2 Gün Sonra
"Jungkook? Hey?"
Duyduğum yumuşak sesle çatılı kaşlarımın altındaki tahtaya odaklanmış olan gözlerimi oradan ayırmış, birkaç kez kırpıştırdıktan sonra dalgın bakışlarımı yanımdaki bedene çevirmiştim.
"Ha? Efendim?"
Yoongi bana önce meraklı bakışlarını atsa da odağım kendisini bulunca düz ifadesine geri bürünmüş, bakışları ile masada oturan Bay Kim'i işaret etmişti.
O günün üzerinden iki gün geçmişti ve hiçbir iletişimimiz olmamıştı. Arada sırada göz göze geliyor olsak da sadece boş bakışlarımızı gönderiyor, ardından önümüze dönüyorduk.
Ne zorbalama konusunda ne de Woojin olayına ilişkin bir durum olmuştu. Olur da bu konuda bir şeyler yaparsa bana söyler miydi bilmiyordum, benimle tekrar konuşur muydu onu da bilmiyordum.
Üstelik, Tanrı aşkına, Woojin konusunda en fazla ne yapabilirdi ki? Gidip müdüre 'Woojin ile olan işbirliğini biliyorum' mu diyecekti? Ya da okul kuruluna mı danışacaktı? Saçmaydı. Eğer Woojin'in ailesi ile konuşursa Woojin asla peşimi bırakmazdı.
Güvenceyi bizzat kendisi vermişti ve olur da ters bir şey olursa tüm sorumlusu oydu.
Her zamanki gibi kalorifere yapışmış bir şekilde oturan bedene baktığımda her zamanki halinde sohbet ettiğini görmüştüm. Gerçi, onunla da konuşmamıştım. Konuşmaya da niyetim yoktu!
Ama iyi bir şey vardı ki, o gün ona söylediklerimden sonra bana göz ucuyla bile bakmamıştı.
Belki de her şeyin böyle kalması gerekiyordu? Woojin herkesin hakkına giriyor olsa da son senemizi okuyorduk, bir önemi kalmış mıydı? Zira benim için de önemli olan şey zorbalamalarıydı ve bu da son bulmuştu.
Ne yani, bunca zaman yaptığı tüm zorbalıklarını durdurmak için gerçekleri yüzüne vurmam yeterli mi oldu? Bunu bilecek olsaydım çok önceden yapardım.
Fakat durup düşününce sınıfta, hatta okulda çalışan yüzlerce öğrencinin gecesini gündüzüne kattığı saatleri o sadece birkaç dakikaya sığdırıyor, herkesin almak istediği yüksek notları tek bir tuşla alıyordu.
Adil değildi.
Fakat rüşvet karşılığı not yükseltmeyi kanıtlar ile beraber okul kuruluna sunup Woojin'in peşimi bırakmamasını mı yoksa son sene diye kendimi avutup sabırla bekleyerek başıma bela açmamasını mı dilerdim bilmiyordum.
Tanrı aşkına, tüm suçu işleyen o iken benim başıma neden bela açılsındı ki?!
Bakışlarım, Woojin'den ayrılırken mint yeşili saçlı bedeni bulmuştu. Dersimiz normalde matematikti fakat konularda çok hızlı ilerlediğimiz için Bay Kim dinlenmemiz amacı ile bir dersliğine boş bırakmıştı. Bende kafamı test sorularıyla doldurmak istemediğim için düşüncelere dalmıştım ama kısa sürmüştü.
"Ne olmuş Bay Kim'e?" Sesim fısıltıyla çıkıyordu çünkü orta sıranın en önünde oturuyorduk ve duyma riskinden endişe ediyordum, ondan bahsettiğimi duysun istemiyordum. Hoş, duyarsa da bir şey demeye hakkı yoktu işte!
"Ne oldu öyle? Normalde şu an gidip test sorularını sorman gerekirdi. İki gündür ağzını bıçak açmıyor. Bir sorun mu var?"
Derin bir iç çekerken iki gün önce yaşanılanları anlatmadığımı fark etmiştim. Yoongi'ye sanırım güvenebilirdim, anlatsam bir sıkıntı çıkar mıydı bilmiyordum ama en çok da vereceği tepkiyi bilmediğim için tereddütte kalmıştım.
Evet, arkadaşlarım vardı fakat bu okuldan değillerdi ve fazla da yakın değildik. Yoongi ile de fazla yakın değildim ama içimden bir ses ona güvenmem gerektiğini, iki gündür olan sinirimi boşaltmamı söylüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Whimsical Pleasures | Taekook
RomanceLise son sınıf öğrencisi Jeon Jungkook, sınıf öğretmeni Kim Taehyung'un gözüne girmeyi başarmıştı. -Düzyazı/ Texting- -Semetae- -Ukegguk-