtarıydı ve herkes onu çok severdi. Sıcak nefesini yüzüme üflediğinde çürük et kokusunu almıştım ve bu beni ürpertmeye yetmişti. Ben zombi bir muhtara aşıktım...