BÖLÜM 4

3.1K 59 86
                                    

UFUKTAN;

Bu gün Rusya'daki üçüncü günümdü bi türlü ışığa uluşamıyordum Barlasta telefonlarımı açmıyordu. Başına bişey gelmesinden korkuyordum ama Barlas varken bu pekte mümkün değildi o kız kardeşimi canı pahasına korurdu.


Sözleşmede bir kaç madde hoşuma gitmediği için tekrar düzenlenicekti bir uzlaşmaya varmamız gerekiyordu. O yüzden burda kalış sürem yükselebilir di. Ama bi yandanda kardeşimden haber alamamak beni çok rahatsız ediyordu.


Biz hiç ışıkla bu kadar uzun süre ayrı kalmadık. Annem ve babam öldüğünden beri tek ailem o. Onu ne pahasına olursa olsun korumak zorundaydım ve son nefesime kadar onu koruyacaktımda.


Bir kaç toplantıya girdikten sonra buseyi aradım sanki onu aramamı bekliyormuş gibi saniyesinde açtı.


''Alo ufuk abi''.


''Busecim ışık yada abin yanındaysa bi versene''.


''Yok!... y-yani şey... abimde ışıkta evde değil, Ali abimin sabaha karşı çıktığını söylüyor ama hala bir haber yok''.


''Şimdi önce sakin ol, az çok benim ne kadar düşmanım olduğunu biliyorsun abin şuan ışığı güvende tutacağı bir eve getirdiğine eminim''.


''Ya başlarına bişey gelirse?''.


''Sen abini hiç tanıyamamışsın o her zaman bi yolunu bulur. Şimdi benim toplantım var ve artık üzme kendini bana güven''.


''Sana ne kadar teşekkür etsem azdır. Saol kafamdaki beni yiyip bitiren sorulardan kurtardığın için''. Telefonu kapattım ve odama çıktım.

BARLASTAN;

Işığın odasına gittim uyuyordu melek gibiydi, ailesi yüzünden azap çeken masum bir melek. Ama yapıcak hiç bişiyim yoktu gerekirse zafım olan kızı kendi ellerimle öldürücektim, öldürmek zorundaydım.


Anlından öptüm yavaşça sargılarını açıp krem sürdüm ''Ben sana mecburum ışık... hem kalbimle sevmek zorundayım hem nefretimle boğmak ama sen yine de affet beni olur mu?''.


Saçları hala ıslaktı nazikçe havluyla kurulamaya başladım. Saçları keskin portakal çiçeği vanilya ve alt tonlarda da amber şeftali ve manolya kokusuyla bezenilmişti. Hiç bir parfüm bana bu kokuyu veremiyordu, annemin kokusunu hatırlatamıyordu bu koku
ve bir tek ışık sahipti buna.



Yavaş yavaş gözlerini açmaya başladı hemen havluyu bıraktım ''İki saatin var hazırlanmaya başla, Eğer açık dekoltesi olan yada yırtmaçlı bişey giyersen!''.



''Giymiycem... çünkü seninle hiç bir yere gelmiyorum''.



''NE DEMEK GELMIYORUM LAN! SEN BEN NE ISTERSEM ONU YAPMAK ZORUNDASIN! BEN IZIN VERDIĞIM IÇIN HAYATTASIN ŞUAN! BANA KARŞI GELEMEZSİN!''.


''B-ben... ben senin malın değilim''. Dedim titreyen sesimle



''SEN BENIM MALIMSIN! ESIRIMSIN! TUTSAĞIMSIN! AMA SEN BENIMSIN DUYDUN MU GERİZEKALI! ALDI MI? O KÜÇÜK KAFAN!''.



''Zavallısın...''.



''SANA ZAVALLI KIMMIŞ GÖSTERIYIM MI!''.Kafasını kaldırdım aynaya bakmasını sağladım. ''Bu da yetmediyse bana karşı titreyen sesin de var''.



''Eserinle gurur duyuyor musun? Morluklarımla bana bıraktığın travmalarla?''.



''Gurur duyabileceğim kadar yara açamadım ki daha sana''.



Anka kuşunun göz yaşları (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin